Bir varmış, bir yokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman
içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, manda berber iken, annem kaşıkta,
babam beşikte iken... İşte böyle başlar masallar, sonra bir dev bir prenses ve
fazlaca kötüler vardır. Masal ya kötülerle savaşmak asla bitmez, kötüler bitmez.
Cadısı, büyücüsü, dikenli teli, iğneli yolu, zorlu virajı...
Neyi merak ederiz en çok biliyor musunuz? Sonunu! Masalın
başını severek dinlerken sonunu duymak isteriz ama mutlu sonu severiz, mutsuz
sonlara kilit vururuz aklımızda... Peki mutsuz mudur sonlar biz mi yenemeyiz
kötüleri? Ya da mutlu mudur gerçekte tüm sonlar? Biz mi mutsuzluğa sürükleriz
her şeyi?
İşte böyle başladı aslında hikayemiz. Yaman Kırımlı masalın
içindeki dev oldu. Sadece Yusuf'un masalı değildi dinlediğimiz hepimizin
masalıydı. Dev güçlüydü ama yalnızdı. Sertti ama kalbinin içi yumuşacıktı.
Bakışı yeterdi her yeri ve her şeyi yakıp yıkmaya. Kocaman bir devdi kalbi
gibi. Kalıbına sığmıyordu, ailesi her şeyiydi. Anıları acılarıyla karışmıştı,
aklı karışık, kalbi korumacıydı. Yalnızlığı bildiğinde minik devdi, büyüdükçe
büyüttü karanlığı içinde. Siyahı tercih etmesi belki de bundandı, renge
kapısını açmıyor açarsa içini açmış olmaktan korkuyordu.
Kalbini bırakanlar burada toplanıyoooooo
Ta kiiiiiii o zamana kadar... Dev sevdi kocaman gözleri olan
minik hanımı. İçinde güller açtıran, dikenli yolları aştıran; siyahı beyaz,
geceyi gündüz, evi yuva yapan kocaman gözlü hanımı. İşte o zaman anladı
sevmeyi, gördü kıskanmayı, kavradı aşkı. Sadece kocaman gözlü kızı değil
herkese başka bakmayı öğrendi. Dinlemeyi, söylemeyi, dokunmayı fark etti.
Masal bu ya kötüler hiç durmadı, durmuyor. Biri geliyor diğeri
gidiyor. Sağdakini kovuyorsun soldaki çıkıyor. Ötekini durduruyorsun bir
başkası geliyor. Ama şimdi dev eskisinden güçlü eskisinden sağlam. Her şey bir
kenara dev artık yalnız değil iki kişilik bir çift. Tencere kapak, simit ayran,
su ile bardak adeta.
Birbirlerine aşkla sımsıkı sarılarak uyusunlar...
Yaman sevgiyle ne güzel dönüştü, evrildi. Dönüşümün en güzel
örneklerinden oldu. Açtı içini, anlattı geçmişini. Dinledi Seher'i, sardı
kollarına, kokladı saçlarını. Bi' tek kaldı sevgisini Seher'in kocaman kocaman
gözlerinin içine baka baka anlatmasına. Tamam, anlattı da kız uyumuştu çift
kişilik yatakta bir başına... ^^
Masalın güzel günlerini yaşarken doya doya görelim çiftin gerçekten
çift olduğunu. İçimize çekelim ikisinin kokusunu, dokusunu. Keyif ala ala
izleyelim devle kocaman gözlü kızın masalını. Sonra çekelim acısını, cefasını.
Sefa sürmek varsın kısa kısa olsun bu dikenli uzun yolculukta. Yeter ki güneş
doğsun üstlerine bir sonraki yağmura kadar. Bekleriz yine gökkuşağını, bekleriz
yine yazı.
Yine dönelim o eskisi gibi uzun olmayan bakışlara, çevirelim
kamerayı diğer karakterlere. Kapatalım olmayan dosyayı usulca, açalım yeni
maceraların sağlam yollarını. İnanıyorum bu yolun olacağına, inanıyorum o
grafiğin artacağına. Bu bir dev masalı ve inanıyorum ben
masallara; güveniyorum devin kocaman gözlü kıza her zaman inanacağına... Sonu
mutlu biten güzel masallara...
Sevgiler...