Birimiz hepimiz, hepimiz Ali için!
Çetenin mottosu bölüm boyunca buydu. Yaralanmış Gamzeli
Kahramanlarını uyandırmak için gerekirse imkansızı başaracaklardı. Ali’nin
uyanması için ne gerekiyorsa yapacaklardı.
Yaprak’ın gözyaşları içinde daldığı uykusunda gördüğü
kabusla başladı bölüm. Gamzeli Kahramanını kaybetme korkusuyla yüreği çırpınan
Küçük Titan gözyaşları içinde sarmalamıştı onu. Korkuyordu...
Çetenin geri kalanında da durum pek farklı değildi.
Kardeşinin ölme ihtimaliyle korkan Sinan’ın gözyaşları, Ali’ye veremeyeceği
kanın bir işe yaramadığını söyleyerek şırıngayı eline alan Gökhan’ın öfkesi ve
Oğuz’un herkesten uzaklaşarak sindiği köşesi...
Ali yoğun bakıma alındığı zaman yanına bir kişinin
girebileceği söylendiğinde oğlunu görebilme şansından vazgeçen Jülide’nin
bakışları söylemediği o gerçeği taşıyordu. Küçükken bile onu dinlemeyen oğlu
yalnızca bir kişinin lafını dinlerdi. O da bunu bildiği için Ali’nin yanına
Yaprak’ı gönderirken oğlunun kalbine işlemiş o küçük kıza sıkı sıkıya
tembihledi. “Ali’ye söyle, evine dönsün.”
Alikuşunu makinalara bağlı bir halde gören Yaprak da bir
zamanlar kahramanının göğsüne yatıp dinlediği kalp atışlarını o makinadan
duymaktan şikayetçiydi. Uyanmalıydı Ali. Elini sıkı sıkı tutarken de bunu
söylüyordu. “Ama sen uyanmazsan gülemezsin, sonra gamzen çıkmaz senin.” derken
bile içinden aynı şeyi tekrarlıyordu.
“Bulut ol! Bulut ol! Bulut ol!”
Ali’nin uykuda sayıkladığı iki kelimeyle uyandırma
çalışmaları başladı. Tekin ve Ela babaanne böreğini getirmeye giderken çete de
Nergis’in peşine düştü. Alpay Bey’i ikna ettikten sonra ise şarkıyı hatırlatmak
için kilit noktaları toplamak kaldı geriye. Ece’yle Sinan gitarın peşine
düşerken; Gökhan, Merve ve Oğuz üçlüsü parkı kurtarmak için kepçeye kafa
tutmaya gidiyordu. İşin en sıkıntılı kısmıysa Barış ve Yaprak’taydı. Alpay
Bey’in uğruna şarkı yazdığı Nergis Hanım’ın öldüğünü öğrenince umutları
kaybolsa da kızının verdiği günlüğün içinde buldukları fotoğraf onları hiç de
tahmin etmediğimiz birine yönlendirdi. Nazan Hoca!
Oya Sultan Nazan hocayı makyajla Nergis Hanım’a benzettikten
sonra Fizikçiyle beraber parka doğru yola çıktılar. Ama Nazan Hoca stresten
dolayı içtiği sakinleştiriciyi fazla kaçırınca işler biraz Oğuz’un deyimiyle
“comolokkoya” bağladı tabi.
Ve bölümün adamı; Barış Ozansoy! Her ne kadar başlarda Arka
Sokaklar havasında bir mevzu gösterilse de bizlere, Barış’ın öyle bir şey
yapmayacağı belliydi bence. Sonuçta ne bu dizi Arka Sokaklar ne Sinan Rıza
Baba, ne de Barış bir suçlu.
Helal olsun Ozansoy! Sevdiği kıza âşık olan adamı kurtarmak
için verdiği çaba takdiri sonuna kadar hak ediyor. Ali’yi hastaneye yetiştirmek
için verdiği çaba, Yaprak’la beraber ameliyathane kapısında beklerken yüzündeki
ifade, Nergis’i Ali’ye getirmek için çeteyle beraber koşturması ve en önemlisi
Ali’yi bıçaklayanları yakalatmak uğruna girdiği tehlike. Ali’yle rakip olsalar
bile onu yaşatmak, kurtarmak için böylesine çabalaması...
Barış’ın planıyla suçlu adam yakalandı ve herkesin içi bir
nebze de olsa rahatladı. Geriye ise tek bir şey kaldı. Ali’nin uyanması. Gün
sonunda herkes Ali’nin odasına toplandığında hepsinin dileği aynıydı. “Hadi
Ali, uyan.”
Başucuna konulan babaanne böreği ve Alpay Bey’in çaldığı
Nergis’le beraber herkes gözünün içine bakarken uyandı Ali. Gözünü açar açmaz
Barış ve Yaprak’ı sarılırken gördü ama... Uyandı. Fizikçinin de değişi gibi,
gözyaşının kuvveti işe yaradı. Ailesinin ve çetenin gözyaşları onu uyandırdı.