17. bölüme gelince Sinyor İplikçi içkiyi fazla kaçırarak
Defne'yi çizerken çalan kapıya bakar ve gelen İz’e fazla samimi davranır ama son
anda Defne değil de İz olduğunu fark edince İz’i oteline geri gönderir. Bu
İz de fazla cesur neyin ispatı bu tavır küratör hanım o adam artık sahipli.
Anlaman biraz zaman alsa da onlar bir atan iki kalp ve kimse aralarındaki uyumu
ahengi ve ruh birliğini olumsuz etkileyemez. Sabah Defne eve geldiğinde Ömer’i
kahvaltı hazırlarken bulur "Aaaa Ömer Bey ben hazırlardım siz niye
kalkıştınız ki böyle bir şeye. Neredeydin dün Sinan izin alıp çıktığını
söyledi? Evet baktım iyileşemiyorum
çıkmak zorunda kaldım. Sizde üretimden dönmeyince bende Sinan Bey'le konuştum.
Nasıl oldun iyileşebildin mi? Eh fena değil sağolun. Defne biz dün Tamam bana
açıklama yapmak zorunda değilsiniz canım yanıyor bu iyi değil o yüzden
konuşmayalım bunu. Ne söyleyeceğim duymak istemiyor musun? İstemiyorum zaten
hiç biride doğru çıkmıyor. Bak dün tamam bırakalım konuşmayalım. Peki
konuşmayalım. Çizim nasıl gidiyor? Ben evdeyken epey çalıştım görmen lazımdı bi
hırs yaptım bi hırs yaptım bu sonuncusu oldu gibi taktım ama sabah üç falandı
yani. Hiç fena değil. Nasıl hiç fena değil ya benim göbeğim çatladı bunu çizene
kadar. Kalemini ver” çizim dersi devam ederken Ömer’in aklına geceki
Defne'nin hayali gelir ve kaçarcasına arabaya giderler. Arabada geçen konuşmalar
şöyledir “ İstersen akşamları ben çalıştırabilirim seni bu aralar programım
müsait. Emin misiniz? Yani akşamları müsait olduğunuza emim misiniz? Ben sizi
rahatsız etmek istemem. Gerçekten rahatsız olacağımı mı düşünüyorsun Defne
gerçekten mi? Şükrü İz’i alalım otelden. Alırız tabii Ömer Bey dün gece sizi
bıraktığım yerden mi? Evet hayır orası da amannn kime ne anlatıyorsam aç Şükrü
aç?” muamma dolu bir an daha akşam Ömer İz’e mi
gitti? Derin derin nefes almak değil mi
Ömer Bey neler oluyor sana o sarsılmaz kişiliğine bir ayar versen mi diyorum?
Arabaya binen İz ile Defne arasında yüksek gerilim hattı olduğu için şu konuşma
can bulur “Biz tanışmadık İz Defne bu da Şükrü abi Ömer Bey'in şöförü olur bende
asistanıyım yani biz Ömer Bey'in çalışanları oluyoruz”
Benim için bu bölümün en özel ve en etkileyici sahnesine
gelir sıra Sinan ve İz odadayken Ömer Defne’yi çağırır odasına BENİMLE GEL GÜLÜMSE
GEL HAYAT BAZEN ZOR OLSA DA YİNE GÜZEL şarkısı eşliğinde artık iki bedende
birbirlerini tamamlayan tek bir ruh olduklarının ispatı olan hareketler ŞAHANE
haliyle bize sunulur. Her hareketleri birbirlerini eksiksiz tam bir uyumla
tamamlasın diye birbirleri için yaratılmış bir puzzlın parçası gibi yerlerini
ebediyen bulan iki ruhun tek bir ruha dönüşmesi halinin görsel şöleni kucaklar
biz DEFÖM AŞKININ MEFTUNU OLMUŞ KİRALIK AŞK SEVENLERİ. Neticede İz bile fark
eder bu iki delice aşık ruhun seramoniye dönüşen uyum dansını. 1dk 12sn süren bu dans DEFÖM
AŞKININ var olduğunu İz ve Sinan’la birlikte bizlere de anlatır “Bu ne ya karı koca gibi maşallah.”
diyerek.
Sinan Deniz onlarla koleksiyonu paylaştığı için ısrarcı
olarak teklifini kabul etmeleri için Ömer’le aralarında şiddetli bir tartışma
yaşanır. Sinan bana göre burada Ömer’e Defne yüzünden duyduğu öfkeyi kusmuştur
aslında bilinçaltı nede olsa gizli kayıt cihazı.
Defne Ömer’in resmini çizerken odaya giren Ömer’le birlikte
çizim dersine devam ederler. Aralarında şöyle konuşurlar "Bunu neden yapıyorsun bana
sinirli değil misin? İçinden bana bağırıp çağırmak gelmiyor mu? Ben olsam Sana
bir yanım hala kızgın çok kırdın beni Defne ama işte başka bir şey de gelmiyor
elimden” Ömer’in aklına VURGUN YEMİŞ MİSALİ TUTULDUM AŞKA CİĞERİMDEN
YANIYORUM BU DEFA BAŞKA şarkısı eşliğinde geceki Defne hayali canlanır
ve onun yanından ayrılıp odasına gider. Defne anlamasa da Ömer’e ne olduğunu
Ömer’in içi gibi onun içi de yanmakta ve hatta kavrulmaktadır. Anka kuşu misali
yandım yandım piştim ve tekrar doğmayı bekliyorum halleridir ikisini
birbirinden ayıran. Tekrar doğana kadar geçecek sürede yanmaktan ve
kavrulmaktan başka çareleri yok maalesef.
Koray Ömer’in odasına gelir ve bilgi verir “23dk
sonra burada reklam toplantısı var unutma. Ömüş esmerlerin şahı bana bak boncuk
gözlüm. Ne var Koray. Iyyyy senin yüreğin elemle dolmuş. Bir şey sorucam bu
ŞAHANE kadını nerden buldun anlatsana biraz bana. Anlatayım sor söyleyeyim
(Ömüşün kara gözleri Defnesine dalar) Demek ŞAHANE bir kadın öyle mi
düşünüyorsun? Aaa öyle düşünmeyeni kuyulara atarlar inşallah. Ben hayatımda
böyle güzellik (Sinyor İplikçinin gözleri Defnesine kilitlenmiş durumdadır)
böyle doğal bir enerji böyle biri daha görmedim. O kadar yani bide sen söylüyorsun
bunu öyle mi? Aaaa herhalde bide ismi de İz yani. Haaa sen İz’i diyorsun”
Ömer Defne sanarken karşısına İz çıkar HAYALLER HAYATLAR Ömüşüm çarpık
evren kuralları gereği alışsan iyi olacak daha çok uzun bir çarpık evren
yolumuz var.
Hulusi dede Nöro'ya tavsiyede bulunur Necmi ile ilgili
yaşadıkları için “Güneş üzülürmüş çok yakarım diye dünya üzülürmüş yakanım yok diye olur
böyle şeyler aynı hayatı paylaşacaksınız döner gelir evlilik kırk kere
yutkunmak bir kere adım atmaktır geriye. Su akar yatağını bulur” Su
akar yatağını bulur bizim masalımızın en sık tekrarlanan bolca subliminal mesaj
içeren repliğidir. Hep dediğim gibi bizim masalımızın kahramanlarının iyi duygu
dolu bir özelliği var. İstisnasız her karakter mutlaka iyi bir duruma sebebiyet
verir.
Ömer İz’den AŞK VE GURUR kitabını ister ve İz kitabı ona
geri verirken Defne gelir “Al bakalım amma kıymetliymiş ben seni
hiçbir kitabın peşinden koşarken görmemiştim. Söyle Defne. Ayyy bide inceliyor
deli olucam. Merak etme iyi baktım kitabına. Bide kaybetsem herhalde kavga
edicez senle. Ee şey imza. Önemli birinden yani kitap (Kenarda kıkır
kıkır gülen bir adet Defne resmi çiziyorum buraya hayal etmek size kalsın.) Ha anladım gizem diyorsun
çözeriz bir ara. Başka gülümseyen Defne’den Daha ne olsun yani şey öyle bir
şey yok çıktım ben” Defne bulutların üstünde astral seyahate çıkmışken
Ömer Bey'imiz de Defne'sinin kokusunu içine çeker gibi derinden kitabını koklar.
Aymaz akıllı Serdar aymalara doyamayıp Defnenin 200 bin
sorunsalını öğrenmek için İso’ya sorar ama İso “ Bana emanet edilen söze ihanet
edemem Serdarcım” diyerek söylemez.
Necmi tüm şirketi toplantı için cafeye götürür. Toplantının
fikir paylaşımcısı olan İz’in sunumuna herkes bayılır. Defne kıskançlık
atmosferinde gezerken Ömer İz’e “ Ne diyebilirim ki şahanesin” der
ve Defnesine bakar. Partiye gitmeyeceğini söyleyen Necmi Defne ile konuşur”
Gitmeyecek misiniz partiye hani kızınızın partisi ya? Defne sen Neriman’ı
tanımıyormuşsun gibi konuşuyorsun elbette ki gitmeyeceğim? Önce ortalığı
yaygaraya verdi şimdi şirketi bahane ederek beni oraya getirtmeye çalışıyor hep
Neriman numaraları. Nasıl yani bütün bu şeyi sizi partiye getirebilmek için mi
yapıyor? Elbette gel de çıldırma gel de delirme Gel de affetme bu sevgiliyi
yani bir insan bir insan için ancak bu kadar uğraşır. Anlamadım nasıl? Siz
söylediniz her şeyi sizi geri kazanmak için yapıyor. Peki sence bu kötü bir şey
değil mi? Kötü ama iyi niyetli diyelim bence bunu bir düşünün” İşte
birinin hayatına daha değdi ve o hayat yeniden iyilikle değişti. Bu Defne
Topal’ın en belirgin müthiş bir özelliği dokunduğu hayatları değiştirme gücüne
sahip bir külkedisi Defne Topal. Defne kime dokunursa kime o sihirli değneği
olan kalbini anlatırsa o mutlaka farklı bir yöne doğru değişiyor. Herkesin
deniz feneri olan Defnecik değdiği hayatlara baharın düşen cemreleri gibi can
veriyor ruhlara çiçek açtırıyor.
Sinan’la Ömer hala tartışmaya devam ederken Defne ve Necmi
odaya girer ve İz kapının arkasına yaptığı Ömer resmini Defne’nin OHA sı
eşliğinde herkes görür. Sinan’ın yanında onu haklı bulan Necmi ve İz vardır.
Ustasından sonra hayatında düşüncesine en çok önem verdiği Defne’sine
sorar “Defne Efendim Ömer bey. Sen ne
diyorsun? Yani bana düşmez Haksız mıyım sence? Yani inat mı ediyorum? Tamam
kağıt üstünde Sinan haklı ama içime sinmeyen bir şeyler var. İçinize sinmeyen o
şey sonra karşınıza çıkar da canınızı sıkar diye korkuyorsunuz. Ama kimseye
anlatamıyorum işte. Sezgi dediğimiz o kadar da boş bir şey değildir bence.
Tecrübeden süzülmüş akıldır derler. Yani bence sezgilerinize güvenmelisiniz.
Fikrinde ısrar et diyorsun. Şimdi ben sizi yanıltmak istemem ama yani HERKES
AYNI YÖNE DOĞRU GİDİYOR DİYE O YÖN DOĞRU OLACAK DİYE BİR ŞEY YOK benim baktığım
taraftan siz haklı görünüyorsunuz. Taraflı bakıyor olabilir misin? Taraflı
bakıyor olsam İz Hanımın sevgilisinden yana olmazdım. Sen de gel”
Kusuruma bakma ama Ömer Beycim sen bu golü hak ettin aferin Defneme. Tecrübeden
süzülen akıldır sezgi ile herkes aynı yöne gidiyor diye o yön doğru olacak diye
bir şey yok repliği muazzam bir hayata dair detay. Meriç Acem ne denir ki
aklınla ruhunla öngörünle gözlemlerinle ve kelimelerinle bin yaşa.
Defne odasında kendi kendine söylenirken “Eşşek
kadar çizmiş hem de kapının arkasına çüş insan da utanma sıkılma bir şey olur
cesarete bak. Hayret bir şey ohaaa bende zavallı burada garibim bırak kızım ya
sen neredesin o nerede” Gene bir asansör içinde DEFÖM atışması yaşanır “
Bana geliyorsun dimi? O nerden çıktı. Ders hani. Ben vazgeçtim. Vazgeçtim. Evet
fazla gelecek bana bu az önce daha da iyi anladım. Sen ne kadar kolay
vazgeçiyorsun öyle her şeyden? Bence vazgeçme en azından bu sefer. Gel bana
istersen ordan Sude’nin partisine gideriz. Siz İz Hanımla Hayır İz’le
gitmeyeceğim. İz hanımla gitmemeniz onun partiye gitmeyeceği anlamına gelmiyor
herhalde. Gelmiyor. Eee gelicek o zaman. Evet Defne gelicek”
Yasemin kış kreasyonunu elinde tutarken Deniz gelir ve
koleksiyonu ona vermez. Kararını sen düz olursan yolunda dümdüz olur hakkını
kullanır iso sayesinde.
Defne ve Ömer eve gelir aralarındaki kimyasal fiziksel
elektrik birkaç şehri aydınlatacak boyuta ulaşmıştır “Yeteneğin var ziyan etmeyelim
bence. Yetenek taraflı bakıyor olmayasınız? Taraflı baksam hiç yoktan çekip
giden birine ders çalıştırmazdım Defne”
Bu kez de Ömer vurdu ve gol oldu Defnecim.
Neriman artık harabeye dönmüş ve eksik halinin kederi
yüzünden mücadeleyi bırakmışken Sude gelip annesin hazırlayıp partiye gitmeye
ikna eder. Sinan Sude’den aldığı yanlış özgüven patlaması nedeniyle Deniz’e
elleriyle koleksiyonu hediye eder. İyi düşünmeden yapılan bu hareket büyük
pişmanlıklara ve zor seçeneklere sebep olacaktır.
Çizim dersi devam ederken benim acıkan çiftim başlar yemek
muhabbetine her anları çetrefil her anları atraksiyon “Acıktın mı? Biraz. Aç karnına
çalışılmaz yemek söyleyelim ne istersin söyle. Yani ben aslında bir şeyler
hazırlarımda Eeee mutfak orda göster marifetini. Ama tabi bir de şey bakmak
lazım ne malzeme var ne malzeme yok. Valla şuan bence acıktım hiç anlamam öyle
iddalı iddalı konuştun aç kalırsak yakarım. Ama yani bu baskıyla da mutfağa
girilmez söyleyeyim de?” Geç kaldıkları için partiye gitmeye karar
verirler yolda Ömer İplikçi giyotini yola fırlatır atar. Aklı başında
olmadığından yerlere çöp atılmaz kamu spotunu bir kereye mahsus unutalım.
Onlardan sonra partiye İz’de gelir ve Defne'nin suratı asılır. Kaşlar çatık bir
şekilde Necmi’de partiye dahil olur. Kendisini Defne'nin ikna ettiğini söyler
Neriman'la birlikte herkese. İçinden gelen doğruları hep yapmaya kendi olmaya
devam edecektir caaanım Defnem. Ömer bir kez daha hayran olarak Defne'sine bakar
ve aklından BU KIZ SAHİDEN SİHİRLİ MUCİZELER
YARATMA VASFINA SAHİP BİR İYİLİK PERİSİ YA DA KÜLKEDİSİ PRENSES diye
geçirmiş olmalı o bakışın anlamı bence budur.
Yalnız başına oturan Defne'sinin yanına gelen Ömer “ Bir
şeyler yedin mi? Yok iştahım kaçtı şimdi öyle kalabalık falan”
yanlarına gelen İz zincirleme reaksiyonun fitilini ateşler “Ömer hep benim elinden içerdi
eskiden tabii. Mesafeler uzun zamandır yapmıyorum akşam sana gidince bi
deneyelim bakalım formumda mıyım? Bide şu dövmene bakalım sildirmiş misin?”
Burada çok sinir olmuştum Sinyor İplikçi ye kardeşim madem niyetin yok madem
kalbin Defne diye atıyor madem İz’le yol almayacaksın niye açık kapı
bırakıyorsun üstelik aşık olduğun
kadının burnunun dibinde. Defnem artık nasıl kalsın nasıl yutsun duyduklarını
yanlarından ayrılır. Bu arada Neriman yani Nergis Kumbasar harika sesiyle
başlar şarkı söylemeye Öyle uzak ki yerim uzakları aşıyor. Bütün özlediklerim
benden ayrı yaşıyor ya her şeyim ya hiçim sorma dünya ne biçim bir kör düğüm ki
içim çözdükçe dolaşıyor.
Defne İz’den aldığı darbeyle baş etmeye çalışırken Ömer
gelir ve şunlar yaşanır gözleri yaşlı olarak “Defne benden mi kaçıyorsun? Yoo
niye kaçayım ki? Kaçacak bir durumu var. Bak demin duydukların Bana niye
açıklama yapıyorsunuz? Bence yapmayın kendinize bile itiraf edemiyorsunuz. Defne
beni bir dinleyecek misin? Sanmıyorum söyleyecekleriniz çünkü beni hiç
ilgilendirmiyor. Defne yapma. Yapma mı? Ben napıyorum ya? Naptım ben? Tutmuş
bide gözümün önünde neyse artık konuşmayalım zaten umrumda bile değil. Bitti
evet bitti sizde artık rahat olun sürekli bana kendinizi açıklayıp durmayın.
Peki sen bilirsin “ Bir insana hüzün bile yakışır mı ELÇİN SANGU
oyunculuğu ise o bile muhteşem yakışır. Burada ikisi de hatalı bence cesaret
edemedikleri aşklarının acısını birbirlerini anlamamak için kullanıyorlar
maalesef. Ömer İz’i elinden tuttuğu gibi partiden ayrılır Defne de Necminin
eşyalarını toplasın diye Ömer’in evine gider. Eve varınca Defne kendiyle
muhakeme yapar "Hayır niye kızıyorsun ki? Sen dedin adama umrumda değil diye naspın
gitti o da o delinin elini kıskanıyorum ya deli gibi kıskanıyorum. Kıskanıyorum
özlüyorum aptal Defne aptalsın çünkü aptal aptalım ben kalk Defne” Bu arada Ömer gelir ve Defne’yi görür içkiden
midir yoksa Defneye duyduğu yarım kalan aşkın ızdırabı yüzünden midir sarhoşluğu?
Bilinmez ama Defne tam gitmek üzereyken onu elinden yakalar “Neden yapıyorsun bunu? Neden yapıyorsun Defne ben anlamıyorum seni? Ben ne
yapıyorum ki? Hayır nasıl suçlu ben oldum anlamadım? Sen gittin basıp gittin
sonra geri geldin. Biraz önce bana bitti umurumda değil diyorsun sonra eve
geliyorum buradasın. Sen bana ne yapmaya çalışıyorsun ya. Ben sana hiçbir şey
yapmaya çalışmıyorum tamam mı? Ben kendimi korumaya çalışıyorum tamam mı?
İz’den etrafımdakilerden herkesten çıldırdım artık ya çıldırdım. Senin aşkından
çıldırdım her şeyden çıldırdım uyuyamıyorum yemek yiyemiyorum artık kafam
yerinde değil Ömer. Gitme kal bu gece?”
DOYMADIM
DOYAMADIM SEVMELERE SENİ BEN
KİMSEYİ KOYAMADIM YERİNE
YENİDEN
SAYMADIM SAYAMADIM SENSİZ GEÇEN YILLARI
NE İNKAR NE
İTİRAF BU YALNIZCA SİTEM
Yazı devam ediyor...