İçerde: Klişeye katlanabilirim ama noksanlar zaman alır

İçerde: Klişeye katlanabilirim ama noksanlar zaman alır
Kardeş kardeş oynayın demedim mi ben size?
Yeni bölümde nelerle karşılaşacağımı çok merak ediyordum. Her ne kadar gününde izleyemesem de geçen haftaki yazımdan sonra pazartesiyi iple çektim. Sonuçta Aslan ölmemiş olabilirdi ya da akıllılık edip videoyu müdüre göndermiş, en olmadı başka bir yere yedeklemiş olabilirdi. Ancak öyle olmadı… 

Bu hafta neler izlemişiz birlikte göz atalım mı?

Bir önceki bölümde beni hayal kırıklıklığına uğratan, sinirden saçımı başımı yolma isteği uyandıran Aslan’ı geçip Sarp’la başlamak istiyorum. 

Sarp’ın Celal’in yanındaki yeri nedir? Celal’in oğlunu okula, hanımını da o nereye isterse oraya götürmekle ve Celal’in dediklerine yapmakla yükümlü olan şoför- koruma arası geçiş formu olmak. Yusuf’la bağlantısı da Celal’in işlerini çökertmek ve kardeşi ile ilgili bilgilere erişmek. Ve tüm bunları yaparken de kimsenin gözüne batmamak, uyum sağlamak. Ancak yedinci bölümün başında bir okula alıp bırakma sahnesi dışında kalan ne işi varsa onun peşinden koştu.

Melek internette gördüğü haber ile kan beynine sıçramış bir şekilde Celal’in evine geldi ve ortada kim var kim yok çok da umursamadan Coşkun’la ilgili her şeyi anlattı. Celal’in tüm kaş gözlerine rağmen… ‘Bu bir oyun mudur?’ diye düşünürken çalışma odasına geçtiler ve bilgisayar işleriyle uğraşan Tayfun takım elbiseler içinde bahçede belirdi. Birkaç bölüm önce bilgisayarın ana kartına yakından bir incelemede bulunma fırsatı elde ettiğinden triko kazak ve kot pantolonun yerini gri bir takım almış… Neyse konudan sapmayalım, Tayfun bilgisayar işiyle ilgilenirken Celal baba Sarp’a bizi yalnız bırak dedi ve Sarp hiç itiraz etmeden paşa paşa çıktı odadan. Arabasına geçip Yusuf’u aradı ve buluşma kararı aldılar.


Takipteyken inatla kırmızı araba kullanıyordu. Seyirciler tükenmiş, "Dur!" diyorlardı Sarp'a, yapma... Dinlemiyordu Sarp... 

Ha tabii bu arada Mert’in iki telefon kullanıp Sarp’ın tek telefonla takip edilememesi ilginç bir ayrıntı olsa da buraya kadar göze çarpan bir durum yok gibi görünüyor. Ama sonra Sarp, mafyanın içindeki köstebek bir başkasıymış gibi gayet rahat bir şekilde arabasını çalıştırıp gidiyor… Ne bir haber vereyim, ne bir ihtiyaç var mıdır düşüncesi… Füsun teyzeciğim senin bu oğlun biraz ayıp ediyor. Acaba öğretememiş misin edep adap?

Celal baba da artık yoruldu bu işlerden, etliye sütlüye çok karışma niyetinde değil. Ekibine giren yeni adamı iki güven testine tabi tuttuktan sonra sonsuz itimat kredisi açıyor galiba. Ben onun yerinde olsam sağa sola takip ve ses dinleme cihazı yerleştirirdim, peşine adam takardım. Sarp akademi birincisi bir polis olduğu için bunları mutlaka bulurdu ama en azından yılların kurdu olmamın hakkını verirdim. 

Hadi Celal babayı geçtim, Davut saykolukta seviye atlamış bir tip. Sen de mi peşine düşüp takip etmiyorsun Sarp’ı Davut? Eski stalkırlardan kim kaldı? Melek mevzu bahisken adam öldürmüşlüğün var Sarp’a da gıcıksın, takip edip açığını bulmaya çalışsana… Niye yapmıyorsun?

Klişeyi öpüp başımın üstüne koyarım ancak mafyanın ağa babasının ve çevresindeki tüm adamların yeni elemana bu kadar güven duyması beni bir miktar üzüyor. İnşallah bunun altından da bir oyun çıkar… 


Karamel saçlarını deli gönlüme bağlamışım çözülmüyor Selim...

Hikayenin polis kısmında ise bir ekip arkadaşını kaybeden teşkilata onun yerine gelen yeni komiserin tanıştırılması var. Saçlar sırma, tarz desek maşallah moda ile içli dışlı. Salaş kıyafetler kapüşonlular… Sahaya çıkan polis ekibinin bu kadar dikkat çekici ve akılda kalıcı özelliklerinin olması iyi bir şey mi?

Birini yakalayacak olsalar, ellerinden kaçırsalar daha sonra bu adam sağına soluna bakınırken önce saçı uzun ya da favorisi olan birilerine bakmayacak mı? Modaya uyup insanların içine karışıyorlar desem, o tarzda birilerini ancak özel üniversitelerin sosyal bilimlerle ilgilenen fakültelerinde görebilirim. Ekip bu kadar belli etmese mi kendini? Saçlar kısalsa, sakallara belirli bir çeki düzen verilse?

Hazır ekip demişken bir sorum daha var; Ekibe dahil olan herkes bir dönem Yusuf’un seçtiği akademi birincisi olmuyor mu? Ben mi yanlış anlıyorum o kısmı acaba? 

Yazı devam ediyor.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER