Başka çaren yok yüreğim, dik duracaksın...

Başka çaren yok yüreğim, dik duracaksın...
Elif’in Ömer Komiseri, Aslı’nın ‘Komiser Colombo’su, Hüseyin’in ‘Ethem’i, Tayyar’ın kabusu, Metin’in bacanağı Ömer!

 Bakışları yürek yakar.

Ömer, babası gün ortasında bir kahvehanede vurulmuş ve katili asla bulunamamış bir çocuk olarak büyümüş. Bu çocuk için hayat hep bir şekilde eksik kalmış. Babasının katilini bulmak için polis olmuş. Hayatına giren kadınlara ve başarılı bir polis olmasına rağmen babadan yana eksik tarafı hiç kapanmamış. Hep kendini sorumlu hissetmiş. Bu nedenle de duvarları olan ve güven sorunu yaşayan bir polis. Evet, polis olması onun hayata bakışını da derinden etkiliyor, aşka bakışını da.

Ömer hayatı boyunca kanıtlara bakıp doğru cevapları bulmakla uğraşmış. Elif’in de bir bölümde dediği gibi "hep ölülerden hesap sormuş". Cesetlerle konuşup onların hikayelerini aramış. Cesetlere hesap sormuş, doğruları bulmak için. İlk sezonda, her fırsatta Sibel’in mezarına gidip hesap sorması gibi ya da ağabeyi Hüseyin’in ofisini ilk ziyaret ettiğinde panodaki ceset fotoğraflarına bakıp, katilin aynı kişi olduğunu söyleyebilmesi gibi. Ömer için eldeki kanıtlar önemli. Bekâret raporuna bu kadar önem vermesi de bunun içindi: kanıtlayabildi Sibel’in Ahmet Denizer ile bir ilişkisi olmadığını.

 Güzel uyum değilse nedir ki bunlar?

İpek ile aralarında geçeni çok bilemesek de Sibel ve Elif ile olan ilişkisinden anladığımız aşık Ömer için sevdiği kadın hayatının merkezi. Kendini ve mesleğini unutabiliyor, söz konusu aşık olduğu kadın olunca. İlişkide en önem verdiği şey ise güven. Güveni sarsıldığında yalnızca aşık Ömer’e değil, olayları göremediği için polis Ömer’e de kızıyor. İkinci sezonun başında bizi deliye çeviren tutumu da bunun içindi. Ömer eldeki kanıtlara baktı ve Elif’in onu kullandığını, kandırdığını gördü ama bu demek değil ki Ömer duygusuz. Aslında tam da duyguları ile polis kimliği çatıştığı için acı çekiyor, yüzleşemiyor. Sibel’in ve Elif’in kendisine yalan söylediğini öğrendiğindeki öfkesi de polis olarak gözden kaçırdıkları ile yüzleşmesinden. Aşık Ömer’in polis Ömer’e nazaran savunmasız olmasına kızıyor her defasında. Şimdilerde İpek ile aralarındaki iletişimsizlik de bu yüzden.

İlk sezon Sibel ile yaşadıkları nedeni ile Bahar’ın gazına gelip Elif ona açıldığında geri çekilmesinin sebebi de bu idi. Elif kaybolmuş, Ömer arada kalmış biri. Kendini inandıramadığı zamanlar da çekip gitmesi de bundan. Kuytusuna çekilip eldeki kanıtları gözden geçiriyor. Ama o da Elif gibi acı ile büyüyor aşk ile kavruluyor. Bu nedenle kalbinin aynı yerden ikinci kez kırılmasına izin verdi ve Elif’e olan aşkına sarıldı.

 Güveniyorsa, sevdiğinin bir gölge kadar uzağında olur her zaman.

Romantik bir aşık mı? Eğer işinden fırsat kalırsa evet. Sevdiği kadının sevdiği şeyleri biliyor ve onu mutlu edecek püf noktalarını gözden kaçırmıyor. Elif’in canı sıkıldığında onu tatlıcıya götürmesi gibi. Ama son derece kıskanç olduğu bir gerçek. Sanırım bu da kaybetme korkusundan. Kaybetmeyi, hayatında yeni bir eksiklik yaşamayı sevmiyor. Çünkü bununla yüzleşmenin yollarını bilmiyor. Babasının eksikliği için polis olmuş ama ya kaybedilen bir aşk için ne olabilir: çölde bir Mecnun mu? Polis Ömer’in ise buna hiç vakti yok. Çünkü aşkı gibi işi de Ömer'in hayatının merkezinde.

Polis olmak sadece bir iş değil onun için. Bir yaşam biçimi. Sami komiserin Elif'in kapısına dayanıp özetlediği gibi Ömer'in hayatından polisliği çıkarırsak hayatın anlamını da çıkarmış gibi oluruz. Ama bu demek değildir ki Ömer o noktada biter. Ömer bir sorun olduğunda kaçıp kendi kendine çözmeye çalışsa da çabuk pes eden biri değil. Her defasında yeniden başlamayı bilmiş. Yoksa İpek ve Sibel'den sonra Elif'e aşık olmazdı. Bir şekilde hayat kurtarmaya devam eder gibi geliyor. Çünkü babasından ve ağabeyi Hüseyin'den öğrendiği bu. Ne olursa olsun kaldığın yerden devam edeceksin. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER