Kiralık Aşk: Repliklerin büyüsü 4

18. bölümde Defne ve Ömer kaldığımız yerden devam ederler konuşmaya “Gitme kal bu gece. Ben gitsem daha iyi olacak. Bu hiç doğru değil her şeyi daha da karmaşık hale getirmeyelim. Daha karmaşık. Siz partiden İz Hanım ile birlikte ayrılmamış mıydınız? Defne. Kendinizde bile değilsiniz konuşmayalım bence. Ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum Defne ama sen bi buradasın bi beni terk edip gidiyorsun sonra geri geliyorsun. Ben anlamıyorum seni kafam karma karışık. Doğru ama söyleyecek hiçbir şeyim yok açıklayamıyorum? O yüzden gitsem çok daha iyi. İyi geceler Ömer Bey” Kasırga mı dersiniz fırtına mı? Bilemem ama bu şiddetli tufanın arkası bir nebze olsun günlük güneşlik. Tramba koleksiyonu hazırlayıp davetiyeyi Passions’e gönderince Ömer ile birlikte Sinan’ında kışı başlamış olur. Mavinin her tonunun yakıştığı kadındır Elçin Sangu. Ömer’i uyurken seyrederken DEFÖM arasında şunlar yaşanır
 
”Ya aşağıda göremeyince merak ettim bozuk musun bana. Hayır o kadar yaşanandan sonra ertesi gün tekrar burada olman kafa karıştırıcı sadece o kadar. Gelmese miydim yani? İş iş İş tabii” neydi bizim çarpık evren beş dakikada değişir bütün işler. Mucizeler bize armağan. Sinan yaptığı hatanın büyüklüğüyle yıkılır. İçine doğan gün gelip de karşısına çıktı Ömer’in. Trambanın davetiyesini görmesiyle önce Yasemin ve Koraya hesap sorar sonra da Sinan’ı bu şiddetli fırtınaya sokar. Sinan’ın ben yaptım demesiyle şirketi terk edip evine gider. Dokunduğu hayatları değiştirme gücüne sahip olan prensesimiz acil müdahale programına geçer. Yoğun bakımda ölmek üzere olan hastaya can vermek için olaya el atar. Defne Topal=MGTS bizim masalımızda MUCİZELERİ GERÇEKLEŞTİRME T İMİ SAHİBİ MGTS olan Defne ilk olarak Yasemin’i teselli etmek üzere konuşur  Sakin olun olaylar çok sıcak mutlaka bir çözümü vardır ama biz panikten görmüyoruzdur. Yok bu olayın hiçbir çözümü yok. Bakın en güzel şeyler HERŞEY BİTTİ DEDİĞİMİZDE BAŞLAR öyle değil mi? Ben sektörü çok iyi bilmiyorum ama mutlaka bir yolu vardır. Eğer öyle bir yol varsa Ömer kesin bulacaktır. Hadi git sen Ömer’le konuş. Nemci bey ve iz hanım yanındadır ben münasebetsizlik yapmayayım. Onlar anca teselli ediyorlardır. Bizim teselliden fazlasına ihtiyacımız var Defne. Şimdi sen bunları aynı şekilde Ömer’ e anlat inandır onu o bu geminin kaptanı bizi bir şekilde kurtaracaktır” İlham perisi olduğu Defne'si Ömer’in yanına gider. Saplantılı aşkı olan Sinan’ın yanına da Sude gider. MGTS DEFNE Ömer’in yanına gelir İz Necmi Defne ve Ömer şunları konuşurlar    
 
”Ömer Bey Defne iyi misin? Ben öyle apar topar çıktım ama Asıl siz iyi misiniz? Ben sizi merak ettiğim için geldim. Defne elektrik saçıyor dokunulmaz bugün Ömer’e. Gerçekten olanlar fena yeni bir koleksiyon hazırlanamaz mı? Aylar sürüyor Defne biliyorsun. Tramba çıkardıysa bizim en az 15 gün sonra çıkarmamız lazım ki buda mümkün değil? Neden olmasın kapanıp çizseniz belki de. Hiç ortaya çıkmamış bir koleksiyonu nasıl sunacağız ki? Bir yandan çizilse bir yandan sunumu ve lansman için elbirliğiyle çalışsak. Hiç olmaz değil aslında. Ya amca neyi sunuyoruz elimizde koleksiyon bile yok delirtmeyin beni” Ömer’in omzuna sihirli bir dokunuş gelir Defne’den “Yapabiliriz oturup baştan çizeceksiniz yepyeni bir kış koleksiyonu sonra da biz onu sunacağız. Yapıcaksın bak gerçekten yapabilirsin önce bi üzerindeki siniri at. Bir sakinleş sakin ol. Ya Defne  Ama az önce ne dedim sakin ol hatta ben şimdi sana çok güzel bir kahve yaparım insanları da ararım biz pes etmedik ipin ucunu bırakmadık derim. Hayal görüyorsun olmaz bu iş. Olucak unuttun mu HANİ BİZ MUCİZELERE İNANMAK İSTİYORDUK noldu”
 
Ömer ikna edilmiş ve Defne tüm operasyonu yönetme işini eline almıştır. Herkesi ve her şeyi organize eder. İz- Necmi’yle Koray- Yasemin’le Sude- Sinan’la Defne- Ömer’le ekip halinde çalışmaya başlar. Çizim araçlarını Ömer’e uzatır “ Böyle mi oluyor yani çiz diyorsun çiziyorsun bu kadar kolay mı? Böyle olmadığını biliyorum ama diğer koleksiyonu da sen yaptın yine yapabilirsin. Bu tasarım işi aklındakiyle duygunla alakalı bir şey  ben yaşadığım hissettiğim ne varsa bu koleksiyona döktüm. Biliyorum AŞK VE AŞK ACISI evet tama buradan başlayalım. Şuan ne hissediyorsun ne yaşıyorsun. Soruyor musun bunu cidden? Ben yardımcı olmaya çalışıyorum. Biraz anlatsana kendini hissettiklerini kafa karışıklığı, yarım kalanlar, hayaller, beklentiler, ihtimaller, heyecan” İlham perisinin yazdığı ipuçları sayesinde Ömer çizmeye başlar.
 
Başlangıçların adamı olan İso ilk paragrafı ürkütmediği için başlar Serdar’a içini dökmeye "Bambaşka bir hayatta biri geliyor normalde hayatta işin olmayacak biri aklını da başından alıveriyor sonra iyi o zaman beraber yürüyelim diyorsun yok. Yok işte yürümek için yanında yok. Neden? Çizgiler kardeşim senin için çizgisini şurdan şuraya taşıyamıyor. Senin için fedakarlık yapsın istiyorsun? İsterim tabii AŞK fedakarlıktır oğlum. Sen onun için ne yaptın? Ben mi? Hani diyosun ya fedakarlık yapmak gerek sen ne yaptın mesela? Serdar öyle bir soru soruyorsun ki. Hiiiç acele etme kardeşim sen hazırla cevabını ben buradayım” Serdar'ın içine bu aralar bilge bir filozof kaçmış galiba sevgili gönüldaşlarım.
 
Çizim yaparken Defne Ömer’e bir sürü yiyecek içecek hazırlamıştır. Zihni açan limonlu keki istemez Sinyor İplikçi ve şöyle der "Bunlarla da bir şey çıkartamazsam artık ayıp. Çok güzel bakıyorsun bana çok da iyi geliyorsun. Başka bir isteğiniz yoksa ben artık gideyim. Gitmesen biraz daha kalsan burada? O zaman biraz daha kalayım belki benden bir şey istesin yani.” Adamın tek mutlu olduğu an Defne'sinin yanında olduğu anlar. Gülüşü bile değişiyor onun yanında bir başka Ömer İplikçi moduna geçiyor.
 
Serdar Nihan’dan öğrendiği gerçekle İso’ya sorar “Defne para için hiç istemediği bir şeyin için de mi şu anda? En önemlisi bu para için mi ayrılamıyor ordan? Defnenin adına konuşmak benim haddime değil. Ama şu kadarını söyleyeyim evet Defne bu işi başta para için kabul etti. Ayakları geri gitti ama ayrıca iş şimdi paradan mecburiyetten hatta bizim bu üzerine bastığımız yerden falan çoook başka bir yere gitti Serdar. Büyük AŞK diyorsun yani. Öffff diyorum”
 
Ömer Sude’yle konuşmak için evden çıkıp geri döndüğünde Defne'yi koltukta kıvrılmış uyurken bulur. Hayranlık ve büyük bir aşkla örter İlhamının üstünü mucizesini korumak adına usulca yanına oturur çalışmak için küçük bir Defne dokunuşu her şeyi değiştirecek güçtedir Ömer için. Şirketteki her kesin içine Ömer İplikçi kaçmıştır ve vızır vızır herkes çalışıma kumkuması olmuştur. Geceli gündüzlü yetiştirmek için canla başla çalışırlar. Sabah uyandırmak için Ömer seslenir “Defne Defne hadi uyan. İşe geç kalıyoruz. Ben uyuya kalmışım. Sen uyudun mu? Uyumadım çok şey istiyorsan çok çalışacaksın yapcak bir şey yok. Tamam 10 dk evden çıkmamız lazım”  Telaşlı bir koşuşturma başlar. Evden çıkarken Ömer’in üstünü minik bir müdahale ile düzeltir.
 
Serdar öğrendiği gerçeklerin yüküyle Nihan’a içini döker “Ne sana kızgınım ne ona ne de bir başkasına ben kendime kızgınım sadece. Kardeşimin başı benim yüzünden derde girdi şimdi dönüp arsız gibi hesap mı soracağım?” Bravo Serdar bravo en azından farkındasın kendinin Defne’den aldığı destek ve ilhamla tüm şirketi rüzgarına ortak edip yeni bir planlamayla işinin başına geçer. Pes etmek yok mucizeyi kovalamaya devam. Israrcı olmak iyidir büyüleyici olmak muhteşemdir. Defne'sinin tek gülümsemesine dünyaları feda edecek bir adam. Ömer İplikçi gibi sevin ama onun önceden yaptığı hataları yapmadan sevin bir zahmet. Odasına götürdüğü kahvaltıyı bırakırken aralarında şu replikler geçer DEFÖM’ün “ Defne sabah Yaa nasıl uyuya kaldık deme hadi ben tavuk gibiyimdir de yani. Sende farkındasın. Neyin? Her şeyin bu sabah aslında herşey olması gerektiği gibiydi” Ömer çizim yaparken hatıralarına sığınır. İlhamını görmediği zaman hafızasında canlandırır. Başarının sahibi olmak yerine başarının bir parçası olmayı seçe yüce gönüllü Defne muazzam bir karaktersin. Onu kelimeleriyle yaratan Meriç Acemi’ye ve o karaktere ruh üfleyen Elçin Sangu’ya gönülden sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
 
İz ve Ömer çalışırken gelen Defne bozulur ve kıskançlık başa bela bazen de başa SEVDA. Damlalıkla beslenen Defne ve İz Ömer ustasına gidince konuşurlar “ Yani biz organizasyonu yetiştiririz de Ömer tamamlayamaz koleksiyonu mucize olur bu. Nerden biliyorsunuz belki de mucizelere inanıyordur. Ömer mi? Görüp görebileceğin en gerçekçi adamdır o. Hiç sanmam bence başarıcak hatta eminim. Bende istiyorum sonuna kadar uğraşacak ama mümkün değil. Ömer’i tanıyorsunuz. Hem de çok iyi o kadar iyi ki neden sen olduğunu da çok iyi anlıyorum. Ben mi? Boşver senden bir sır alabilir miyim? Sır mı? Ömer’in dövmesi duruyor mu? Kolundaki evet. Hayır o değil diğer dövmesi. Yok ben bilmiyorum. Bilmiyorsun anladım. Ne dövmesi yani bu ne dövmesi şimdi haydaaaa.” İz gider Ömer gelir “iz gitti mi? Ömer ben sana bir şey soracağım? Sor Yok ya vazgeçtim sormayacağım saçmalıyorum ben çalışalım yani çalış. Defne sor? Valla ben vazgeçtim öğrenmek istemiyorum. Ben size kağıtlarınızı getireyim. Getirme odam da çalışacağım hatta sen de gel. Bende mi geleyim?  Evet belki soramadığın sorularının cevaplarını bulursun” odaya gelen ilham perisi Defne “ Nasıl buldun?  Ben anlamam buraya gelmeden öncede spor ayakkabıyla dolanan biriydim. Tamam güzel spor ayakkabıyla dolaşan Defne gözüyle bak bunu bir yerde görsen ne düşünürdün. Çok güzel görünüyor hatta harika ama biraz ürkütücü ve iddialı aynı zamanda. Mesela ben giyemem keşke bunu taşıyabilecek bir kadın olsaydım. O KADAR FARKINDA DEĞİLSİN Kİ KENDİNİN. Napayım sence biraz daha mı yumuşatayım? Hayır yok harika görünüyor spor ayakkabı giyen Defne’ye göre değil ama mükemmel. Bu günlük sanki yeter. Aaaa Ömer İplikçi kaytarıyor mu? Yoruldum Defne yoruldum. Sonuçta sizde insansınız ben bazen unutuyorum böyle insan olduğunuzu. Yalnız yeni ürünleri yarın teslim etmemiz gerekiyor. Bence vazgeçmeyin. Bırakmayım tamam ama biraz ara versem dinlensem. Haa tamam olur dinlenin bi hava alın çıkın dışarıya dolanın ayaklarınız açılsın ama sonra devam. Tamam devam işimiz var seninle anlaşıldı. Bir şeyler yer misiniz? Ama siz bu saatte yemek yemiyordunuz. Yani bazen yerim özellikle böyle zamanlarda bak gel gel ne var burada. Bide fıstık ezmesi hem de kaşık kaşık Kimseye söyleme ama. Tamam söylemem zaten söylesem de kimse inanmaz. Yalnız siz baya baya kendinizden geçtiniz. Gel beraber geçelim aç ağzını aç ohh nasıl. Defne bir şey söyliycem biz niye böyleyiz ya niye bir türlü istediğimiz gibi yaşayamıyoruz. Ömer lütfen. Ne lütfeni napıyorum ki Defne? Ömer yapma. Ah Defne ah öldüreceksin sen beni”  Onlar birbirlerini DEFÖM AŞKI da bizi öldürecek. Bu inatçı keçilerin keçisi halleri ile.
 
Deniz son kozunu da oynayarak Passionis’in derilerine el koyar bunu öğrenen Ömer çalışanlara durumu açıklar ve biçare olarak merdivenlere çöker fonda çalan KAPTAN şarkısıyla bölüm sonlanır.
 
Çok yorgunum 
Beni bekleme kaptan 
Çok yorgunum 
Beni bekleme kaptan 
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı kubbeli mavi bir liman 
Beni o limana çıkaramazsın 
Çınarlı kubbeli mavi bir liman 
Beni o limana çıkaramazsın 
Çok yorgunum 
Beni bekleme kaptan

CEM KARACA

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER