En sevdiğim mevsimin habercisi ve en güzel sezonun
başlangıcı Eylül’ün hüzünlü son gününde sezonun ilk oyununu DasDas’ın Joseph K. İsimli oyunuyla açtım.
Ataşehir Watergarden’da yer alan DasDas Mert Fırat,
Didem Balçin, Harun Tekin, Koray Candemir ve Muzaffer Yıldırım tarafından
kurulmuş. Müzik, yemek ve tiyatroyu bir araya getirerek bir kültür, sanat,
eğlence merkezi yaratmışlar. Ataşehir’de yer alması bana biraz korkutucu gelse
de tiyatro için, iyi müzik için dağları tepeleri aşmaya hazır olduğumdan ve de
bu ekibin ortaya iyi bir iş çıkardığından emin olduğumdan gittim, gördüm,
oyunumu izledim.
DasDas gerçekten güzel bir mekân olmuş, bir kere
muhteşem bir sahne kurmuşlar. Oyundan veya konserden önce yemeğinizi
yiyebileceğiniz, çayınızı, kahvenizi içebileceğiniz güzel de bir mutfağı var.
Yani diyeceğim o ki uzak muzak ama gidin görün ve güzel performanslara tanıklık
edin.
Gelelim sebebi ziyaretimize… Geçen sezon fırsat
bulamadığım Joseph K. İle sonunda tanıştım, mesudum.
Joseph
K.
Kafka’nın ünlü eseri Dava’nın kahramanı ama benim için Kafka’nın kendisi. Okurken Joseph K.’nın aslında Kafka olduğuna inandım, bende yarattığı
his buydu ve sonradan öğrendiğim kadarıyla Kafka’nın
hayatından pek çok ipucu içeriyor eser. Dava’yı ilk kez Hukuk Fakültesindeyken
okumuştum. Geç kalmışsın diyebilirsiniz ama aslında kalmamışım, sonradan
anladım. Hani derler ya bazı kitaplar belli yaşlara gelindiğinde tekrar okumalı
diye, buna çok katılmakla birlikte aynı zamanda her kitabın doğru bir zamanı
olduğuna inanıyorum ben. Eseri üniversitede okurken epey zorlanmıştım mesela
ama oyunu izlemeden önce tekrar okumaya başladım ve aldığım tadı anlatamam.
Bana bu duyguyu hatırlattıkları ve bu muhteşem eseri sahneye koydukları için
DasDas’a minnettarım öncelikle.
Dava bir
sistem eleştirisi ve fazlası. Yargı sisteminin işleyişine sağlam bir tokat
çakan Kafka eseri İngiliz yazar Tom Basden’ın kara komedi uyarlaması ile
Joseph K. ismiyle sahneleniyor. Yaklaşık
yüz yıllık olan eser günümüz modern dünyasında teknolojik gelişmeler ışığında
yeniden yorumlanıyor. Gerek esere baktığınızda gerek modern uyarlamaya
baktığınızda aslında değişenin yalnızca yaşam koşulları olduğunu, toplumun
yargıya, yargının topluma bakış açısının hiç değişmediğini ve topal yargı sisteminin
ise giderek elden ayaktan düştüğünü bir kez daha anlıyorsunuz.
Joseph
K.
otuzunda, bir bankada yüksek bir mevkide çalışırken başlarda bir şaka sandığı,
inanmakta zorlandığı, belki mücadele etmek zorunda bırakıldığı ve otuz birinci
yaş günün arifesinde aslında hiç ulaşamadığı yargıç ile mahkemenin varlığını
sorgulayıp kendini çürümüş sisteme teslim ederken bile umudunu korurken son
bulan hukuk mücadelesinde çevresi çok kalabalık olsa da aslında yalnız
bırakılmıştı. Joseph K. bugün
yaşasaydı muhtemelen yine aynı yollardan geçecekti, muhtemelen yine yalnız
olacaktı, belki sadece sonu daha farklı olacaktı, kim bilir?…
Joseph
K.’da
Mert Fırat, Didem Balçin, Özgün Aydın ve Onur Dilber’i izliyorsunuz ve hayran
oluyorsunuz. Dörtlü muhteşem birer performans sergiliyor, biri diğerinden ayrı
değil, hepsi harikalar yaratıyor ama Joseph
K.’nın can bulmuş halinde Mert Fırat’tan başkası da olmazmış gibi
hissettim.
Kısacası üzerine saatlerce konuşulası, sayfalarca
yazılası bu muhteşem eserin DasDas yorumunu izlemenizi kesinlikle tavsiye
ederim.
Unutmuyoruz; Tiyatro iyidir, iyileştirir…