Jon Snow öldü mü? Issız acun kaldı mı?

Jon Snow öldü mü? Issız acun kaldı mı?

Stark Hanesi

Şu dizide Stark’lar kadar kimse çekmedi. Ne bitmez çileleri varmış arkadaş... Başta baba yok, ana yok, bir akraba hısım yok; çocukların her biri ayrı telden çalıyor. Öncelikle Sansa Stark’tan başlayalım; çünkü teoride ve pratikte en çok acıyı kendisi çekti. Hainin kızından kralın nişanlısına, ölü kralın eski nişanlısından, kralın katil zanlısının eşine unvan unvan gezen Sansa, en sonunda belasını bulmuş olacak ki Ramsay Bolton ile evlendirildi. Zaten Theon Greyjoy’un psikolojik olarak Reek’e evrimini ustaca manipüle eden Ramsay’in ne kadar boyu posu devrilesice bir insan olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta kabul edelim ki Joffrey’den sonra dizinin en çok nefret edilen karakteri kendisi. Evet, Ramsay gerdek gecesi Sansa’ya tecavüz etti; bunu hepimiz şok içinde izledik. Ama bu sahneden yola çıkarak asıl konuşmamız gereken konu, dizide git gide artmakta olan kadına yönelik şiddet ve tecavüz olgusu. Kitapta yer almadığı halde dizide gördüğümüz bu sahne izleyicileri rahatsız etti. Peki, amaç gerçekten de izleyici rahatsız edip böyle bir mevzunun ekmeğini yemek miydi? Game of Thrones gibi büyük prodüksiyonlu ve dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan tarafından takip edilen bir dizinin böyle küçük hamleler peşinde olduğunu pek sanmıyorum. İnanıyorum ki bu tecavüzün altında Sansa Stark’ın karakter gelişimine dair bir çok detay yatıyor ve atladığı duvardan yere çakılıp ölmediyse bu detayları gelecek sezonlarda öğreneceğiz. Gerçi malum atlama sahnesi bir intihar mıydı, kurtuluş muydu sonrasında pek bir şey göremedik. Fakat daha fazla Stark ölmesin diye iyimser bir yaklaşım takınıp en iyi ihtimalle Sansa’nın Theon’u ezip hayatta kalacağına inanıyorum.

Öte yandan, evin asi çocuğu Arya’nın Braavos’a ulaşması bambaşka bir dünyanın kapılarını açtı. Zorlu bir öğrenme ve adaptasyon sürecinden geçen Arya’nın tek başına bunca badire atlatıp ayakta kalması gelecek vadettiğinin en büyük kanıtı. Jaqen H'ghar sayesinde listesindeki isimleri azaltmaya başaran bitirim Arya dobra konuşmaları ve korkusuz tavırlarıyla adeta büyümüş de küçülmüş. Tabii ki sezonun sürprizi çocuk istismarcısı Meryn Trant’ın Arya tarafından öldürülmeyip bildiğiniz katledilmesi oldu. Açıkçası bu sezon kendisinden listede olsun olmasın bir intikam cinayeti bekliyordum. Fakat yollarının Meryn Trant ile kesişmesi ve finalde gördüğümüz o göz oymalı, eziyet etmeli ölüm sahnesi “Yürü be aslan parçası!” tezahüratlarına sebep oldu. Sansa’nın tecavüze uğraması dışında izleyicileri rahatsız eden bir başka nokta da Meryn Trant aracılığıyla diziye dahil edilen pedofili  durumuydu. Her ne kadar böyle rahatsız edici konuların televizyonda işlenmemesi gerektiğini düşünenler olsa da sonuçta bu dizi bir aile draması değil. Adamlar gerçek dünyada var olmayan bir sapıklık da yaratmadı. Bol miktarda kanlı ölümler, tecavüzler, işkenceler, savaşlar, ensest ilişkiler gördüğümüz Game of Thrones’ta pedofili gerçeğinin de ekrana taşınmasını yadırgamamak gerekiyor. Neyse ki, Meryn Trant hak ettiğini Arya’nın elinden buldu ve sanırım bu olay Arya’nın zamanla esaslı bir “assassin”e dönüşmesinde etkili olacak.

Bu sezon Stark ailesinin sağ kalan erkek evlatları Rickon ve Brandon’dan ciddi ciddi haber alamadık. Geçtiğimiz sezon duvarın ötesine geçerek “The Children” isimli toplulukla ve gizemli bir kişilikle tanışan Bran ve Hodor’un neler yaptığını gelecek sezon bir zahmet öğreniriz diye düşünüyorum. Yoluna Osha ile devam eden yavrucak Rickon’u da Myrcella gibi gelecek sezon serpilmiş görürsek şaşırmayalım.

Fahri Stark’lar kategorisinde kabul edebileceğimiz Jon Snow ve Theon Greyjoy’a ise bu sezon bir haller oldu. Ramsay tarafından düzenli işkence sonucu kafaları yiyen ve bambaşka bir insana dönüşen Theon, Sansa ile karşılaşınca yavaştan özünü hatırladı sanki. Rickon ve Bran’ı öldürmediğini itiraf etmesi, Ramsay’in yatak arkadaşı Myranda’yı öldürmesi, üzerine de Sansa ile el ele duvardan atlaması falan “Ya sen hayırdır Theon?” dememize sebep oldu. Umarım Sansa ve Theon böyle saçma sapan bir şekilde aramızdan ayrılmaz; oysa daha karpuz kesecektik...

Velhasılıkelam, Lord Kumandan Jon Snow’un uğradığı ihanet sonucu öldürülmesi 5. sezon finaline dair ardından en çok konuşulacak mevzuydu. Ergenlikten çıkıp aynı babası Ned Stark gibi cesur ve lider vasıflarına sahip bir adama dönüşen Jon Snow’un başına ne geldiyse yine aynı babası gibi iyilikten geldi. Sen adeta insanlık namına hayır işleri yap; Özgür Halk’ı duvarın beri tarafına geçirip onlarca hayat kurtar; ona yardım et buna yardım et sonra ödülün ihanet olsun, olacak iş değil. Bu arada hazır Jon Snow’dan bahsederken 8. bölümdeki olağanüstü Ak Gezenler sahnelerinde imzası bulunan tasarımcı kardeşimiz Onur Çaylı’ya selam etmeden geçemeyeceğim. Ak Gezenler’in Özgür Halk’ın kampına saldırmasında tir tir titremeyen bizden değildir. “Winter is coming” diye diye dilinde tüy biten Jon Snow’un bu karşılaşmayı yaşaması, bir de Ak Gezen öldürüp şanını yürütmesi hatırı sayılır biçimde bir etki yarattı. Bu mini Ak Gezenler savaşı, “5. Sezon da amma tatsız, tutsuz geçiyor.” diyenlere inat gümbür gümbür geldi. Sonuç olarak, Jon Snow Gece Nöbeti’ndeki kardeşleri tarafından ihanete uğradı ve son darbeyi kahyası Olly tarafından yiyerek öldürüldü. Bu ölümle beraber Jon Snow hakkındaki kafa açan teoriler de ortalarda dolanmaya başladı. Hepimiz içten içe Jon Snow’un hikayesinin burada sonlanmadığını ve Melisandre’nin boşu boşuna Kara Kale’ye dönmediği düşünsek de Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin yaratıcı George R.R. Martin’in Entertainment Weekly dergisindeki şu sözleri düşündürüyor: “Buz ve Ateşin Şarkısı’nda bildiğimiz bir şey varsa o da ölümün ille de kalıcı olmamasıdır.” 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER