Defne di Ömer... Ömer'in Defne'si... Bizim Ömer'imiz ve bizim Defne'miz... Bir süredir, beynimin içinde dönüp duruyor, Ömer'in ses tonuna yansıyan İtalyanca çaresizliği.
Haziran ayında, Adile Sultan Sarayı'nın bahçesinde bıraktığımız Ömer ve Defne'sine kavuşmamıza sayılı saatler kaldı.
Hiçbir şey bilmiyoruz. Yalnızca "bazı şeyleri" çok fazla istiyoruz. Bizler kimiz? Elli iki hafta boyunca Kiralık Aşk'a gönül vermiş, yetmemiş yazın da konuşmaya ve yazmaya devam etmiş, vefalı seyircileriz. Bizler, Kiralık Aşk'ı bir diziden çok daha farklı bir yere koyan, tüm ekibin yol arkadaşıyız belki de...
Sayılı gün çabuk geçer derler ama açıkçası uzun zaman olmuş gibi hissediyorum. İçimde özlem var. Ama özlemden de ziyade, beklentilerim var. Ömer ve Defne'sinin en nihayetinde, sorunsuz ve iki kişi olarak yaşaması gereken aşklarına tanık olmaya galiba ihtiyacım var. Ve zannediyorum ki, o günlere de daha var...
19 Haziran 2015 akşamı, Ömer'e oynanan bir oyunla başladı bizim hikayemiz. Ve Defne'nin Ömer'e bu oyunu itiraf etmesiyle de ara verdik. Arada yaşanan her şey, bizim bazen acılarımız, bazen mutluluklarımız oldu. Gerçekten de kâh göklere çıktık, kâh yerden yere vurduk kendimizi. Bazen isyan ettik, bazen de oh çektik. Ve bugün buradayız.
Kendi içimde, o nikah kıyılmış olsun da gerisine elbet bakarız olarak düşünüyorum. Hatta bu olmazsa, hayal kırıklığı yaşayacağım. Sezon finalinden beri, bu yöndeki fikrim değişmedi. Kafamın rahat olmasını arzuluyorum sanırım. Evli olmaları beni ebedi mutluluğa sürükleyecek. ^^
İso'nun mutlu bir aşk hayatını dolu dolu işlemeyi, Sinan ve Ömer dostluğunun iyileşme sürecini ve gerçekten "dost" olamalarını, Ömer'in kiralık aşk meselesiyle imtihanını, Defne'nin pişmanlığını, birbiri için çabalayan Ömer ve Defne'yi istiyorum. Ayakları yere basan bir Defne görmek istiyorum mesela; arıza Defne'den farklı olarak. Arıza Defne'nin kafasının attığı anları çoğunlukla, "Ne alaka?" diye izlemiş ve çoğu zaman çok yüksek çıkan sesi ona yakıştıramamış bir kimse olarak, olgun bir Defne görmek istiyorum.
Neriman'ın akıllanmasını istiyorum mesela. Elli iki hafta boyunca izlediklerimizi boşuna yaşamamış olsunlar istiyorum, herkesin aldığı bir ders olmalı. Necmi'yi sadece görmek değil, sesini de duymak istiyorum, Ömer'e babalık yapabilmesini istiyorum, artık lütfen!
Deniz'in sırf Ömer'le rakip diye kötü karakter olmamasını istiyorum. Mantıklı sebepleri olacaksa, izlediklerimizden daha kötü bir Deniz'e bile razıyım. Serdar'ın evin erkeği olabilmesini ve Defne'nin Topal Ailesi'ne yaptığı fedakarlıkların son bulmasını istiyorum. Nihan'ın bebeğiyle olacak sahnelerindeki absürtlüğün az olmasını istiyorum. Mahallede, karikatür karakterlerden ziyade, aile sıcaklığını tekrar hissetmek istiyorum.
Ve duyar istiyorum. İstiyorum ki, herkes, yaşanan her şeyin farkında olsun. Herkes, hatalarının farkında olsun. Hadi Koriş'imi ayrı tutayım. Ama o bile, hep hatalarını bilirken, Defne ve Ömer'in acı çektiği yerde, hayatına gülerek devam eden kimse görmek istemiyorum.
Karmakarışık değil, sakin ve istikrarlı olmak istiyorum. Dolu dolu bir hikaye izlemek ve her bölüm sonu, can-ı gönülden teşekkür etmek istiyorum emeği geçen herkese...
Bir yandan da, önüme koyulana razı gelecek ve beklemeye, sabretmeye çalışacağım. Pamir'i de, Seda'yı da, yolda karşılaşacağım her "Hay Allah"lık durumu sevmeye ve her şeyin Defne ile Ömer aşkı için olduğuna, kendimi ikna etmeye çalışacağım. Umarım başarırım, başarırız. Ve umarım, Gallo'dan bozma bir travma daha yaşamayız.
Geldi gönlümüzün ikinci sezonu, yolumuz açık olsun. Bize zirveler yakışır. ^^