Canım Zülfikar, canımın içi
Zülfikar,
Seni son görüşümün üzerinden
haftalar geçti. Sevdiğimiz kim varsa paramparça oluşuna şahit olduğumuz,
sırtımızı yasladığımız kim varsa elimizden kayıp gidişini izlemek zorunda
kaldığımız bir veda idi bizimkisi.. Senin Meltem, Ayşegül, Sema ve Sefer’le bir
yerlerde iyi olma ihtimalin bu vedada dayanak bildiğim tek şey oldu.
Seni bilmem ama ben seni çok
özledim. Öyle ‘Acaba şimdi ne yapıyor?’ deyip işime gücüme bakacak gibi değil,
en sevdiğim şairi özler gibi özledim. Sen yokken tarifsiz kaldı cümle aşk
acıları, âşık olmayı Sivasspor - Real Madrid maçına benzetmeni özledim.
Sevgililer Günü’nden doğru kutup ayılarını kurtarmanı özledim. Araba çarpan bir
köpeği veterinere yetiştiremedin diye akan gözyaşlarını, o kelli felli
görüntünün altındaki naif adamı özledim. Seni görmedikçe dostluğa olan inancım
azaldı, Sefer ve Taş Kafa’dan kendine aile yapmanı özledim. Bahri Baba’yı
canından öte bilmeni, kan bağının bazen ne uyduruk olduğunu hatırlatmanı
özledim. Küresel sermaye daha bir güçlendi sen yokken, küresel sermayeyi direnmeye
çalışmanı özledim.
‘Mutlu olmak istesek âşık
olmazdık ki’ demeni, buna gerçekten inanmanı özledim. Dünyada sana en benzemeyen
kadını bulup onu her haliyle sevmeni çok özledim. Senin Meltem’e olan aşkına
bakıp mutlu aşk olma ihtimaline inanmayı özledim. ‘Kalbimi kırmak istersen, merak
etme o işi ben hallederim’ diyebilecek kadar naif bir adam olmanı, o işi
gerçekten herkesten iyi halletmeni, kendi kalbimi çıtır çıtır kırarken yalnız
olmadığımı bana hatırlatmanı özledim.
Üzüldüğüm tek bir şey var, o da
ne kadar iyi bir baba olduğunu izleyememek. Kendi babandan görmediğin ne kadar
sevgi varsa cümlesini o baldan tatlı üçüzlere verdiğine eminim. Ne olursa olsun
dönebilecekleri bir evleri, onlara ne kadar kızarsa kızsın tüm dünyaya karşı
arkalarında olduklarını bildikleri şahane bir babaları var üçüzlerin, ne mutlu
onlara.
Üçüzlerin gözlerinden öperim,
Meltem’e de çok sevgiler. En kısa sürede tekrar görüşmek üzere.