Rengarenktir, parlaktır, göz alıcıdır papağanlar. Ve renkli bir papağandır Indian Summers.
1932 yılıdır. Bir tren tuhaf yolcuları ile birlikte engin
tropikal iklimi aşarak Himalayalara doğru ilerlemektedir. Hint alt
kıtasını yöneten birkaç yüz kişiden oluşan İngiliz bürokrasisinin elit
yöneticileri her yaz şehirlerin sıcağından kaçarak nispeten serin
Simla'yı mesken tutmaktadırlar.
Tren yolcularımız; kırmızı elbiseli ve tabii ki kırmızı rujlu,
güzel bir İngiliz kadın, dalgın bir misyoner, huysuz ve meraklı karısı,
ve kendisine karısından daha yakın olduğunu anladığımız Hintli kadın,
ilk defa geldiği Hindistan'a coşkulu bir şarkıyla merhaba diyen İskoç
genç ve görevlinin aşağılayıcı bir bakışıyla yerini terkediveren,
şimdilik hangi kasttan olduğunu ancak tahmin ettiğimiz, -çıkınında
tehlikeli bir şeyler var hissi veren- hipnotize bakışlı yaşlı adam,
öldüresiye dövülerek raylara bırakılmış ve melezlikle lanetlenmiş bir
çocuk.
Dizimiz daha ilk sahnede "hey sen" diyor seyirciye "gözünü
benden ayırma "çok tuhaf, meraklı ve heyacanlı hikayeler
seyrettireceğim sana" ve kendimizi bir Hint masalının içinde
buluveriyoruz. Elbette masal sözün gelişidir ve hikaye olabildiğince
gerçekçidir.
Seyirci olarak "eyvallah" diyoruz. Siz bize böyle renkli papağanlar sunun, seyretmesi bizden.
Böylelikle yüzyıllık İngiltere/Hindistan yani aşk/nefret, sen
misin/ben miyim hikayesi başlıyor ve anlıyoruz ki aralarındaki etkileşim
zannettiğimizin çok ötesinde.
İngiltere/Hindistan benzerlikler/ayrılıklar, iç
içe geçmiş iki kültür; geleneksel sütlü çaya zencefil ilave edilir,
İngiliz usülü çayın içildiği porselen fincan bir Hindu'nun esmer
ellerindedir, Hindistan'ın yerli oyunu Polo İngiltere'nin milli oyunu
haline gelir. Ve git gide nefret ettiğin düşmanınla benzerliklerin
artar.
Indian Summers yavaş yavaş kalbimize işleyen, bittikçe başa
almak isteceğimiz türden bir dizi. Hani öyle üst üste üç bölüm izleyeyim
de merakımı gidereyim olmuyor. Yavaş yavaş, çözerek, tüm o şahane
görselliği sindirerek ilerliyorsunuz. Hatta hadi baştan bir daha
seyrediyorsunuz. Özenilmiş, değerli bir havası var, hakkını vermek
istiyorsunuz.
Indian Summers, Channel 4'un ilk sezonunu 15 Şubat 2015'te yayınlamaya başladığı bir dizi. John Wright'ın aynı adlı eserinden Paul Rutman televizyona uyarladı. Diziyi Anand Tucker (8 bölüm) ve David Moore (2 bölüm) yönetti.
Oyuncu kadrosu da hayli zengin. Başlıca rolleri; Henry Lloyd-Hughes (Ralph Whelan), Patrick Malahide (Lord Willingdon), Nikesh Patel (Aafrin Dalal), Jemima West (Alice Whelan), Julie Walters (Cynthia Coffin), Alexander Cobb (Ian McLeod)
Craig Parkinson (Dougie Raworth),
Fiona Glascott (Sarah Raworth),
Amber Rose Revah (Leena Prasad),
Lillete Dubey (Roshana Dalal),
Aysha Kala (Sooni Dalal),
Roshan Seth (Darius Dalal),
Ashna Rabheru (Shamshad Dalal),
Ellora Torchia (Sita),
Olivia Grant (Madeleine Mathers)
Edward Hogg (Eugene Mathers) paylaşıyor.
Şimdi Indian Summers'a hep birlikte biraz daha yakından bakalım..