William Shakespeare oyunlarından birine hoş geldiniz. Evet,
belki bu oyunu daha önce okudunuz ya da izlediniz. Belki oyunla ilgili bir
bilginiz yok. İsim yabancı gelmiyor mu? Belki de siz “Bir Yaz Gecesi Rüyası” ya
da “Bahar Noktası” ismiyle biliyorsunuzdur. İşte tam bu noktada oyun Moda Sahnesi’nin
kendine has yorumuyla geliyor karşınıza. Ve ben 3. sezonda yakalama fırsatı
buldum. Yakalamışken üç sene geçmeden yazmalıydım.^^
Moda Sahnesi’ndeki oyunlarda sevdiğim en
büyük özellik, yok denecek kadar az olan dekor. Böylesi basit, yalnız bir o kadar
anlamlı ve bizi o dünyaya sokarak oyunun dekor tasarımını yapan Bengi Günay’ın
eline sağlık. Elbette burada bir teşekkür de ışık tasarımını yapan İrfan Varlı'ya ait. Salona girerken yan taraflarda bulunan basit kablolar, ışıklar sayesinde kısa bir süre sonra ormana dönüşüyor. Üstelik kendinizi baştan beri orman içerisinde hissediyorsunuz. Ayrıca Moda Sahnesi oyun için iki kısma ayrılmış. Oyun ortada
oynanırken, sırası gelen oyuncular sağdan soldan hatta ortadan çıkarak
seyirciyle bütünleşmiş durumdalar. (Yan taraftaki hanımefendiye verilen çiçekte
gözüm kaldı, biline.^^)
“Hangi karakter nereden gelecek? “
“Acaba şimdi hangi tarafa bakmalıyım?”
“Ayyy yanımdan geçer mi?” Gibi düşüncelerle de güzel harmanlaşmış
oyunun rejisi Kemal Aydoğan’a ait. Aydoğan çevrilen metne kendi dokunuşlarını
güzel işlemiş. Oyunun kendine has durumunu da sevdim. Zaten aynı oyunları
farklı reji ve oyuncular eşliğinde izlememiz değil midir bazılarını beğenip
bazılarını beğenmememiz???
Oyunun asıl konusu; aşk, evlilik. Bunun yanı sıra araya karışıklıklar
girince gel de izleme keyifle. Bir de tabaka söz konusu ki kuruyorsun da
kuruyorsun. Kemal Aydoğan metnin aslına göre köylülere epeyce söz hakkı
vermiş. Oyun hakkında hiç bilgisi
olmayanlara şöyle söyleyeyim: Evet, yine büyükler kızını istediğine vermek
istiyor. Yine kaçan kovalanıyor. Yine üst her zaman üst. Karışıklık meselesi
ise tamamen fantastik olayların etrafa yayılması.
Öncelikle Lysander ve Demetrius karakterlerine can veren
Onur Ünsal ve Mert Fırat. Karşılıklı sahneleriniz muhteşem. Birbirinize
attığınız/ birbirinizden aldığınız paslar enfes. Ve bu pasları anında gole
çevirdiğiniz için çok teşekkürler. Bol bol birlikte oynayın, bizler izlemeye doyamayalım. Helena’yı oynayan Melis Birkan. Bu rolün ona
biçildiğini düşünen tek kişi olamam bence. Ne temposu ne enerjisi ne neşesi bir
an bile düşmedi. Üstelik bunu yaparken onun gerçekten Helena olduğuna
inanıyorsunuz. En ufak abartı yok üzerinde.
Kostümler kalp ben
Aynı oyun içerisinde birden fazla karakteri canlandırmak ise
biraz daha zordur. Hippolyta ve Titania karakterlerini canlandırdan Didem
Balçın bu zorluğu yaşamayan oyunculardandı. Tek bir söz diğer karakteri
etkileyebilir. Belki bir hareketini diğer karakterle eşleştirebilirdik. Hayır,
asla, katiyen. Ufacık kırıntısı bile yoktu. Titania’ya eşlik eden mis gibi peri
kızı. Sen ne sevimli ne şekersin öyle. Enerjisi gibi sesi de güzel olan Peri’yi
canlandıran Ezgi Coşkun’u ilk defa sahnede izledim. Ve gözlerimi alamadım
üzerinden. Keşke biraz daha fazla olsa diye söylendim. Bana da öyle ninni söylesen
Peri olmaz mı?^^
Oyun hep mi tempoluydu? Hiç mi sıkılmadın? Ama sen de
herkesi beğenmişsin. Maalesef hayır. Sevmediğim kısıma geldim şimdi. Oyun
içindeki oyun!! Köylüleri sevemedim. Özellikle ilk yarı olmasalar hiççç ama hiçç
aramazdım. Belki oyunun finali için böyle bir durum tercih etmiştir oyunun yönetmeni
Kemal Aydoğan. Yalnız ben sevmedim orayı. Üstelik Nick Bottom’u canlandıran
Caner Erdem çok sırıttı. Aşırı abartılı
tiplemesiyle beni o bölümlerden soğuttu. Keşke daha az tutulsaymış aralar. Diğer köylüler için biraz daha genel bilgiler gördük. Üstelik
metne göre daha bizden olmalarına rağmen gayet iyi büyümüştü bulundukları
alanlar. Keşke Bottom da onlardan birisi olsaydı. Ses tonu da yüksekti yordu
beni sahneleri.
Ve ve ve assolisti sona sakladım. Volkan Yosunlu sahne için
doğmuş. Kesin bilgi, yayalım. Sahnede devleştikçe devleşiyor. Oyunda hem
Philostrate hem de Puck karakterini canlandıran Yosunlu birbirine değmeyen iki
rolün üstesinden başarıyla geldi. Jest
ve mimikleriyle sizi kendisine hayran bırakıyor. Philostrate ne kadar sinir
bozucu karakterse Puck bir o kadar eğlenceli. Sanırım Puck karakterini Volkan
Yosunlu’dan başkası canlandıramazdı. Sürekli neler yapacağını, nerelerden ne
şekilde geleceğini bekliyorsunuz.
Oyunun sonu ise tam bir doğu- batı karması. İşte orada
aslından her şeyin bir rüya olduğunu ve hiçbir şeyin değişmediğini,
değişimlerde ise etkenlerin neler olduğunu açıkça görüyorsunuz. Tüm kötülükler sadece rüyadan ibaret olsa. Hepimiz iyi şeyleri hatırlamayı sevmez miyiz? Bu sezonda yer
bulmanız zor olsa da gelecek sezonda da devam edeceğini düşündüğüm oyunu
izleyin, izlettirin.
Sevgiler.
OYUN KÜNYE BİLGİLERİYazan/ Dramaturg: William Shakespeare
Çevirenler: Emine Ayhan- Aysun Şişik
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Müzik: Can Güngör
Koreograf/ Kondisyoner: Yeşim Coşkun
Afiş Tasarımı: Ethem Onur Bilgiç
Yönetmen Asistanları: Ferhat Asniya- Ahsen Özercan
Oyuncular: Timur Acar, Didem Balçın, Onur Ünsal, Mert Fırat, Beyza Şekerci, Melis Birkan, Murat Tüzün, Volkan Yosunlu, Ezgi Coşkun, Mert Şişmanlar, Caner Erdem, Hasan Demirtaş, Alper Baytekin, Çağlar Yalçınkaya