Her duygunun bir 'Serenay Sarıkaya'sı var.

Her duygunun bir 'Serenay Sarıkaya'sı var.
Hatırlıyorum da MedCezir'in 34. bölümünde Tan Yaman'ı kaçırdığında bir sinir krizi geçirmişti Mira. "Allah beni kahretsin" diye çığlık çığlığa ağlıyordu. Önce kendini kayırır ya hep insan, hah işte, o yüzden o lafı ben etsem, içimde bir yer sızlar "kıyma kendine" diye, inanmazdım kendime Mira'ya inandığım kadar. Şimdi yazarken bile tüyler diken diken. Öyle gerçekti ki “bir daha bu kızın oyunculuğuna kimse laf edemez yanımda" dediğimi hatırlıyorum. Gariptir; bu sözü etmeden birkaç ay önce Miss Turkey'den ekrana transfer, güzel yüzlerden biriydi Serenay Sarıkaya bence...
 
Oysa değilmiş. "Bana çok şey kattı" dediği lisede aldığı tiyatro eğitimi sonrası, iki film, bir dizinin ardından girmiş güzellik yarışmasına. Uğurkan Erez gibi bu işlerin bilirkişisi "girme" demesine rağmen. "Ya derece alamazsan, zarar verir sana!" Bakmayın naif, sevimli tavrına, kafasının dikine dikine gider bizim kız. Öğütleri değil, içindeki sesi dinlemiş. Hiçbir yerde tam nedenini söylediğini duymadım, belki de çocukça bir tatmin duygusuydu aradığı, model olmayı istermiş çocukluğunda. Bazen doğru olan güvenli ve mantıklı yolu seçmek değildir, içindeki sesi dinlemektir. Sonrasını herkes biliyor işte, biyografi anlatmayacağım, bu yazı bir "bence Serenay" yazısı. 
 
Mira isyanını, mutluluğunu, karanlık yanını, aşkını, çaresizliğini yaşarken, Serenay Sarıkaya da hayran bıraktı, tüm o duyguları en gerçekçi haliyle bana geçirdiğinden. Çocuk gibi sevinirken, acı içinde ağlarken, umutla kök salmaya çalışırken hayata, ne yaşadıysa Mira, ben de yaşadım ekran karşısında. Serenay Sarıkaya her duyguyu ayrı ayrı işledi kalbime, “bizim kız” diyeceğim biri oldu çıktı gözümde. Daha 20’lerinin başında verdiği röportajlarını izleyip, olgunluğunu, gerçekliğini gördükçe daha da sevdim onu. Kendini olduğu gibi kabullenişini en çok da. Tanıdıkça daha da güzelleşti gözümde, Mira’ya inandıkça saygım daha da arttı Serenay’a. O yüzden önyargının kırılışıdır Serenay’ın bana yaşattığı ilk duygu. Sonra saygı, şimdilerde sanki çevremden biri gibi sevdiğim Serenay Sarıkaya.
 
Hangi oyunculuk tekniğini kullandığını bilmem, hangi dersleri aldı, nasıl çalışır bilmem. Ama biliyorum ki onun da ilk düsturu hissetmek. Çünkü ancak bu kadar derinden hisseden, hissettirirsin... 
 
Ve şimdi biliyorum ki; aldığı her yaş yeni yaşanmışlıklar katarken ona, o da yepyeni duygularla söyleyecek şarkılarını, yepyeni birikimlerle süsleyecek canlandırdığı karakterlerini. Ve ben hepsini keyifle izleyeceğim, heyecanla bekleyeceğim çünkü biliyorum ki her duygunun bir Serenay’ı var.

İyi ki doğdun bizim kız, nice nice yaşlara!

 
Bu video da bizde bıraktıklarının küçük bir hatırası olsun..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER