2011 yılının Temmuz ayında, takvimler ayın 22’sini
gösterirken Norveç ardı ardına gerçekleşen iki terör eylemiyle sarsıldı. Önce
Oslo’da, belediye binalarının hemen dışında büyük bir patlama gerçekleşti. Bu
olayın yaraları henüz sarılamamış, yaşananların şoku atlatılamamışken ikinci
bir saldırı oldu: Utøya Katliamı.
Utøya 22. juli filmi
bizleri 2011 yılına, saldırıların olduğu tarihe götürüyor. Oslo’daki patlamanın
güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerini, insanın tüylerini ürperten o
patlamayı perdeye yansıtan film sonarsında ise asıl eyleme, Oslo’nun hemen
dışında bulunan ve 500 kadar gencin gençlik kampı için toplaştığı küçük Utøya
adasına yöneliyor. Herkes Oslo saldırısını konuşurken, ailesine, akrabasına,
sevgilisine, dostuna ulaşmaya çalışırken önce ne olduğu anlaşılamayan sesler,
ardından da çığlıklar duyulmaya başlıyor. Gençler ormanı koşarak aşıp kamp
bölgesine geliyor. Ve gelen seslerin ne olduğu kısa süre içinde anlaşılıyor:
Silah sesleri. Kimden ve neden geldiğini kimsenin bilmediği bu seslerle kamp
sarsılıyor, önce herkes ortak kulübede toplaşıyor, ardından da ormana, silah
seslerinden uzağa kaçıyor. Kaç kişiler, onlar kimler, kimse bir şey bilmiyor,
hayatta kalmak için, canları pahasına koşuyor ve saklanıyorlar.
Utøya 22. juli filmi
izleyiciye bir biyografi anlatmak gibi bir hataya düşmüyor. Yaşanan korkunç olayı
kendi yarattığı karakterler üzerinden, o gün orada bulunanların ifadelerine
dayanan bir olay görgüsü içinde aktarıyor. Kendi karakterlerini, kendi
hikayesini yaratan film kahraman olarak ise Kaja adında genç bir kızı seçiyor.
Olaydan önce arkadaşlarıyla eğlenen, bir yandan da Oslo saldırısının
muhakemesini yapan Kaja, olay anında ise birkaç dakika önce kavga ettiği kız
kardeşi Emilie’yi aramaya koyuluyor. Canı pahasına kardeşinin peşinden gidiyor,
bu sırada olayda yaralananlara, olayın şokunu yaşayan küçüklere yardım etmeye
çalışıyor. Kendi hayatını hiçe sayarak nispeten güvenli olan sığınağından
çıkıyor. Bir yandan kardeşini arayıp
diğer yandan da hayatta kalmaya çalışıyor.
22 Temmuz gecesi tüm haber programlarında, 23 Temmuz sabahı
ise gazetelerden başlayarak tüm televizyon kanallarında dönmüştü Utøya
Katliamı’nın gelişmeleri. Ölenler, yaralananlar ve bu travmayı atlatamayanlar…
Yüzlerce kurban verdi Utøya Katliamı, gençlik kampı için, biraz eğlenmek için
gittikleri Utøya’da acı ve gerilim dolu 72 dakika. 90 dakikalık film de bizlere
bu 72 dakikayı başından sonuna, tüm gerilimiyle yansıtıyor. Yeni bir şeyler
yaratmaması, tarihten bir kesit sunması, bir “hafıza filmi” olması sebebiyle Transit filmin rakip olamayan Utøya 22. juli buna karşın muhteşem bir film,
kamera yönetimi ise tek kelimeyle harika. Gerilimi iliklerinize kadar
hissettiğiniz filmden çıkınca buz gibi soğuk bir duş aldığınızı hissederseniz
sakın şaşırmayın, çünkü yalnız değilsiniz.