Kanal D’nin yeni gündüz kuşağı programı 4 Kadın Zamanı’nın
başlangıcı tam da yıllık iznimin bir bölümünü kullandığım haftaya denk geldi ve
balkona nazır yatıp karpuz yiyerek sabah programı izlemek tatil anlayışımın
temelidir, bu sebepten hafta boyu programı izledim. Her ne kadar henüz ilk
haftaları olsa ve programın oturması için bir miktar zaman gerekiyor
olabilecekse de programla ilgili dev bir hayal kırıklığını kahvemin hemen yanına
bırakmak istiyorum.
4 Kadın Zamanı ekibi Seda Akgül, Hande Ataizi, Derya Tuna ve
Eylül Öztürk’ten oluşuyor. Normal şartlarda bu kadınların her birinin hemen her
konu hakkında söyleyecek sözü olduğuna ve ilgimizi çekmeyi
başarabileceklerine eminim, programdan önce emindim en azından. Neden olduğunu
anlatmak isterim hemen. Hande Ataizi ve Seda Akgül’ün yığınla canlı yayın
tecrübeleri var, Derya Tuna’nın da onlarla yarışacak derecede olmasa da bir
program sunmuşluğu var, ekranlara da hiç uzak bir isim değil. Üstüne Hande
Ataizi’nin stüdyo konuklu gündüz kuşağı tecrübesi, Seda Akgül’ün Kısmetse Olur
gibi bir programı haftalarca aklını yitirmeden sunabilmiş olması kendisini
takdir edebileceğimiz konular. Aralarında bir tek Eylül Öztürk bir ekran figürü
değil ama o da günümüz dünyasında tüm canlı yayınların toplamı kadar fark
yaratabilecek bir sosyal medya avantajına sahip, 1,5 milyon takipçili Instagram
hesabından gece gündüz izleyebiliriz kendisini. Böyle düşününce sanki bir araya gelmelerinden
de en azından sıkıcı olmayacak bir program çıkar diye düşünebiliriz ama yok,
bir milyon yıllık konular ve ezberlenmiş cümleler havada uçarken insan ‘Saat
kaç, Gelinim Mutfakta başlamıyor mu daha?’ diye bezmekten kendini alamıyor.
Her şey o kadar ezbere ki, sunucular daha birbirlerini
tanımaya bile vakit ayırmamışlar gibi görünüyor. ‘Bu sosyal medya çok olmadı mı
artık?’ sohbeti açıyorlar mesela zira dünyanın en garantili ve kimseyi
birbirine düşürmeyecek konusudur ama masadakilerden bir tanesi tüm şöhretini sosyal
medyadan kazanmış bir "fenomen", o masada bulunma sebebi de fenomen olması. ‘En romantik anını insan
selfie ile bozar mı?’ diyorlar mesela ama Eylül Öztürk’ün eşi ile onlarca
selfiesi ve romantik pozu var, bir yerde kadının işi bu, yanımızda oturan
sunucu arkadaşımızın işini mi bilsek önce?
İlk programda Hande Ataizi’nin Eylül Öztürk’e ‘Sen iki
canlısın, biraz daha ye’ gibi bir cümle kurduğunu duyan onlarca insan Eylül Hanım’ın
Instagram hesabına ‘Ooo Eylül Abla hayırlı olsun’ yazmışken misal, ertesi gün
gelip ‘Ay biz bir paylaşımda bulunalım konusu açılmışken, Eylül hamile’ demesek
mi mesela? Zamanın hızına ve samimiyet anlayışına ayak uyduramayacaksak en
azından uydurabilecekmiş gibi yapmasak mı?
Her sabah programında onlarca defa konuşulmuş konuları
döndürüp döndürüp anlatmak yerine bir miktar magazin yorumlama, iki dedikodu
serpiştirseler ortaya daha izlenebilir hale gelecek program ama ekip böyle
çeşitli olunca bu da pek mümkün olmuyor sanırım.
Ben sizi sevdim şahsen
Bu arada Seda Akgül’ün 4 Kadın Zamanı’na gelmek için ayrıldığı
TV8’de yayınlanan Gel Konuşalım yoluna Hakan Ural, Nur Tuğba Algül ve Esra Eron
ile devam ediyor ve ne yalan söyleyeyim programa bir akıcılık, bir rahatlık
gelmiş. Seda Akgül’ün zaman zaman politik doğruculuk sınırlarını çok zorladığı
(nazik bir tarif yapmaya çalıştım) anlar yerine Hakan Ural’ın sohbetine eşlik
eden Nur Tuğba Algül ve Esra Eron ortamı çok daha izlenebilir yapmış bence. Seda
Hanım ise yeni programında da bu tarzını sürdürecek gibi görünüyor. Düğünde
kargaşadan kocasını pek göremediğini söyleyen Eylül Öztürk’e ‘Nedimen var
mıydı, kocan belki onun yanındaydı oraya baksaydın’ diyebiliyor mesela, ne
gerek var? Komik desen değil, dobralık desen alakası yok, karşısında oturan
hamile bir kadına bu şakayı neden yapar bir insan?
4 Kadın Zamanı’na yayın hayatında başarılar ve bol
reytingler diliyorum. Umarım 4 kadının her biri de daha doğal olabilirler ve
hem kendileri, hem izleyenler ortamdan daha çok zevk alabilirler. İyi seyirler
dilerim.