19. Bölüme geldiğimizde kaptan yıkılmış Passionis batma
noktasına koşar adım giderken Sinan Deniz’e kaybedecek hiç bir şeyi olmadığını
söyleyerek el koyduğu derileri ondan alır ve makus Passionis talihini
değiştirir. Defne de Nihan’a Ömer’in halini anlatır “Bu bide iyi halimiz sen haberi
aldığımız an görseydin bizi. Resmen koskoca şirket sanki kolonlarıyla birlikte
çöktü. Ömer’in öyle merdivenlere çöktüğü an var ya hiç aklımdan çıkmıyor.
Resmen canım yandı ya canımdan can gitti. İnsanın sevdiği adamı böyle görmesi
çok zormuş. Onun için elinden hiçbir şey gelmeyeceğini anladığın an var ya o
kadar kızdım ki kendime. Ne durumdasınız kendisiyle? O kadar bi durumda değiliz
ki kendisiyle o kadar olur. Hiçbir şey bitmemiş gibi hatta hiç bitmeyecek gibi.
Her seferinde artık daha fazla sevemem diyorum bir şey yapıyor daha fazla
seviyorum. Yine bir şey yapıyor daha da fazla seviyorum. Çırpındıkça AŞKIN
içine batıyorsun yani. Uzak durmam imkansız bir gün uzak durmaya çalışırken çat
diye ortadan ikiye bölüneceğim”
Son sürat her şey yolunda giderek lansman gecesi gelir.
Gecenin yıldızı olan Ömer’in Defne’si ilham perisi gözlerinin ondan başkasını
görmediği Defne’si ile şunları konuşur “ Ömer Bey her şey yolunda içerde biraz
telaş var ama hiç problem yok içten aşk ve minnet dolu minik bir buse
kondurur Defne’sinin yanağına Sinyor İplikçi İYİ Kİ VARSIN SEN İYİ Kİ”
Gecenin sonunda yine muhteşem uyum zuhur eder “Gelmiyor musun? Benden artık istediğiniz başka bir şey yoksa evime gideyim. Git
tabi git sonuçta aynı evde yaşamıyoruz. Ama birkaç gündür yaşıyor gibiydik.
Evet öyle oldu iyi de oldu ama yani güzelmiş seninle yaşamak. Bir de ananeme
sorun bakalım gerçekten öyle miymiş? Napıyorsun acaba evde nasıl görünüyorsun
Ömer’in Defne’si yani benim asistanım olmadığın zamanlarda. Seni evinde merak
ediyorum. Bence hiç merak etmeyin saç dağınık toplanmış eşortmanın dizleri
çıkmış üzerimde bin yıllık tüylenmiş hırkam falan. Merak ettim ama şimdi. Yok
valla hiç merak etmeyin böyle çok iyi (Ömer’in elleri efsunlu ışıl ışıl saçlara
değer) o zaman sen bu gece dinlen hatta yarın eve gelme direk şirkette
görüşelim. Tamam siz de uyuyun yoksa BATMAN sanacağım” İz gelir ve büyü
bozulur. Ömer’in evinin kapısında İz sorar “Dur bakalım bi konuşalım noldu bu gece
öyle? Defneden bahsediyorum. Nolmuş Defneye? O dimi? Evet o. Ne var bu Defnede
bu kadar gerçekten merak ettim bir açıklaması olmalı. Mantıklı bir açıklaması
olsaydı zaten bambaşka bir yerde olurduk şuan. Açıklanamıyor mantığı zorluyor
hala anlamadım? Ya bir şey söyle elimde bir veri olsun en azından. DEFNE İŞTE”
Defne tüm oyunu abisine anlatır “Neriman Hanım'a 200 bin lira
borcum var. Borcumuz var. Evet borcumuz var önce bu yüzden dönmek zorunda kaldım
ama şimdi onu görmeden edemediğin için gidiyorsun. Aynen öyle birlikte olmamız
imkansız ama aramızda kocaman bir yalan var biz bunu aşamayız. O yüzden asistan
olmaktan başka çarem yok. Daha ne kadar dayanacaksın buna? Böyle uydu gibi
sürekli onun etrafında mı dolanacaksın? Başka şansım var mı ki? Mutlaka vardır.
