18. bölümde Defne ve Ömer kaldığımız yerden devam ederler
konuşmaya “Gitme kal bu gece. Ben gitsem daha iyi olacak. Bu hiç doğru değil her
şeyi daha da karmaşık hale getirmeyelim. Daha karmaşık. Siz partiden İz Hanım
ile birlikte ayrılmamış mıydınız? Defne. Kendinizde bile değilsiniz
konuşmayalım bence. Ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum Defne ama sen bi
buradasın bi beni terk edip gidiyorsun sonra geri geliyorsun. Ben anlamıyorum
seni kafam karma karışık. Doğru ama söyleyecek hiçbir şeyim yok
açıklayamıyorum? O yüzden gitsem çok daha iyi. İyi geceler Ömer Bey”
Kasırga mı dersiniz fırtına mı? Bilemem ama bu şiddetli tufanın arkası bir
nebze olsun günlük güneşlik. Tramba koleksiyonu hazırlayıp davetiyeyi Passions’e
gönderince Ömer ile birlikte Sinan’ında kışı başlamış olur. Mavinin her tonunun
yakıştığı kadındır Elçin Sangu. Ömer’i uyurken seyrederken DEFÖM arasında
şunlar yaşanır
”Ya aşağıda göremeyince merak ettim bozuk musun bana. Hayır o kadar
yaşanandan sonra ertesi gün tekrar burada olman kafa karıştırıcı sadece o
kadar. Gelmese miydim yani? İş iş İş tabii” neydi bizim çarpık evren
beş dakikada değişir bütün işler. Mucizeler bize armağan. Sinan yaptığı hatanın
büyüklüğüyle yıkılır. İçine doğan gün gelip de karşısına çıktı Ömer’in.
Trambanın davetiyesini görmesiyle önce Yasemin ve Koraya hesap sorar sonra da
Sinan’ı bu şiddetli fırtınaya sokar. Sinan’ın ben yaptım demesiyle şirketi terk
edip evine gider. Dokunduğu hayatları değiştirme gücüne sahip olan prensesimiz
acil müdahale programına geçer. Yoğun bakımda ölmek üzere olan hastaya can
vermek için olaya el atar. Defne Topal=MGTS bizim masalımızda
MUCİZELERİ GERÇEKLEŞTİRME T İMİ SAHİBİ MGTS olan Defne ilk olarak Yasemin’i
teselli etmek üzere konuşur “
Sakin
olun olaylar çok sıcak mutlaka bir çözümü vardır ama biz panikten
görmüyoruzdur. Yok bu olayın hiçbir çözümü yok. Bakın en güzel şeyler HERŞEY
BİTTİ DEDİĞİMİZDE BAŞLAR öyle değil mi? Ben sektörü çok iyi bilmiyorum ama
mutlaka bir yolu vardır. Eğer öyle bir yol varsa Ömer kesin bulacaktır. Hadi
git sen Ömer’le konuş. Nemci bey ve iz hanım yanındadır ben münasebetsizlik
yapmayayım. Onlar anca teselli ediyorlardır. Bizim teselliden fazlasına
ihtiyacımız var Defne. Şimdi sen bunları aynı şekilde Ömer’ e anlat inandır onu
o bu geminin kaptanı bizi bir şekilde kurtaracaktır” İlham perisi
olduğu Defne'si Ömer’in yanına gider. Saplantılı aşkı olan Sinan’ın yanına da
Sude gider. MGTS DEFNE Ömer’in yanına gelir İz Necmi Defne ve Ömer şunları
konuşurlar
”Ömer Bey Defne iyi misin? Ben öyle apar topar çıktım ama Asıl siz iyi
misiniz? Ben sizi merak ettiğim için geldim. Defne elektrik saçıyor dokunulmaz
bugün Ömer’e. Gerçekten olanlar fena yeni bir koleksiyon hazırlanamaz mı? Aylar
sürüyor Defne biliyorsun. Tramba çıkardıysa bizim en az 15 gün sonra çıkarmamız
lazım ki buda mümkün değil? Neden olmasın kapanıp çizseniz belki de. Hiç ortaya
çıkmamış bir koleksiyonu nasıl sunacağız ki? Bir yandan çizilse bir yandan
sunumu ve lansman için elbirliğiyle çalışsak. Hiç olmaz değil aslında. Ya amca
neyi sunuyoruz elimizde koleksiyon bile yok delirtmeyin beni” Ömer’in
omzuna sihirli bir dokunuş gelir Defne’den “Yapabiliriz oturup baştan
çizeceksiniz yepyeni bir kış koleksiyonu sonra da biz onu sunacağız. Yapıcaksın
bak gerçekten yapabilirsin önce bi üzerindeki siniri at. Bir sakinleş sakin ol.
Ya Defne Ama az önce ne dedim sakin ol
hatta ben şimdi sana çok güzel bir kahve yaparım insanları da ararım biz pes
etmedik ipin ucunu bırakmadık derim. Hayal görüyorsun olmaz bu iş. Olucak
unuttun mu HANİ BİZ MUCİZELERE İNANMAK İSTİYORDUK noldu”
Ömer ikna edilmiş ve Defne tüm operasyonu yönetme işini
eline almıştır. Herkesi ve her şeyi organize eder. İz- Necmi’yle Koray-
Yasemin’le Sude- Sinan’la Defne- Ömer’le ekip halinde çalışmaya başlar. Çizim
araçlarını Ömer’e uzatır “ Böyle mi oluyor yani çiz diyorsun
çiziyorsun bu kadar kolay mı? Böyle olmadığını biliyorum ama diğer koleksiyonu
da sen yaptın yine yapabilirsin. Bu tasarım işi aklındakiyle duygunla alakalı
bir şey ben yaşadığım hissettiğim ne
varsa bu koleksiyona döktüm. Biliyorum AŞK VE AŞK ACISI evet tama buradan
başlayalım. Şuan ne hissediyorsun ne yaşıyorsun. Soruyor musun bunu cidden? Ben
yardımcı olmaya çalışıyorum. Biraz anlatsana kendini hissettiklerini kafa
karışıklığı, yarım kalanlar, hayaller, beklentiler, ihtimaller, heyecan”
İlham perisinin yazdığı ipuçları sayesinde Ömer çizmeye başlar.
Başlangıçların adamı olan İso ilk paragrafı ürkütmediği için
başlar Serdar’a içini dökmeye "Bambaşka bir hayatta biri geliyor normalde
hayatta işin olmayacak biri aklını da başından alıveriyor sonra iyi o zaman
beraber yürüyelim diyorsun yok. Yok işte yürümek için yanında yok. Neden?
Çizgiler kardeşim senin için çizgisini şurdan şuraya taşıyamıyor. Senin için
fedakarlık yapsın istiyorsun? İsterim tabii AŞK fedakarlıktır oğlum. Sen onun
için ne yaptın? Ben mi? Hani diyosun ya fedakarlık yapmak gerek sen ne yaptın
mesela? Serdar öyle bir soru soruyorsun ki. Hiiiç acele etme kardeşim sen
hazırla cevabını ben buradayım” Serdar'ın içine bu aralar bilge bir
filozof kaçmış galiba sevgili gönüldaşlarım.
Çizim yaparken Defne Ömer’e bir sürü yiyecek içecek
hazırlamıştır. Zihni açan limonlu keki istemez Sinyor İplikçi ve şöyle der "Bunlarla da bir şey çıkartamazsam artık ayıp. Çok güzel bakıyorsun bana çok da
iyi geliyorsun. Başka bir isteğiniz yoksa ben artık gideyim. Gitmesen biraz
daha kalsan burada? O zaman biraz daha
kalayım belki benden bir şey istesin yani.” Adamın tek mutlu olduğu an
Defne'sinin yanında olduğu anlar. Gülüşü bile değişiyor onun yanında bir başka
Ömer İplikçi moduna geçiyor.
Serdar Nihan’dan öğrendiği gerçekle İso’ya sorar “Defne
para için hiç istemediği bir şeyin için de mi şu anda? En önemlisi bu para için
mi ayrılamıyor ordan? Defnenin adına konuşmak benim haddime değil. Ama şu
kadarını söyleyeyim evet Defne bu işi başta para için kabul etti. Ayakları geri
gitti ama ayrıca iş şimdi paradan mecburiyetten hatta bizim bu üzerine
bastığımız yerden falan çoook başka bir yere gitti Serdar. Büyük AŞK diyorsun
yani. Öffff diyorum”
Ömer Sude’yle konuşmak için evden çıkıp geri döndüğünde
Defne'yi koltukta kıvrılmış uyurken bulur. Hayranlık ve büyük bir aşkla örter
İlhamının üstünü mucizesini korumak adına usulca yanına oturur çalışmak için
küçük bir Defne dokunuşu her şeyi değiştirecek güçtedir Ömer için. Şirketteki
her kesin içine Ömer İplikçi kaçmıştır ve vızır vızır herkes çalışıma kumkuması
olmuştur. Geceli gündüzlü yetiştirmek için canla başla çalışırlar. Sabah
uyandırmak için Ömer seslenir “Defne Defne hadi uyan. İşe geç kalıyoruz.
Ben uyuya kalmışım. Sen uyudun mu? Uyumadım çok şey istiyorsan çok çalışacaksın
yapcak bir şey yok. Tamam 10 dk evden çıkmamız lazım” Telaşlı bir koşuşturma başlar. Evden çıkarken
Ömer’in üstünü minik bir müdahale ile düzeltir.
Serdar öğrendiği gerçeklerin yüküyle Nihan’a içini döker “Ne
sana kızgınım ne ona ne de bir başkasına ben kendime kızgınım sadece.
Kardeşimin başı benim yüzünden derde girdi şimdi dönüp arsız gibi hesap mı
soracağım?” Bravo Serdar bravo en azından farkındasın kendinin Defne’den aldığı destek ve ilhamla tüm şirketi rüzgarına
ortak edip yeni bir planlamayla işinin başına geçer. Pes etmek yok mucizeyi
kovalamaya devam. Israrcı olmak iyidir büyüleyici olmak muhteşemdir. Defne'sinin tek gülümsemesine dünyaları feda edecek bir adam. Ömer İplikçi gibi
sevin ama onun önceden yaptığı hataları yapmadan sevin bir zahmet. Odasına götürdüğü kahvaltıyı bırakırken
aralarında şu replikler geçer DEFÖM’ün “ Defne sabah Yaa nasıl uyuya kaldık deme
hadi ben tavuk gibiyimdir de yani. Sende farkındasın. Neyin? Her şeyin bu sabah
aslında herşey olması gerektiği gibiydi” Ömer çizim yaparken
hatıralarına sığınır. İlhamını görmediği zaman hafızasında canlandırır.
Başarının sahibi olmak yerine başarının bir parçası olmayı seçe yüce gönüllü
Defne muazzam bir karaktersin. Onu kelimeleriyle yaratan Meriç Acemi’ye ve o
karaktere ruh üfleyen Elçin Sangu’ya gönülden sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
İz ve Ömer çalışırken gelen Defne bozulur ve kıskançlık başa
bela bazen de başa SEVDA. Damlalıkla
beslenen Defne ve İz Ömer ustasına gidince konuşurlar “ Yani biz organizasyonu
yetiştiririz de Ömer tamamlayamaz koleksiyonu mucize olur bu. Nerden
biliyorsunuz belki de mucizelere inanıyordur. Ömer mi? Görüp görebileceğin en
gerçekçi adamdır o. Hiç sanmam bence başarıcak hatta eminim. Bende istiyorum
sonuna kadar uğraşacak ama mümkün değil. Ömer’i tanıyorsunuz. Hem de çok iyi o kadar
iyi ki neden sen olduğunu da çok iyi anlıyorum. Ben mi? Boşver senden bir sır
alabilir miyim? Sır mı? Ömer’in dövmesi duruyor mu? Kolundaki evet. Hayır o
değil diğer dövmesi. Yok ben bilmiyorum. Bilmiyorsun anladım. Ne dövmesi yani
bu ne dövmesi şimdi haydaaaa.” İz gider Ömer gelir “iz gitti mi? Ömer ben sana bir
şey soracağım? Sor Yok ya vazgeçtim sormayacağım saçmalıyorum ben çalışalım
yani çalış. Defne sor? Valla ben vazgeçtim öğrenmek istemiyorum. Ben size
kağıtlarınızı getireyim. Getirme odam da çalışacağım hatta sen de gel. Bende mi
geleyim? Evet belki soramadığın
sorularının cevaplarını bulursun” odaya gelen ilham perisi Defne “
Nasıl buldun? Ben anlamam buraya
gelmeden öncede spor ayakkabıyla dolanan biriydim. Tamam güzel spor ayakkabıyla
dolaşan Defne gözüyle bak bunu bir yerde görsen ne düşünürdün. Çok güzel
görünüyor hatta harika ama biraz ürkütücü ve iddialı aynı zamanda. Mesela ben giyemem
keşke bunu taşıyabilecek bir kadın olsaydım. O KADAR FARKINDA DEĞİLSİN Kİ
KENDİNİN. Napayım sence biraz daha mı yumuşatayım? Hayır yok harika görünüyor
spor ayakkabı giyen Defne’ye göre değil ama mükemmel. Bu günlük sanki yeter.
Aaaa Ömer İplikçi kaytarıyor mu? Yoruldum Defne yoruldum. Sonuçta sizde
insansınız ben bazen unutuyorum böyle insan olduğunuzu. Yalnız yeni ürünleri
yarın teslim etmemiz gerekiyor. Bence vazgeçmeyin. Bırakmayım tamam ama biraz
ara versem dinlensem. Haa tamam olur dinlenin bi hava alın çıkın dışarıya
dolanın ayaklarınız açılsın ama sonra devam. Tamam devam işimiz var seninle
anlaşıldı. Bir şeyler yer misiniz? Ama siz bu saatte yemek yemiyordunuz. Yani
bazen yerim özellikle böyle zamanlarda bak gel gel ne var burada. Bide fıstık
ezmesi hem de kaşık kaşık Kimseye söyleme ama. Tamam söylemem zaten söylesem de
kimse inanmaz. Yalnız siz baya baya kendinizden geçtiniz. Gel beraber geçelim
aç ağzını aç ohh nasıl. Defne bir şey söyliycem biz niye böyleyiz ya niye bir
türlü istediğimiz gibi yaşayamıyoruz. Ömer lütfen. Ne lütfeni napıyorum ki
Defne? Ömer yapma. Ah Defne ah öldüreceksin sen beni” Onlar birbirlerini DEFÖM AŞKI da bizi
öldürecek. Bu inatçı keçilerin keçisi halleri ile.
Deniz son kozunu da oynayarak Passionis’in derilerine el
koyar bunu öğrenen Ömer çalışanlara durumu açıklar ve biçare olarak
merdivenlere çöker fonda çalan KAPTAN şarkısıyla bölüm sonlanır.
Çok
yorgunum
Beni bekleme kaptan
Çok yorgunum
Beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı kubbeli mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın
Çınarlı kubbeli mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın
Çok yorgunum
Beni bekleme kaptan
CEM KARACA
Yazı devam ediyor...