İşte bu noktada devreye Toprak’ın
insanüstü ikna kabiliyeti ile adeta bir dünya markası olduğu samimiyeti
giriyor. Ödünç bir siyah atın üstünde en beyaz atlı prensten bile daha
kendinden emin sevdiği kadını kaçırmaya geldiğinde. Hoparlörle ikisinin şarkısı
olan ‘Aşk Oyunu’nu çalarak kapıya dayanacak, astrolog kılığına girip canlı
yayına katılacak, korsan kılığında garsonluk yaparken bile Ezgi’ye yapılan
evlenme teklifini sabote edecek kadar kendine güveni var. Sokakta birden bire arkanda
belirip ‘Ben bu hayatta iki şeyi unutmadım, bir senin telefon numaranı, bir de
Sergen’in 100.yılda attığı golün dakikasını’ diyen, ‘Ben duvara yazsam ya benimsin ya toprağın
diye, her türlü benimsin yine’ cümlesini kurabilen bir adamdan bahsediyoruz,
nereye kadar karşı koyabilecek Ezgi?
Familya, her karakteri ayrı
güzel, her sahnesi ayrı özenli bir dizi. Her birinin başına neler geleceğini
merakla bekliyorum ama ille de Toprak, ille de onun Ezgi’yle kavuşup kavuşamayacağı,
bu aşkın peşinden giderken neler olacağı ve kuracağı cümleler heyecanlandırıyor
beni. Geçtiğimiz hafta bir araba dolusu dayak yedikten sonra yığıldığı yerde
bıraktığımız Toprak Beyoğlu’nu neler bekliyor bakalım? İzleyelim, görelim.