Yen: Birbirimize dokunmayı bilmiyoruz!

Yen: Birbirimize dokunmayı bilmiyoruz!
Efsane performans! 
Bir kardeşe sahip olmanın ne demek olduğunu küçükken pek anlamazdım çünkü hiç anlaşamazdık hatta zaman zaman keşke tek çocuk olsaydım bencilliğine kapılırdım. Aramızda sadece 1 yaş var ama ben onun hep ablası oldum, sanırım bu içgüdüsel bir şey. Kardeşim düştüğünde ağlayan ben olurdum, yaralandığında benim canım yanardı abartısız, beslenme çantasını unuttuğunda kendi yemeğimi ona verirdim, kendim çok büyükmüşüm gibi teneffüslerde onu kontrole giderdim falan…

Bütün bunların ne anlama geldiğini yani kardeşliği, onun benim için ne kadar önemli ve herkesten değerli olduğunu ise 3 yıl önce yaşadığımız acı bir tecrübeyle anladım. Kaybetme korkusu insanın yüreğine bir kere düştü mü sonrası çok acayip gelişiyor. Kötü yanı, bu korkuyla yaşayamazsın, başa çıkmak zorundasın, iyi yanıysa karşındakinin değerini çok iyi anlıyorsun.

İşte Yen, iki kardeşin hikayesiyle kalbimden yakaladı beni. Bobbie ve Hench tek başlarına büyüme mücadelesi veren iki kardeş. Alkolik ve şeker hastası anneleri Maggie’nin eve pek sık uğradığı söylenemez. Bobbie Tourette Sendromlu (bedensel ve sesli tiklerin olduğu kalıtımsal bir hastalık) ve belki de bu yüzden ondan sadece 1-2 yaş büyük olan Hench ona abilik yapmak zorunda kalıyor. Belki de sadece içgüdüsel bir sorumluluk duygusu tıpkı benimki gibi.

Bobbie ve Hench’in hayatları evin salonundan ibaret, hayata dair pek bir şey bildikleri söylenemez, cinsellik izledikleri pornolarla sınırlıyken şiddet sadece playstation oyunlarıyla sınırlı kalmıyor. Bir köpekleri var, adı Taliban. Sevmeyi bilmediklerinden onu da kaderine mahkûm bırakıyorlar. Hiç sevilmemiş bir çocuk sevmeyi nereden bilecek, öyle değil mi? Sonra bir gün hayatlarına komşu kızı Jen’in gelmesiyle adeta bir aydınlanma yaşıyorlar. Aslında dışarıda başka bir “hayat” olduğuyla yüzleşiyorlar. 

Bobbie ve Hench öylesine masumlar ki kardeşliğin en saf halini sergiliyorlar yaşadıkları tüm olumsuzluklara rağmen. Ne kadar sorumsuz bir anne olsa da onun da içinde yaşadığı bir kaos olduğunu gördüğünden Maggie’ye de kızamıyorsun çünkü onun da yarası aynı; sevgisizlik. 

Oyunda beni en çok etkileyen cümle “Sana dokunmayı bilmiyorum ki” oldu. Aslında tüm mesele bu. Birbirimize nasıl dokunacağımızı bilmememiz. Aslında dokunabilsek birbirimizin ruhuna, kalbine değebilsek bir kez her şey bambaşka olacak, olabilir, inanıyorum.

Bora Akkaş, Neslihan Yeldan, Berker Güven ve İdil Sivritepe Yen’de oynuyor diyemeyeceğim zira yaşıyorlar ve yaşatıyorlar sana hikâyeyi. Ben etkileyici pek çok tek kişilik performans izledim ama karakteri üstüne böylesine giymiş bir ekip görmedim. Karakterlerine böylesine inandıkları ve bunu bize yaşattıkları için gönülden tebrik ediyorum hepsini.

Berker Güven Bobbie rolüyle 22. Sadri Alışık Ödülleri Üstün Akmen Genç Oyuncu Ödülü ile 17.Direklerarası Seyirci Ödülleri Umut Veren Genç Erkek Oyuncu Ödülünü aldı.

Normalde bir oyun izlediğimde sıcağı sıcağına yazmak isterim ama bu sefer oyunun etkisinden çıkmak için, sindirebilmek için biraz zamana ihtiyaç duydum. Aslında söyleyecek daha çok sözüm var ama fazla uzatmak da istemiyorum, sen iyisi mi en kısa zamanda Yen’e biletini al.

Son olarak, izlemeyi çok istediğim ve programımda olan bu muhteşem oyuna beni davet eden başta Damla Şenbark'a, Craft ekibine ve tüm tatlılığıyla bize yardımcı olan Cansın Şenel’e teşekkür ederim.
 

Oyun Künye Bilgileri:
Yazan: Anna Jordan
Çeviren: Fatih Gençkal, Zeynep Gültekin
Yöneten: Çağ Çalışkur
Oyuncular: Bora Akkaş, Neslihan Yeldan, Berker Güven, İdil Sivritepe
Sahne: Craft
 

Unutmuyoruz; tiyatro iyidir, iyileştirir.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER