Bu gerçek bir hikayedir. Olaylar Minnesota, Kuzey ve Güney Dakota’da 1979 yılında geçmektedir. Yaşayanların isteği ve ölülere saygıdan dolayı isimler değiştirilmiştir. Geri kalan her şey olduğu gibi anlatılmaktadır…
Fargo’da ikinci sezonun da finaline geldik. Geriye baktığımızda yine bir sürü ceset ve sadece bir kaç soluğu kalmış bir hikaye var elimizde. Final bölümü payımıza düşen o bir kaç soluğun tadını sonuna kadar çıkarmaya çalışmakla geçti. Kolay değil. Şimdi bir gidecek minimum bir sene gelmeyecek. Gittiği yerden para da yollamıyor ama yine de seviyoruz hayırsızı...
Yirim lan sizi! ^^ Üçüncü kuşak iyi polis geliyor :)
Betsy gözlerini açtığında sizin de içiniz sıcacık oldu mu? Geçen bölüm özellikle bu konuya girmek istememiştim. Sanırım hayatta dermansız dertten daha kötü bir şey yok. Öleceğini düşünüp gerçekten üzülmüştüm. Halbuki bir yandan 10 bölüm boyunca Betsy’i kaybetmeyi beklemiyor muyduk? Neyse ki Betsy’nin sevdikleriyle biraz daha geçirecek zamanı varmış. Gerçekten mutlu oldum. Sıcak ailelerin askerleriyiz! Tıpkı Molly'nin ailesinin askerleri olduğumuz gibi... Onları yeniden görünce yüzüme kocaman bir gülümseme oturdu. Özledik be...
Sioux Falls’da kovalamaca devam ediyordu. Hanzee arka yolda ateş ettiğinde Ed’in ayağından vurulduğunu sandım. Hatta sıyırıp geçtiğini düşündüm ama kurşun meğer bağrını delip geçmiş. Ona rağmen yere düşmeden o kadar mesafe kaçtı ya vallahi helal olsun. Süpermarket’te kendilerini derin dondurucuya kapatmaları hem işin doğasına uygun, hem ironik hem de zekice bir hamleydi.
Ed’in gerçekleri görmesi için uzun namlulu bir silahla vurulması gerekiyormuş. Sonunda Peggy’yle ne kadar farklı olduklarını gördü. Göğsündeki deliğe ve muhtemelen az sonra öleceğine aldırmadan evliliği bitirdi. Çümkü erkekler böyledir. Sabırlı görünebilirler ama aslında çok sabırsızlardır. Onu yük olarak hissettiği andan itibaren bir daha asla taşımaz ve omuzlarından atar. Bundandır ömrünün sonuna gelmiş amcaların hiç denecek şeyler uğruna evliliklerini falan dağıtmaları. Yük hissettiyse taşımaz. Kadın taşıyabildiği kadar taşır. Erkek sabretmez. Fark budur. Yani Lou’ya hiç mi hiç katılmıyorum.
Pardon, burada karımla baş başa kalabileceğimiz bir yer var mı acaba? Konuşmamız gerekiyor da...
Peggy her şeye ve ortaya dökülmüş sözlere rağmen evliliğini sürdürebilecekmiş gibi davrandı zira dediğim gibi kadın taşıyıcıdır. Tekrara düşmüş oldum ama düşmem gerekiyordu. Artık kusura bakmayın. Tüm bunlar konuşulurken kapının zorlanmasıyla konu tamamen dağıldı. Ardından gelen duman ve Peggy’nin sabahki film ile olayın akışı bağdaştırması az kalsın bende hayal kırıklığı yaratıyordu. En son film içinde ne olacağını bize bir şekilde verip sonradan ona göre ilerleme numarasını Seth Rogen, This is The End’de yapmıştı. Bana göre muazzam bir komedidir ama komedi de yenir bunlar. Dramada basit kaçar.
İçeriye duman dolarken ve Peggy çaresizce çırpınırken Ed son nefesini derin dondurucuda verdi. Oraya kadar dayanması bile mucizeydi. Üstelik ne hazindir ki Ed, Peggy’nin başka bir boyuta geçtiği anlara sadece son nefesinde tanık oldu. Daha önce böyle bir şeye.......