Merhaba,
Görünürde küçücük bir şeyin milyonlarımızı eve kapattığı ve
hayatımızı durma noktasına getirdiği olağanüstü bir dönemden geçmekteyiz
hepimiz. Tedirginiz, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bir yandan bu zamanı verimli
kullanmak istiyoruz, diğer bir yandan da içimizden hiçbir şey gelmiyor. İtiraf
edelim ki çoğumuz kafamızı dağıtmak için günümüzün önemli bir kısmını sosyal
medyada geçiriyoruz, ne zaman canımız daralsa elimiz telefona gidiyor.
Televizyonlar da bu süreçte dizilerin yeni bölümleri çekilemediği için eski
dizileri ekrana sürme yolunu seçtiler. Bazıları internet dizilerini televizyonda
ilk diye yayımlamaya başladı, bazıları da ev ortamında yeni formatlar
deniyorlar. Bunlar olağan ve hani bence güzel adımlar. Bir şekilde bir çare bir
çözüm bulmaya çalışıyoruz çünkü gördük ki bu süreç bugünden yarına bitecek bir
süreç değil. Bir şekilde uyum sağlamak zorundayız ki hayat yeniden aksın, şu
durumda en hızlı uyum sağlayan kazanır.
Sektörün yeni adımları başka bir yazının konusu olsun. Beni
bu yazı dizisini oluşturmaya iten nedenlere gelelim. Başta da bahsettiğim gibi yeniyi
oluşturamadığımız bir süreçte çoğumuz eskiye döndük. Bunun farkında olan
Youtube’da da eski dizilerin videoları sıklıkla önümüze çıkmaya başladı.
Önceden izlediklerimizin yanında, video başlığı ya da kapağı güzel gelenlere de
tıklıyoruz yalan yok. Amaç, zamanın bir şekilde akması. Ben de istedim ki bu
zaman akışı rastgele olmasın. Tercihlerimizi bilinçli yapalım. Ayrıca Türk
dizileri denilince akla yalnızca töre dizileri ya da güzel kız-yakışıklı oğlan
kombinasyonlarından ibaret kopya hikâyeler gelmesin. Yabancı dizilerden de yine
tabii ki izleyelim ama bizde de gayet güzel işler yapıldığını unutmayalım.
Peki peri, senin güzel işten anladığın nedir? Hemen açıklayayım
sevgili okur. Ben özenilmiş işleri severim. Bir diziye devam etmemi sağlayan
iki nedenden biri hikâye diğeri ise samimiyettir. Ayrıca ekranlardaki çoğu işin
türlü türlü yaptığı yöntemlerle yaptığı algı yönetiminden rahatsızım. Baya hem
de. O yüzden bu listenin tek iddiası normal olarak kabul etmememiz gereken
şeyleri bize normal olarak sunmamaları ve çoğu işte özen gösterilmeyen “detay”ları
layıkıyla işlemeleri, toplumun her kesimine saygı duymalarıdır. Kısaca bu
listedekiler izleyiciye saygı duyan kalemlerce yazılmış ve bu anlayışla
çekilmiştir. İşlerin yalnızca kamera önündeki isimlerle anılmalarından çok
hoşlanmadığım için her işin senarist ve yönetmenini başlıkların altına
belirteceğim. Diğer emekçi arkadaşlara da buradan kocaman sevgiler, malum liste
yazısı her ismi geçirecek kadar yerimiz yok.
Zaten yeterince belirsizlik içindeyiz. O yüzden size yeni
bir belirsizlik yaratmamak adına yazı dizisinin genel planını da bir
açıklayayım. Sizlerle paylaşmak için 15 dizi seçtim, bunları biraz böyle konuşa
konuşa yazmak istediğim için de 3 part olarak yayımlamaya karar verdim. Her
yazı size daha rahat bir okuma sağlayabilmek adına 3’er sayfadan oluşacak. Yani
böyle yana kaydıra kaydıra sonsuza kadar gitmeyeceğiz, belli bir sınırı var
merak etmeyin. Ayrıca bir noktanın da altını çizmek istiyorum, sonra
yorumlarda sıkıntı yaşamayalım. Bu listeye almadığım diziler için aksini düşünüyorum
gibi bir durum asla yok, kalitesinden şüphe etmediğim fakat henüz izlemeye
fırsat bulamadığım çok iş var. “Bu nasıl listede olmaz?” dediğiniz projeyi
muhtemelen ya önceki listelerimden birinde geçirmişimdir ya da henüz tam olarak
izlemediğim için söz konusu kriterlerime uyup uymadığından emin olmadan böyle
bir listede sizlerle paylaşmak istememişimdir. Tabii, sevmemiş olma ihtimalim
de seçenekler arasında daimi yerini koruyor.
Epeydir bu tarz bir yazı yazamadığım için özlemişim, yine
kendimi kaptırıp gittim. İyisi mi ben daha fazla gevezelik etmeden ilk
maddemizle başlayalım..
BABA CANDIR|
Yönetmen: Yusuf Pirhasan, Murat Onbul, Çağrı Bayrak, Emre Kabakuşak
Orijinal Senaryo: Kank Eungyung
Uyarlama Senaryo: Tayfun Güneyer
Biliyorum şu günlerde hepimizin en çok ihtiyacı olan şey
kafamızı biraz olsun gündemden uzaklaştırabilmek. Bu ihtiyacımızı en kolay
karşılayabileceğimiz tür tabii ki de komedi. Ama nasıl bir komedi? Cevap
veriyorum: Zekâ içeren bir komedi. Tabii bunun yanında da bize bir illüzyonun
içindeymiş gibi hissettirmeyecek kadar da gerçeğe yakın ve kahkaha seslerimizin
yanında kalbimizin sesini de duyabileceğimiz bir komedi.
TRT’de yayımlanan dizi, eşini erken kaybetmiş olan bir
babanın kız kardeşiyle birlikte kendisini üç çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmeye
adamasını konu alıyor. Çoğunlukla bu üç yetişkin çocuğun özel hayatlarını
izliyoruz. Tabii ki kadrodaki her isim birbirinden şahane ama diziyi bu kadar
büyük bir kitleye ulaştıran Berna Koraltürk ve Uraz Kaygılaroğlu’nun canlandırdıkları
Ece ve Haluk karakterlerinin uyumu oluyor. Dizinin ana hikâyesi yabancı bir
diziden uyarlama ama ben Haluk Yaman karakterinin Uraz Kaygılaroğlu ve bizdeki
yönetmenle senaristin ortak çalışmasıyla kendi orijinal formuna ulaştığını
düşünüyorum. İzleyince neden bahsettiğimi anlayacaksınız. Ayrıca dizinin müzik
seçimleri de şahane. Birçok harika şarkıyı bu diziyle keşfettiğim doğrudur. TRT
işi olmasından tahmin edebileceğiniz üzere aileyle izlenmeye de son derece
uygun olan bu dizi listemizin başında yer almayı hak ediyor.
Yazı devam ediyor..