Annelerimizi sezonlarca ekrana kilitleyen sırları,
kafamın hiç basmadığı reyting listelerindeki zirve alışkanlığı, hayatımıza
Halfeti’yi katan şapşahane görüntüleriyle Karagül,
Türk televizyonlarının en enteresan işlerinden biri. Hadi kabul edelim; sevsin
ya da sevmesin, her genç hayatında en az bir kez Karagül izlemiştir. Annemiz değilse anneannemiz, anneannemiz
değilse babaannemiz, ama mutlaka bir anne hep izler Karagül’ü. Mesela dört sezondur Cuma akşamları bizim evde Karagül’den başka bir gündem olmadı.
Bölüm bittiğinde diziyi takip eden akrabalar aranıp kritikler yapıldı, Cumartesi
sabahları kahvaltıda izlemeyen aile üyelerine detay detay anlatıldı, Kendal’a
toplu beddua seansları düzenlendi. (Bunu ben uydurdum, o kadar da
delirmediler!) Başta bir şok etkisi yarattı ama sonra hepimiz alıştık. O kadar
alıştık ki, benim Baran’a aşık olmuş bir kız kardeşim var. DOKUZ YAŞINDA.
Neyse, konuyu dağıtmayalım. Karagül’ün belli başlı alametifarikaları vardır. Birincisi sırlar,
ikincisi rüyalar, üçüncüsü ölümler. Ben size Karagül’ün en kritik ölümlerini anlatmaya geldim. Evet, dört
sezonda bula bula bu müthiş iç açıcı konuyu buldum. Fatihaları hazırlayın,
başlıyorum!