Bir erkeğin, bir kadında aradığı ve kaçtığı her şeyin vücut
bulmuş hali "DEFNE". Şimdi zavallı kız oyun yüzünden böyle davranıyor
dediğinizi duyar gibiyim ama Ömer bu oyunu bilmiyor. Hadi biz de bilmediğimizi
varsayalım birkaç dakika için ve sıralıyalım iyiyi, kötüyü.
Defne güzel, hayat
dolu (hoş Neriman tüketti kızın bütün enerjisini) yani her erkeğin aklına
düşebilecek biri, zaten buraya kadar ekstra bir şey yok.
Tatlı tatlı bakıyor eyvallah, kıskanıyor, kıskandığını belli
edip bazen tırnaklarını gösteriyor bazen de sadece sessizleşiyor. Sahipleniyor
sevdiği adamı, bu da önemli bir özellik bir erkek için. Feryal diye ortalıkta
az dolaşmadı (her şeyde o sayede başladı ya zaten bir tutam kıskançlık biraz sahiplenme)
şimdi bakalım İz'e neler yapacak.
Düşünceli ve anaç; Ömer hastalandığında ona gösterdiği ilgi
ve şefkat kesinlikle etkiler her erkeği.
Şapşallıkları var saflığından kaynaklanan ki erkeklerin
geneli kendinden daha akıllı daha doğrusu sivri zekalı kadınlarla çok uğraşmak istemezler. Uğraşmak isteseler de
önünde sonunda onların uydusu haline gelip halk arasındaki tabirle hanım köylü
olarak anılmaktan korkarlar. Tüm ergenliği boyunca "sen erkeksin, sen evin direğisin" diye
şişirilerek büyütülen bir çocuk için bu yolu kabullenmek kolay değildir.
Hayata bakışı ailesinde yaşadığı olaylarla şekillenmiş, önce
baba gitmiş ardından anne doğal olarak eksik büyümüş; e biz erkekler severiz
sahiplenmeyi kol kanat germeyi. Hatta bir adım ileri çıkıp "benim"
demeyi. Bu da erkekler için hikayeyi
öğrendikten sonra "ben sana sahip çıkarım" dedirtecek bir durum otomatik olarak. Hele
bir de Ömer gibi benzer bir eksikle büyümüşsen. (ha bir de kaynana, kayınpeder
derdi yok açısından da düşünülebilir. Çöpsüz üzüm misali)
Benzer yaraları olan insanlar da çeker birbirini çünkü ne
hissettiklerini daha iyi anlar karşısındaki ve daha kolay anlatır kendisini.
Defne kendini bilen, hayata dair fikri ve duruşu olan kısaca
karakteri oturmuş gibi görünen biri. Her ne kadar sakin görünse de hakkı
yendiğinde, canı yandığında susup bir köşeye sinmemesi, saldırması kendini
koruyabilmesi bunun en büyük kanıtı (Yasemin'e yaptıkları malum) ki erkekler
genelde bunu da çekici bulur.
Alkole dayanamıyor, hiç bir erkek kendinden fazla ve "sağlam" içebilen bir
kadını istemez. İşin ucunda rezil olmakta var malum.
Şimdi bir de erkekleri kaçıran özelliklerine gelelim. Bu
özellikler şimdilik sadece oyundan kaynaklı aslına bakarsanız ama başta da
söyledim oyunu bilmiyoruz.
Açık oynamıyor kartlarını. hep bir adım geride, hep suskun.
Aşık olduğu gözlerinden belli tamam. Hatta zaman zaman refleks olarak
düşünmeden yaptığı şeylerde ele veriyor ama asla net değil. Artık olan biten
ortaya saçıldıktan sonra bile iki kelimeyi bir araya getirip içinden geçeni
söylemiyor. "ben sana böyle güzel cümleler kuramam ama" demekle
yetiniyor her şey en zirvedeyken bile. Tamam kız tarafı, biraz nazlı olacak
anladık ama bu kadarı biraz fazla sanki.
Kaçıyor Defne, zaman mekan ayırt etmeden kaçabiliyor. Sabun
gibi, "hah tam tuttum" diyorsun hooop bir bakmışsın yok. Şunu bir zincirle bir yere
bağlasam seviyesine getirecek derecede olmadık zamanlarda kaçıyor hatta. Bir de
buna duygularını dillendirmemesi eklenince haliyle adam sorguluyor gerçek mi
değil mi diye sevgisi ya da aşkı.
Kafasının dikine gidiyor zaman zaman. Bir durup etrafta
neler oluyor diye bakmaksızın. Bowling topu gibi, bir kere yola çıktı mı, ya
yandan dışarı gidiyor ya da karşıda ne varsa deviriyor. Her şeyi anlatacağım dedi
dedi, en sonunda "ben sana fazla aşık oldum" deyip çıktı işin içinden. Şimdi Ömer'in
yerine kendinizi bir koyun. Kızım sen iyi bir şey mi söyledin, küfür mü ettin. Tamam
aşıksın adama ama fazlası neden battı? Adam da sana yanık zaten kaçmak niye?
(tekrar hatırlatayım oyunu bilmiyoruz) tamam kaçtın hala neden işe geri dönüp
adamın karşısına dikiliyorsun? Böyle bir karmaşa düz mantık yaşamayı seven biz
analog erkeklere doğal olarak "error" verdirtiyor (kadınlar dijital,
erkekler analog! Cem Yılmaz sağ olsun çözdü bu konuyu bizim için)
Kendi kafasında kurgulayıp, yazıyor, yönetiyor ve oynuyor.
Hoş bu özellik Ömer'de de var maalesef, o yüzden de yanlış anlaşılmalar dağ
gibi. Bir sorun kardeşim işin doğrusu ne diye. Yok olmaz Ömer, Defne'yi onun
yaş günü için kitap almaya giderken asansör kapısında Sinan'la görür birlikte
zanneder.Defne, Ömer'i dağ evine kafa dinlemeye kaçtığında, Yasemin'le Roma'da
zanneder triplere girer. Yuh arkadaş sormak bu kadar mı zor. İlla birileri
bir şeyleri gözlerine sokacak, yoksa olmuyor. (ama tabii bunun bir dizi olduğunu
hatırlarsak başka türlü nasıl olsun diyeceğim ama böyle insanlar gerçekten var)
Bir sürü olumlu özellik saydık olumsuzlar ise çok az zaten
dahasını aramaya da gerek görmüyorum. Peki neden erkeklerin kaçtığı her şey
dedin derseniz cevap basit. Dünyada eşi benzeri olmayacak kadar güzel özellik
bir arada olsa da bir tek güvensizlik tüm bu özelliklerin önüne çıkıp her şeyi
bitirebilir çünkü. Hele Ömer gibi güven özürlü biriyseniz.
Defne'nin bu güne kadar yaptığı birkaç şey var ki iş içinde
iş çevirip cevapsız bıraktı. Kitabı neden kendisinin vermediği, neden
kaçtığı (kitap olayından sonraki istifa), neden geri geldiği (Sinan'ın asistanı
olması), tekrar neden kaçtığı (Feryal'li gecedeki kaçışı) ve tekrar tekrar neden
kaçtığı (dağ evinden firarı) ve neden geri geldiği (Ömer'in asistanı olarak). Bunlara
anlam yüklemeye kalkan bir adam cozutur ister istemez ve o kadının çok uzağına
düşer istese de istemese de. Hele bir de bu adam bu kadar gitme diyorsa. Çünkü
karşısındakinin dengesiz olduğunu ve önünde sonunda canının yanacağını hisseder
anlar, yani biraz kafası çalışıyorsa. Ama kaçar mı, o adamına göre değişir.
Ömer için üzüldüm şimdi, bu kadar sevilesi özelliği bir
arada bulunduran bir insanı güvenemeden sevmek, belinde emniyet kemeri olmdan yüksekten atlamak gibi olsa gerek. Bir metre aşağıda kuş tüyü
yastıklar da olabilir sonsuz bir uçurum da. Siz olsanız atlamaya cesaret
edebilir miydiniz bilmiyorum ama Ömer
atlayacak gibi duruyor. Hadi hayırlısı…