Gelelim bu haftanın esas olayına. Coşkun ile birlikte çalışan Talip’in Celal’i tehdit etmesi ile ortalık karıştı ve yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. Melek, Celal’in öz kızıymış… Kendi evladına annesinin yaptığı hata yüzünden acımayan, aç ve soğukta dilendirilmesine göz yuman Celal… Altı bölümdür Sarp’a ve Mert’e yaptıklarına rağmen yine de içindeki minnoşu görebildiğimiz Celal, yedinci bölüm itibariyle öldü benim için.
Ne kadar kızgın olursa olsun, ne kadar gözü dönerse dönsün insanın kendi canından birinin acı çekmesini nasıl böyle bir genişlikle karşılar. Okumasında yardımcı olsan üstüne hanlar hamamlar yapsan ne değişir. Sarp’ın bunu öğrenmiş olması da ayrı bir güzellik. Gelsin karmaşa gelsin düğümler!
Aslan’ın yaptığı aptallığı aratmayacak bir hamle ile mafyaya kafa tutan Talip’e geri dönecek olursak sadece yazık diyebiliyorum. Ama sanılmasın ki bu ‘yazık’ Talip’in payına düşüyor. Celal mafyalığını böyle akılsız ve şuursuz adamlara borçluysa yazık…
Sen git koskoca mafya babasını, kendini ifşa ederek, videoyla tehdit et. Coşkun’la olan iş birliğini ortaya çıkartmamı istemiyorsan para ver bana, de… Olacak iş değil. Video ile senkronize bir şekilde çalan zamanlama harikası telefonda Coşkun ile aynı kaderi paylaşmak istemediğini söyle ama bu aptallığı yap.
Hatta bununla da yetinme, ‘Bak kapıyı çalan olur açmayın, hatta direkt evde durmayın komşuya gidin.” Demek yerine hanımı ve çocuğu evde her şeyden habersiz ve korumasız bir şekilde bırak… Pes Talip...
Çünkü ben buna değerim... - Mert
Bir başka köşede ise Sarp ve Mert kavgası var. Kızılca kıyamet kopacak diye beklediğim sahnede şaşırdığım iki hareket dışında – iskelenin üstündelerken Mert’in aldığı darbe ile yere düşmüşken kasayı kullanması ve iskeleden düşen Sarp’ın desteklerden birine attığı tekme- arkamı döneyim de bana saldırsın, yere yatırıp ağzımı burnumu kırsın bekleyişleri ile hayal kırıklığına uğradım.
Kavganın ciddileştiği yerde üç dört yumruk attıktan sonra kalkıp İstanbul manzarasına bakan Sarp’a değil kavga ortasında saçını sakalını düzelten Mert’e takıldım.
Ben Mert’in alacalı saçlarına takılmışken Sarp ve Mert çatıdan
uçuverdiler. Alt taraftaki içi elyaf gibi yumuşak malzeme dolu olan
çuvallar ile ciddi bir yaralanmanın eşiğinden dönmüşlerken ,tam da o anda, Füsun
teyze oradan geçiyor olmasın mı?
Ben böyle bir sahneye denk gelsem çığlık çığlığa elimde ne
varsa bir kenara atar “ Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz, iyice delirdiniz
artık, yüreğime inecek, aptal mısınız?” diye söylenir bir güzel azarlardım
karşımdaki çocuk adamları. Füsun teyze yılların annesi olarak daha sakin
karşıladı durumu.birkaç bağırışın ardından “Okul arkadaşı değil misiniz siz, ayıp ya hu! ” dedi. Canı
sağ olsun Füsun teyzemin, o da haklı. Oğullarının derdiyle mi uğraşsın evi ve
dükkanı mı çekip çevirsin...

Kebapları ocakta mı unuttuk? - Celal
Tabii biz bütün bu çekiştirmeleri yaparken gün döndü, akşam
oldu. Talip ve Celal buluşmasının vakti geldi. Celal kendinden öyle emin ki ne
silah aldı yanına ne de Sarp’tan başka adam...
Talip ilk başta akıllık edip depodaki kuytulara
yerleştireceği adamlar ayarlamışken Sarp engeline takılmışlardı ikinci buluşma
noktasında böyle bir önlem göremedik. Yeni adam bulacak vakti olmamıştır belki
de… Karısı ve çocuğu Celal’in adamlarının elindeyken bir faydası olmayacaktı da
zaten… Keşke bu aptallıkları yapıp kendi cezanı kendin kesmek zorunda
kalmasaydın da seni İnsan Kaynakları ile görüştürüp zamanın kullanımı ve
planlanmasına yönelik bir atölyeye konuşmacı olarak çağırsaydık Talip. Olmadı…
Saç sakal Yalçın Abi'den mi Coşkun?Ve bölüm sonunda yaşadığını öğrendiğimiz Coşkun karşımıza
çıktı. Duyduğumuzda artık hepimizin tüylerinin ürperdi ritmik hareketi ve
bastonuyla birlikte kanlı canlı ayaktaydı. Tüm o kurşunlara ve kazaya rağmen
nasıl kurtulduğunu çok merak ediyorum. İster misiniz Coşkun'un da içeride adamı olsun? Ben istemem açıkçası. Aşk-ı Memnu'nun ilişki diyagramı gibi köstebek diyagramı çizmemiz gerekecek bu gidişle...

Talip'in kendini öldürmesini izlerken çekirdek çitler miyiz?
Celal'in en büyük sırrını bilen Talip, hatası sonucu kendini vururken baskına gelen polis teşkilatından bir baba yiğit de çıkıp eline koluna müdehale etmiyor adamın. Öylece durup izliyor. Hadi Sarp konuyu Melek sanıyor ve Yusuf'a söyledi o yüzden rahatlar bu kadar. Sarp için Celal'in gözünün içine baka baka hata yapmak olur müdahale. Geri kalanlar da Yusuf'un emri olamadan ateş açamayacakları için bekliyorlar diye düşündüm ben. Artık ne kadarı doğrudur ne kadar yanlış bilmiyorum.
* Bir saat elli yedi dakika yirmi yedi saniye süren bölümde
hiç mi beğendiğim bir yan yoktu peki? Vardı. Çatıdaki kavga sahnesini üstte
söylemiştim onlar dışında Aslan’ın ölüm haberini alan Mert’in “Tamam
geliyorum.” Dedikten sonra Musa’yı arayıp adresi istemesi güzel bir detaydı.
Kendi hatasını kendi fark etti ve düzeltti.
* Sarp’ın telefonda
annesini “aşkım”, müdürü ise “askım” olarak kaydetmesini kısa günün kazancı
sayabiliriz.
* Eylem’in tehdit edildikten sonra Mert’e sarılıp, onunla
sakinleşmeye çalışması çok yerinde ve dozundaydı bana göre.
Haftaya da "içerde" miyiz?