İÇİNDE ÖMER’İN OLMADIĞI HİÇ BİR ŞANSI İSTEMİYORUM ben abi. Tamam her şeyi göze
almışsın ama göze aldıklarını tam düşünmemişsin? Onun etrafında olmak
istiyorsun tamam peki ya yarın öbür gün başkasıyla birlikte olursa başkasıyla
birlikte olabilir. Bende bundan korkuyorum ya onunla olmadığım için kimseyle
olma diyemem ve bu aralar galiba bir şeyler olacak gibi. Düşündükçe kalbim pat
diye duracak gibi ben ölücekmiş gibi hissediyorum.” Ne büyük bir arafta
benim canım Defnem. Yaşadığı dilemma yüreğinin taşıma gücünün çok üstünde ama
öyle güzel seven bir kalbi var ki her şeye rağmen sevdiği yürek için dimdik
ayakta durup mücadeleye devam ediyor.
Defne’ye sabah sürprizi olan İz onunla konuşmak için gelir.
Onu gören Defne ve Nihan arasında
şunlar yaşanır. “Oha kızım sana kurada Real
Madrid çıkmış. Önce Feryal sonra bu sen ölüm grubuna düşmüşsün. Ee tabi canım
insan 4.grup takımı olunca mecbur napcan” Defnem ne Feryal ne İz senin
o ışıl ışıl güneşten izler taşıyan kızıl saçlarının bir teli bile olamazlar.
Azıcık kendinin kıymetine vakıf olabilsen keşke ama senin SERSERİ SERBEST
STİLİN de böyle. MEVLA NEYLER NEYLERSE GÜZEL EYLER demiş Erzurumlu İbrahim
hakkı.
İz’le aralarında şu konuşmalar geçer “Bu mahalle Defne’siyle
meşhurdur da. Belli Ömersiz bir baş başa konuşalım dedim. Olur konuşalım buyrun.
Ömer keskindir bir şeyin üzerinden iki kere geçmez. Evet biliyorum biraz onu.
Yalan hiç affedemediği bir şeydir o yüzden bir daha yüzüme bakmadı yıllarca
konuşmadık ama bak işte buradayız. Peki hala kızgın mı size? Değil ama keşke
kızgın olsa demek ki eskisi gibi etkili değilim onun üzerinde. Ben biliyorum
Ömer’in sana aşık olduğunu farkındayım dedim ya. Ama sana ne kadar aşık onu
bilmiyorum. Bende Defne ben sana bir dövme sormuştum hatırlıyorsun musun? Tabii canım O Ömer’le ikimizin dövmesi aynı
yerde iz hala duruyor mu öğrenemedim? İlk öğrenen kazansın.” Kadındaki
cesarete bak kazananın kim olduğu belli bir iddaya giriyor. Birinci belli siz
ikinciyi sorun bence.
Ömer’in elem dolu halini görünce Defnem sorar “Neyin var çok kötü görünüyorsun? Sinan’la ayrılıyoruz şirketi ayırıyoruz yani.
Nasıl yani siz ayrılamazsınız ki? Şirketin avukatı geldi içerde. O kadar ciddi
yani olmaz yani olamaz. Oluyor Defne oluyor.” Duygulara önem veren
sevdiğinin hüznünü yüreğinin en derininde hisseden Defne Ömer’e sarılır ve
tedavi etmek ister gibi küçük bir buse kondurur o kuzguni saçlarına. “İyi
olmaya çalış bu kadar üzme kendini.”
Ayrılıkla ilgili tüm prosedürler hallolmuştur sadece küçük
ortağın tarafını seçmesi ayrıntısı kalmıştır. O küçük ortak hiç düşünmeden
cebinde bulunan çeki Sinan’a sorgusuz sualsiz veren ve bu anı unutan Koray
Sargın'dır. Durumu anlatmak için toplantıya dahil olan Koriş “Ay
Allahım Yarabbim ne büyük acılar bunlar ne ayrılmasından bahsediyorsunuz çok
kötüyüm şu an. Velayetimi konuşmak için mi çağırdınız beni buraya. Annem babam
ayrılmayın gözünüzü seveyim ayrılmayın. Nolur bir daha yaramazlık yapmayacağım.
Laf sokan Ömer yapmışlar Sinan ben seninle kalacağım. Bağırma bana bağıramazsın
acı içime çöktü zaten çok kötüyüm vazgeçtim Ömüş ben sende kalacağım hafta sonu
istersen beni bırakabilirsin Sinan’a. Koray Ömer’le benim hisselerimiz eşit
%49 bizim küçük ortağımız var %2 lik eee
söz konusu ortak sizsiniz. Ne bir dakika şimdi ben ben KORAY SARGIN patron muyum?
Bi daha söyleyin bi daha. Oğlum her yıl kar payı yatıyor ya? Ben onu başarı
primi sanıyordum o yüzden benim param bitmiyormuş. Patronum ben ha patronum ben
KORAY SARGIN”
İlk iş olarak HER ŞEY MAL MÜLK HER ŞEY PARA BUL DOSTLUKKMUŞ
SEVGİYMİŞ ARA BUL eşliğinde Yasemin’in odasına gider ve “
VURUR YÜZE İFADESİ KOVDUM SENİ BİTANESİ” der. İlahi Koriş ahaha!
İz’le Ömer Defnenin fotoğrafının altında konuşurlar “Şahane
bir şey nerden buldunuz siz bu mankeni İsveç mi? İskandinav büyüsü var. Tam
senin tasarımlarını taşıyacak bir tip. Şey Defne o. Defne mi? Evet. Bana da bak
kendi kaleme gol attım desene yine de ŞAHANEYMİŞ. Öyle" Sana kendi
kalene gol atmalar yakışır İzcim böyle devam et Defne insanüstü bir güzelliğe
sahip olduğu için hani boş zamanda uzun uzun uğraşılıp yaratılmış gibi dimi.
Sana Defneye böyle hayran hayran bakmalar çok yakışıyor hayatım .
Toplantıya ara verilince kendisine derin derin nefes aldıran
sevdasının yanına gider Ömer İplikçi “Ömer Bey ne yapıyorsunuz? Saklanıyorum
aslında bütün vaktimi burada geçirebilirim. Biraz konuşmak ister misiniz? Bu ayrılık işi bana pek doğru gelmiyor. Sonuçta
öfkeyle kalkan zararla oturur. Boş ver şimdi sen saçlarını niye kıvırcık
yapmıyorsun? Ömer Bey böyle bir anda bunu mu konuşacağız? Evet tam da şu anda
bunu konuşmak istiyorum. Hakkaten neden sen saçlarını kıvırcık yapmıyorsun çok
yakışıyor sana. Hayat çok ciddi biraz molaya ihtiyacım var diyorsunuz? Aynen
anlıyorsun işte beni. Biraz çözdüm gibi ama hala çözülemeyen karanlık bir taraf
var. Neymiş o? Boşver. Hayır söyle söyle Ben değil siz söyleyeceksiniz?”
Odaya Ömer’i yemeğe götürmek isteyen İz gelir pat diye. Defne’yi pek hesaba
katmadığı için şunlar olur “ Yok hiç vakit yok daha ben size konferans
bağlayacağım çünkü. Zaman yarat Defne. Yaratamam zaman bana kadar vardı taze
bitti vakit kalmadı yani” Akıllı kadın vesselam
Defne Topal.
Karar verme aşamasında boğulan Koray “Çilekeş hayatımın baş mimarı
Ömer diğeri Sinan yapmayın çocuklar ayrılmayın içime içime geçti acısı”
Bir Defne Topal tespiti der ki: “Allah Allah bu nasıl saldırı
planı ya tabii kadın ecnebi ben olsan kene gibi yapışmıştım adama pis pis. Ayy
ben kene gibi yapıştım mı adama ya? Hoş değil hoş değil” Odaya gelen Ömer Beyimiz “Defne ben çıkıyorum. Bu çizim
işini çok ihmal ettik akşamları çalışacaktık güya ama. Akşam uygunsanız yani bi
iziniz bi işiniz yoksa gelebilirim. Bu akşam Niye ne var bu akşam bişey mi var
bu akşam müsait değil misiniz? Gel hadi gel topla gel” Kene gibi yapışmak hoş değil diyen Defne
Hanımlara koş. Bir insana o bile yakışır mı yakışır işte hem de çok yakışır.
Ömer’in evinde çizim dersi devam ederken “Sen baya ilerletmişsin. Öyle baya
azimliyimdir kolay kolay pes etmem Onu anladık zaten canım. Öyle mi nerden
anladık? Yani koleksiyonu çıkarırken bütün Passionis’i sen ayaklandırdırdın.
Yok canım herkesin de bi ayaklanası varmış ama güzel oldu yani iyi toparlandık.
Tabii buna toparlanmak denirse. Ama bu kadar üzülüyorsunuz ayrılmayın o zaman.
O işler öyle olmuyor Defne. Eee böyle de olmuyor herkes görüyor yani çok
üzülüyorsunuz üzülüyoruz bende sizi böyle görünce çok üzülüyorum. Neyse hadi
Bence bugünlük yeter zaten kafanız yorgun daha da çok yormayayım. Ohoooo sen
beni bahane ederek hep böyle kaytaracaksan işimiz var. Gerçekten öyle değil
vaktiniz biraz kendinize kalsın. Gündüz şirkette Defne gece evde Defne Ne güzel
yaşasak ya böyle birlikte” Egosuz tevazu sahibi bir insan Defne bu
bölümler o kadar çok kişilik özelliklerini mükemmel aktardı ki bizlere insan
olmanın nasıl şekillenmesi gerektiğini izletti Meriç Hanım DEFÖM aracılığıyla.
Naiflik, sadelik, tevazu, iyilik, doğruluk kavramlarının ne kadar önemli erdemler
olduğunu görmeye ve duymaya hasret kaldığımız tüm bu insani duyguları
zihinlerimizin kuytu köşelerinde saklı duran mucizemizi fark etmemiz için
ustalıkla anımsattı tüm KİRALIK AŞK SEVDALILARINA. Bu yüzden bir kere daha İYİ
Kİ, İYİ Kİ...
Çarpık evrenin en asli yasası gereği yalnız olan DEFÖM’ün
yanına İz damlar tabiri caizse. Gitmek üzere olan Defnem keskin bir U dönüşü
yaparak kalıp çizim çalışmaya devam ettiklerini anlatır İz hanıma. Kadehleri
soran İz “İzcim mutfak değil sadece KOMPLE BURALAR BÖYLE DEFNENİN alanı alışsan
iyi olacak. Hayatta eğlenceden daha başka şeyler de var sonuçta tabii artık
yetişkiniz büyüdük falan” Koray Ömer’e gelir ve herkes çil yavrusu gibi
dağılır.
Yasemin İso'dan
aldığı tavsiyeye istinaden “SEN DÜMDÜZ OLURSAN YOLUN DA DÜMDÜZ OLUR”
doğrultusunda Ömer’e her şeyi itiraf eder. Bizim buz şelalesi kendinden
beklenecek sertlikte Yasemin’e şirketin onda kalması durumunda güvenmediği
insanlarla çalışmayacağını belirtir. Sinyor İplikçinin kesin ve kati kuralları
gereği ikinci şansı vermez. Ama hayat ona öğretecektir ki bazen bazı insanlara
ikinci bir şans vermek ve ikinci bir şans istemek gerekmektedir. Hayat
dolambaçlı yollardan ilerler aldığımız yol ve edindiğimiz bilgi bu dolambaçlar
sayesinde öğretmeye programlıdır.
Koray Sude’nin yönlendirmesiyle kararını vermiştir. Topal
ailesi Nihan’ı istemek için onlara giderler ama Defnenin aklı İz ve Ömer’de
doğal olarak dövmededir. Bu sebeple istemekten çok Ömer’e mesaj bombardımanına
tutarak dikkatini başka bir olaya kanalize edemez. Defnede ki bu iş azmine
şaşıran Ömer’in ziyaretine İz gelir. Bu arada Defne işi garantiye almak için
eve bir toplantı ayarlar ve bunu bildirmek için Ömer’i arar “Efendim Defne neye borçluyuz bu ilgiyi iş azmini. Aksesuar için görüşme ayarladım birazdan size geliyorlar. Tabii
olur gelsinler. Biz bu işleri yapıyoruz ya sizde Sinan Beyle ayrılma
noktasındasınız Evet ama işlere devam etmek zorundayız Passionis ayakta
kalmalı. Anladım bende onu soracaktım zaten. Defne sen şimdi ayrılmayım mı
diyorsun? Ayrılmayın diyorum ayrılmayın yani yapmayın. Bu kadar net Aynen DOST
SONUÇTA HER BAHAR AÇAN KİRAZ GİBİ DEĞİL yani bir tane dostunuz var bence bu
kadar çabuk vazgeçmeyin. Dönemem ki şimdi bu saatten sonra hem Sinan’da istiyor
tek taraflı değil yani. Valla ben sizin yerinizde olsam hiç gurur yapmazdım
deli gibi gider özür dilerdim barışmak isterdim sonuçta dost kardeş her şeye
değer”
Yüzükler takılır çekirdek takımı merdivenlerde görev başına
geçmişken Defne’yi Nazlıcan arar Ömer’in Marsilya’ya gideceğini
söyler. Atarlı Defo moduna giren Defnecik yine dayanır büyük bir öfkeyle
Ömer’in kapısına “ Nerde o bavul hazırlamaya mı gitti?
