Mehmet, şu anda her şeyden habersiz devam ediyor
hayatına. Hülya’yı annesi biliyor, Filiz’in yanındayken de Hülya’yı arayacak
güzel gözleri. Mesele bir şekilde çözülecek; Mehmet, Cevher malikanesine geri
dönecek elbet ama bu durum ne kadar saklanabilecek? Filiz’i tamamen ortadan
kaldırmak gibi bir şeyi düşünemiyorum, yakışmaz bizim Hülya’mıza zaten. Peki,
Filiz sonsuza kadar pes eder mi? Yine ortaya çıkmaz mı? Diyelim ki geri döndü
Filiz, o zaman ne olacak?
Mehmet’in 18. yaşını düşleyelim mi beraber? Büyümüş, kocaman
olmuş. Cevherler’in varisi, mutlu bir hayatı var. Fakat o da ne? Filiz, pat diye
çıkıyor karşısına, her şeyi anlatıyor. Düşünsenize Mehmet’in yaşayacağı yıkımı.
Anne bildiği, anne dediği onu o çok seven annesi doğurmamış Mehmet’i. “Ama
büyütmüş.” diyeceksiniz. Ama Mehmet’in de deli çağları ve ona söylenen bir
yalan var ortada. Tepkilerini tahmin etmek zor ama yaşayacağı kırgınlık buram
buram duruyor ötemizde. Ben olsam kırılırdım, tüm bu gerçeği beni büyüten
annemden duymak isterdim.
Öte yandan Mehmet’in mutlu ve umutlu bir geleceğe sahip
olmasının yegane sebebi de Hülya. Sevgiyle büyüttüğü bebeğini Filiz’den ve tüm
bu tehlikelerden korumak istemesi çok normal. Kimliğinde adının yazmasını
istemesi çok normal. Hoş, Hülya’nın büyüttüğü çocuk, tüm bunları bilebilecek
kadar da güzel yürekli olur haliyle. Ama diyorum ya kırgınlık da kapıda. Böyle
bir durumda da Mehmet’e zerre kızamam ben.
Hülya ve Filiz’in arasındaki çatışma sürerken, gerilerde
bıraktığımız bir şey var aslında. Sonuç ne olursa olsun canı yanacak olan
Mehmet. Öyle ya da böyle… Peki sizce Mehmet, 18 yaşına gelse ve her şeyi öğrense ne tepki verir?
Bu noktada, Mehmet'in Filiz'i anne bilip de mutlu bir hayata sahip olması mümkün değil zaten. Hadi diyelim ki, Filiz bebek büyütmenin altından kalktı, Hülya, Mehmet'i geri almak istemedi. Hiçbir şeyin güllük gülistanlık olması mümkün değil ki. Diş çıkarırken başında sabahlamayan, ilk adımlarında elinden tutmayan Filiz'in duygusal bağ kurmasına da imkan vermiyorum ben. Diyorum ya Mehmet, Filiz için bir güç göstergesi ve Kerim'e giden yolda bir aracı.
Sözün özü; annelik savaşının ilk perdesinde tarafım elbette ki Hülya. Ama en büyük derdim Memo'nun mutluluğu...