Bambaşka dünyaları evinize sığdırabileceğiniz yerli dizi önerileri - 1. Bölüm

BÖYLE BİTMESİN

Yönetmen: Emre Kabakuşak
Senaryo: Necati Şahin

Madem TRT ile başladık, yine bir TRT dizisiyle devam edelim. Hani hepimizin çevremizden dinlediğimiz hikâyeler vardır, sonlarını öğrenince “Keşke böyle bitmeseymiş.” deriz. Dış faktörlerin asıl önemli olan noktayı kaçırmamıza neden olduğu olaylardır bunlar. Yarım kalmış mutluluklar, hak ettiği mücadele verilmediği için dağılan yuvalar, arada unutulan çocuklar...

İşte Nisa Komiser’in başında bulunduğu aile masası ekibi tam da bu tür hikâyelerin “böyle bitmemesi” için var. İçinde sevgiyi barındıran her ailenin muhtemel sondan önce ikinci bir şansının olması için mücadele ediyorlar. Tabii hak ediyorsa... Her hafta farklı aileleri canlandırmak üzere konuk olarak pek çok ünlü ismi de izlediğimiz dizide şahsen benim en çok beğendiğim kısım Nisa Komiser’in aile yaşantısının işlenişindeki özendi. Toplumumuzda yoğun bir iş hayatına sahip olan bir kadın aynı zamanda iyi bir anne ve iyi bir eş olamaz, gibi bir algı mevcut. Ha olmak zorunda değil, orası ayrı bir mevzu ama isteyen bir kadının bunu pekâlâ da başarabileceğinin gösterilmesi benim için önemli bir detaydı. Burada Latif’in üzerine düşen sorumluluklardan kaçmayarak eşinin yanında olması da atlanmaması gereken bir kısım. Hayat müşterek... Sadece lafta değil, pratikte de. Boşanmak isteyen çiftlerin hikâyelerinin anlatıldığı bir dizide örnek bir ailenin de nasıl olması gerektiğini gösteriyorlar. Biraz komedi, biraz dram, feyz almaya niyeti olan içinse bir dolu mesaj... Evdeki günlerinize ilaç gibi gelecek.



AŞK OYUNU

Yönetmen: Bülent İşbilen
Senaryo: Rüya İşçileri

Gelelim geçtiğimiz bu yaz benim kalbimi çalan diziye. Şu oyunla başlayıp gerçeğe dönen aşk ve anlaşmalı evlilik durumları benim en sevdiğim klişelerden biridir. Genelde bu tür işlerin ilk bölümleri şahane olur ama sonra o kadar çok saçmalarlar ki nasıl bu hâle geldiklerini düşünmeye kalksanız hemen bu eylemden vazgeçmeyi istersiniz. Ama bu klişe onu layığıyla işleyen kalemlerin elinde olduğu zaman da hiç bitmesin istediğiniz hikâyeler çıkar ortaya. İşte “Aşk Oyunu” da bunlardan biri. İçinize işleyen replikler, Keremcem - Yasemin Ergene uyumu, bizzat Keremcem yapımı ve sizi bambaşka diyarlara götüren sahne müzikleri ile sevginin “kıyamama” hâli... Ve hikâye öyle bir akıyor ki bir kısmı yazlıkta kendi internetinizden olmak üzere dört günde otuz iki bölüm izlemişken bulabiliyorsunuz kendinizi :) Normal şartlarda asosyallikle suçlanabilirsiniz ama şu ân böyle bir sorununuz olacağını düşünmüyorum.

Dizide özellikle zaman ögesinin çok güzel işlenmiş. Karakter gelişimini gözle görülür biçimde görmek gerçekten izleyiciye o ihtiyaç duyduğu tatmin duygusunu yaşatıyor. Ayrıca çoğu dizide denenip de başarılamayan bir hikâye akış tekniği dizide beni de şaşırtan şekilde oldukça başarılı işlenmiş. Spoiler vermemek adına detay vermiyorum ama izleyenler neden bahsettiğimi anlayabilirler. Zorunlu hâller dışında bu topa girmekten çekinen senaristlerimizi de bu vesileyle hikâyenin gerektirdiği yerlerde cesur olmaya çağırıyorum. Tabii yapımcıları da onları desteğe.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER