Eldorado: Tamam, Avrupa'ya geldin. Peki şimdi ne olacak?

Eldorado: Tamam, Avrupa'ya geldin. Peki şimdi ne olacak?

İsviçreli yönetmen Markus Imhoof’un II. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı hikayenin günümüzdeki yansımasını anlatan bir belgesel Eldorado. Imhoof, II. Dünya Savaşı sırasında ailesinin bakımını üstlendiği İtalyan küçük bir kız olan Giovanna ile yaşadıklarını izleyiciye anlatırken, bir diğer yandan da Afrika’dan Avrupa’ya göç etmeye çalışan mültecilerin karşılaştıkları engelleri ve Avrupa’da onları bekleyen hayatı gösteriyor.

Giovanna’nın hikayesinde tarafsız ülke konumundaki İsviçre’nin II. Dünya Savaşı’nda izlediği, daha doğrusu izlemek durumunda bırakıldığı politikayı öğreniyoruz. İsviçre hükümeti çoğunluğu Belçika’daki olmak üzere yüz bin kadar çocuğun bakımını üstleniyor savaş döneminde, Avrupa’nın her yerinden çocuklar geliyor, Giovanna ile Markus da böyle tanışıyorlar, Markus’un ailesi bu yoksul ve yalnız çocuklardan birine yardım ediyor, hükümet tarafından da kendilerine Giovanna veriliyor. Film boyunca ise II. Dünya Savaşı süresince mülteciliğin nasıl işlediği, başlarına neler geldiğini Giovanna üzerinden dinliyoruz.

Markus'un II. Dünya Savaşı zamanından kalma bir fotoğrafı...

Göçmenlerin hikayesinde ise, 66. Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ile dönen Fuocoammare’de (Fire at Sea) karşılaştığımız manzaranın bir benzeriyle karşılaşıyoruz. Ancak burada İtalyan halkının umursamazlığı, Afrikalıların görmezden gelinmesi değil, kimliksizleştirilmesi, görünmez kılınması hali anlatılıyor. Afrikalıların denizi nasıl aştıklarını, İtalyanlar tarafından kurtarılıp karaya nasıl ve hangi şartlarda taşındıkların, sonrasında ise nasıl sığınma talebinde bulunduklarını izliyor, bunun yanı sıra Avrupa’daki kanunların nasıl işlediği, hükümetlerin bu kanunları aşmak için nasıl yollar izlediğini görüyoruz. Sonrasında ise sığınma hakkı verilsin verilmesin Afrika’dan Avrupa’ya göç edenlerin, El Dorado peşinden gidenlerin mecbur bırakıldığı hayat, hayal kırıklığını ve bunun yanı sıra İtalya’nın zamanla değişen tutumuna tanıklık ediyoruz.

Belki Markus Imhoof, Gianfranco Rosi’nin Fuocoammare’de yaptığı kadar vurucu bir hikaye anlatamamış olabilir, ancak anlattıkları ve gösterdikleri Rosi’nin çok daha ötesinde. Daha önce de sığınmacılarla temas etmiş biri olarak Markus’un bakış açısı da olaylardan çıkardığı yorum da daha farklı, İtalyanların duyarsızlığını değil Afrikalıların yaşadıklarını anlatıyor ve Avrupa Birliği’ni suçluyor. Ancak yine de tarafsızlığını bir şekilde korumayı başarıyor Markus, iki tarafı da farklı noktalardan eleştiriyor.

Eldorado belgeseli ilk başta kötü bir Fucuoammare gibi olsa da ilerledikçe çok daha farklı yönlerde ilerleyen, çok daha derinlere inen ve Gianfranco Rosi’nin göstermekten çekindiği gerçekleri inatla gösteren, gün yüzüne çıkaran bir film olarak öne çıkıyor. İzledikten sonra insanda pek iz bırakmasa da zaman geçtikçe daha da oturan, sindirildikçe insanı düşünmeye daha da yönlendiren bir film. Suriyeli mültecilerin ve savaşın gölgesinde kalmış bir başka trajediyi yeniden hatırlatıyor olmasıyla ve Suriyeli mültecilerle ilgili belli başlı anlaşılmazlıklara (kabul edilmemeleri ve Avrupa’nın mültecilerden artık bıkmış olması gibi) açıklık getirmesi ise çözüm yolu bulmak açısından önemli.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER