Kapıyı çaldım, hafif
aralık olduğunu görünce biraz iteledim ve yüzlerindeki kocaman
gülümsemeleriyle karşıladılar beni. Gülmek öylesine iyi geldi ki ilerledim ve
sessizce oturdum koltuğa. Karşımdakiler öylesine mutlu öylesine huzurlu
öylesine neşeliydiler ki bakakaldım saatlerce. Sonra bir ses duydum, biraz
irkildim. Şef dediler, amir dediler, buldum buldum profesör dediler. O an şu sözleri mırıldandım…
“Bir vapur dumanıyla sanki
gelecek gibi
Bir gün gelecek elbet, ütopyalar güzeldir.”
İşte tıpkı bu şarkı
sözündeki gibi bir dünyaya adım attım. Çok iyi karşıladılar beni evlerinde. Ama
ben alışkın değildim sanki böylesine. O yüzden “Ütopya burası, fazla alışma!” Dedi iç sesim… Sonrası mı?
Mam’Art Tiyatro’nun yeni
sezon oyunu Empatopya’dan bahsediyorum. Rebekka Kricheldorf’un yazıp Mehpare
Bakır’ın çevirmenliğini yaptığı oyunu sahneye çok başarılı uyarlamışlar. Öyle şaşalı dekora öyle kostüm odaklı oyuna rastlayamayacaksınız. Öyle etrafı çok araç gereçle boğmuşlar asla demeyeceksiniz.
Ama öyle hoş seslere öyle akılda kalacak koreografiye denk geleceksiniz ki bu
Empatopya’da belki siz de kalmak isteyeceksiniz.
Sizi içerisine çekebilecek
koşullara sahip mi?
Size neler vaad ediyor?
Kendisini size nasıl
sevdiriyor? Ya da sevdirebiliyor mu?
Düşünsenize sürekli güler
yüz var, kahkaha var, sevgi var, bebekler bile ağlamıyor üstelik…
Bunlar çok çekici değil mi? Yetmedi mi size? O zaman rekabet yok, çirkinlik kavramı yok, ayrımcılık
yok, üstelik hiçbir ayrımcılık yok. Yanlış duymadınız. Ne cinsiyet ayrımcılığı
ne statü ayrımcılığı. Kulağa cazip mi geliyor? Siz de orada yaşamak mı
istiyorsunuz? Veeee güzellik kavramı. Orada herkes güzel çünkü ne demiştik: Empatopya’da yok yok… Tam hayallerinizin dünyası ve işte o karşınızda.
Veeee bir gün Empatopya’ya
bir kadın ve bir adam yani iki vahşi geliyor. Ben demiyorum, onlar diyor.
Cinsel kimliğin sorgulanmadığı yere bir kadın ve bir adam gelirse...
Aslında günümüzde plazaların hepsi de kendi içlerinde bir dünya
değil mi? Ya da her avm ayrı bir dünya değil mi? Belki hepsi kendi içerisinde ayrı bir dünyadır kim bilir?
Empatopya başarıyla
çevrilmiş bir metin. Birçok konuyu, olayı, kişiyi sorgulayacağınız bir oyun.
Oğuz Utku Güneş şahane yönetmiş oyunu. Ve sahne üzerindeki oyuncuların hepsi
başarıyla canlandırmış rollerini. (Elif Melda Yılmaz’ı sahne üzerinde gördüğümde aklıma bol bol
Eskişehir’in gelmesi ve bunun için ayrıca kalpler kendisine.^^) Böylesine kalabalık kadrolu oyunlarda
bikaç kişi daha ön plana çıkıp diğerleri de biraz daha arka planda kalabiliyor.
Oysa burada birbirinden farklı oyunlarda izlediğim oyuncuların ekip olmuş halini görmek
ve bunu büyük ustalıkla sahneye koymalarını çok takdir ettim. Güzel cast için bir kez daha teşekkürler Mam’Art. Karşınızda sevdiğiniz bir takım var ve taraftar olarak bu seyirden inanılmaz tat alıyorsunuz. Evet, işte tam da böyle olmuş ekip. Ayrıca oyunun
metniydi, rejisiydi derken en çok bayıldığım yerlerden biri de koreografisiydi.
Utku Demirkaya’nın ellerine sağlık. Yeni selamlama şeklimiz hayırlı olsun.^^
Eğlenmek için, sorgulamak
için, bilmek için… “Kim bilir nasıl eğlenmişlerdir provalarda?” (Çok
kıskandım.) Demek için gidin ve Empatopya’ya dahil olun. Valla efendim bi’ stres atıyorsunuz, bi’ spor salonundan çıkıp da tüm kalorileri vermiş gibi hissediyorsunuz ki öyle böyle değil. Şimdiden esenlikler hepinize…
Hem unutmayın, tiyatro
iyidir, iyileştirir…
Sevgiler.
OYUN KÜNYE BİLGİLERİ
Yazar: Rebekka Kricheldorf
Çevirmen: Mehpare Bakır
Yönetmen: Oğuz Utku Güneş
Yapımcı: Feri Baycu Güler
Oynayanlar: Ali Rıza Kubilay, Aykut Aydere, Ayşegül Tekin, Derya Artemel, Elif Mellda Yılmaz, Goncagül Sunar, Hale Akınlı, Melina Özprodomos, Murat Okay, Mustafa Ergüven, Tuğrul Tülek, Onur Öztay, Volkan Akçaalan
Ses& Efekt Tasarım: Vehbi Can Uyaroğlu
Koreograf: Utku Demirkaya
Dekor ve Kostüm Tasarım: Makbule Mercan
Işık Tasarımı: Ayşe Sedef Ayter