Hayatımın hiçbir zamanında kendini bir başkası için feda eden
insanlardan olmadım. Belki biraz bencil olduğum da söylenebilir. Hüseyin
Cevher’le çok zıt karakterde insanlarız yani. Ama Hüseyin’de beni kendine çeken, peşinden sürükleyen bir şey var. Mıknatıs misali, kızdığım zamanlar olsa da kopamıyorum.
Hüseyin Cevher, Cevher ailesinin yükünü çeken büyük oğul.
Sırf ailesinin dirliği bozulmasın diye sevmediği bir kadınla evlenmiş, sırf
babasının gönlü olsun diye babasının işine devam etmiş; evinden
işine, işinden evine gidip gelen bir adam. Fakat bir gün tüm bunlar yetmez
olmuş, hayalleri olabileceği aklına gelmiş, bambaşka bir rota çizmek istemiş.
Bir kere büyük bir fedakarlık yaptıysanız çevrenizdekiler sizden hep fedakarlık yapmanızı talep eder. Siz yeni şeyler feda ettikçe daha da katlanır talepler. Bir
kere “Dur!” dediğinizde ise tüm tepkilerin odağı olursunuz. “Nasıl yani? Olmaz!
Ayıp!” Hüseyin'e gösterilen hatta benim de gösterdiğim tepkiler de hep bu sebepten aslında. Alışınca, değişimden korkuyor insan. Süheyla Hanım gibiyiz hepimiz, hiçbir şeyin yeri değişmesin istiyoruz. Ama zaman aktıkça, değişim de kaçınılmaz oluyor.
Artık kozasından çıkmaya çalışan Hüseyin, zamanında bir kadını çok sevmiş ama hayat bu ya o kadın
hayatını kaybetmiş. Yaralı kalbi, yaşlı gözleriyle hayatına devam etmeye
çalışmış. Başka bir kadın da onu sevmiş. Çok sevdiği, saygı duyduğu hatta
korktuğu babası kirli işlere bulaşmış. Temizlemek yine Hüseyin’e kalmış; onu
seven ama hiç sevmediği bir kadınla evlenerek…
Sonra bir gün başka bir kadınla karşılaşmış Hüseyin. Kalbi yeniden
atmaya başlamış. Sonrasında ise olanlar olmuş.
“İçine atma.” derler, Hüseyin çok atmış içine. Melek’le göz
göze geldiğinde ise bir isyan isteği yükselmiş yüreğinde. Hayata, çevresine bir
isyan belki de.
İlk bölümde tanıştığımız Hüseyin’le, son bölümde
bıraktığımız Hüseyin arasında çok fark var. “Aşk değiştirir.” ya hani,
Hüseyin’i de değiştirdi. Hüseyin, sevdikçe odağını tek bir noktada topluyor. Ve
bence sevdikçe bencilleşiyor.
Fakat öyle güzel bakıyor ki, “Bu adam aşkını diri tutmalı!”
diyorsunuz. Yüreğine sakladığı hüznü, gözleriyle perdelemeye çalışıyor. Ama
bilmiyor ki, bir bakışı kalbi bin kere yakıyor.
Yazı devam ediyor...