Kim nereye gitti İz mi? Gerçi ben bavulu birlikte hazırlarsınız diye
düşünmüştüm malum her şeyiniz ortak. Defne ne diyorsun sen ben hiçbir şey
anlayamıyorum. Ömer sen benden hala neyi saklıyorsun ya almışsınız işte
biletleri gidiyormuşsunuz? İz’in izi de duruyordur herhalde hala dövmenizi
diyorum hani. Gitmeyeyim mi şimdi? Gidecek misin? Sen söyle Eeeee dövme duruyor mu durmuyor mu
valla delireceğim ben ya? O İZ SİLİNDİ GİTTİ DEFNE. SAKIN
SAKIN HİÇ BİR YERE GİTME”
BENİMLE GEL GÜLÜMSE GEL HAYAT BAZEN ZOR OLSA DA YİNE GÜZEL.
Sevgili gönüldaşlarım bu yazımı 16 ila 19. bölümler
arasındaki yolculuğa ayırdım. Benim KİRALIK AŞK masalımın en özel bölümü 39 dur
sonrada 20 AŞKIN DEFÖM HALİNİN en etkileyici hissettiğim her kötü anımda tekrar
tekrar izleyip mutlu olduğum ve asla izlemekten bıkmayacağım. Damlalıkla
verilen DEFÖM sahnelerine inat bol bol izlediğimiz ender bölümlerdir kendileri
benim için o yüzden istedim ki 20.bölüm sonraki yazıma kalsın. Beni okuyan,
destekleyen, yüreğini ve ruhunu benimle paylaşan tüm gönüldaşlarıma şükranlarımı
ve sevgilerimi sunuyorum. SEVGİYLE, SAĞLICAKLA KALIN.
Bu haftanın şiiri de bu olsun
istedim ben çok seviyorum ve hep hatırlatır bana AŞKIN DEFÖM HALİNİ
ADRESSİZ BİR GECENİN SEN SOKAKLARINDA
Değeceğim bir şafak vakti yüreğinin burçlarına
Dudağım yosun kokusunda ıslanırken saçlarının
Gözlerinin şavkında aşk olup,
Aşk
olup yanacağım
Yığınla toz pembe gün batımları biriktirdim
bak sana
Kadife ufuklara astığım ayışığı rengi
gözyaşları tadında
Diyorlar ki şimdi sevda mevsimi aşkın leyl vakti
Oysa benim dalgalarım bölünür yalnızlığa bir
bir
Büyür yavaş yavaş gecenin vurgun saatleri sol
yanımda
Resmetmek vardı ya şimdi geceye
Gamzelerinden taşan mutluluğu hani aşk
renginde
Kıvrılıp uyumak önüme serdiğin sürmeli
sözlerinde
Uykuda bırakıp hüznü sessizliğin yüreğinde öylece
Yaşamak vardı seni Yaşamak vardı ya delice
Tenim üşür sarılmalarımızın turuncu rengine
Her gün batımı ufka seslenen uçuk pembe
düşlerimle
Feryat figan yakarır yokluğuna yarım
tümcelerim
Kıvılcımlar düşürür haziran geceleri
Elele tutuşmaya susamış ayrı gezen
gölgelerimize
Avuç içlerimde titriyor şimdi
Vedayı sığdırdığımız çırılçıplak ikindi
vakitleri
Söyle!!
Sevdandan payıma düşen Bu karartma geceleri mi
Ateşine buz olup düşmek isterken ben
Bağrıma usul usul akan delice hasretler mi
Ordasın biliyorum
Dizelerin en vurgulu hecesinde
Cama vuran hüzünlerin kanrevan tiz sesinde
Tadım damağımda hüküm giyecek bak yine
Solacak akşamlar gelinciklerin kırmızı teninde
Sabahın kucağına şebnem şebnem düşerken
ayrılık
Gülen halin şarkılar söyleyecek
Belleğime asılı eskimeyen güncede
Satır satır hayaller kayıp giderken masal
gözlerinden
Vuracak akşamlar beni
Yeniden yeniden
Yüreğimin en sen yerinden
Adressiz bir gecenin sen sokaklarında adım
adım ismini sayıklarken.
Şairi yazılmadığı için aldığım
linki
paylaşıyorum sizlerle...