Money Monster: Paranın kurduğu tuzağı televizyon bozabilir mi?

Money Monster: Paranın kurduğu tuzağı televizyon bozabilir mi?
Stocholm sendromu mu?

2013 yılının ödüllü kurmaca-belgesel filmi Al Meydan / Meydan’da, Mısır’ı ve Tahrir Meydanı’nı saran ayaklanmalar anlatılırken olayların ve de filmin başkahramanlarından biri şöyle diyordu: “Elinde bir kamera olduğu sürece devrim mümkündür.” Yaşadıklarımızı, sesimizi birilerine duyurma şansımız olduğu sürece devrimin de şansı olacaktı hep. Öte yandan 70’lerdeki Black Power siyahi hareketinin temsilcileri şarkılarına söz yaptıkları mottolarında “The revolution will not be televized.” “Devrim televizyonda yayınlanmayacak.” diyorlardı. Bunun ne demek olduğunu geçtiğimiz yıllarda ülkemizde yaşanan olaylarda gördük, gayet iyi kavradık. Jodie Foster’ın yönettiği, George Clooney, Julia Roberts ve Jack O’connel’ın (Clooney ve Roberts’dan rol çalıp yıldızlaşarak) başrollerde oynadığı Money Monster / Para Tuzağı, canlı yayın esnasında yaşanan bir rehin alma, finans skandalı, medya gözlem / eleştirisi filmi olarak bana yukarıda bahsettiklerimi hatırlattı. Cannes’da ilk gösterimini yaptıktan sonra bugün ülkemizde de vizyona giren film hem tempolu bir aksiyon hem de yaşadığımız dünyaya kapitalist sistem ve bu sistemin en yakın dostu medya üzerinden bakan bir seyirlik.


Üzerinde bomba varken gerçekleri söylemek zorunda kalmak

Lee Gates (Clooney), televizyonda ekonomi programı sunan, yatırım önerileri veren, sıkıcı finans dünyasını yaptığı şovlarla renklendirmeye çalışan bir medya yüzü. Patty (Roberts), programın yönetmeni, Lee’nin sağ kolu ve her şeyin yolunda gitmesini sağlayan kişi. Tam da “hadi bu günün yayınını da atlattık, hafta bitiyor az kaldı” dedikleri sırada stüdyoyu basan eli silahlı ve bombalı Kyle Budwell (O'Connell) tarafından rehin alınıyorlar. Yayını kesmek isteyen yönetmene engel oluyor saldırgan. Çünkü amacı zaten olanı biteni seyircilere, tüm dünyaya izletmek. Kyle, Lee Gates’in programında önerdiği şirkete yatırım yapıp tüm birikimi kaybetmiş ve kayıplarının karşılanmasını değil insanları kandırıp paralarını çaldığını düşündüğü finans dünyasının cezasını çekmesini istiyor. Benim kaybedecek şeyim kalmadı, onlar da kaybetsin motivasyonuyla yola çıkan Kyle, hayatları tehlikeye girdiği için her şeyi yapmaya hazır hale gelen televizyoncuları yaşanan finansal krizi araştırmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya zorlamış oluyor. Medya her şekilde manipüle edilip sistemin istediği şekilde kullanılabiliyorsa neden bir kere de biz kurbanların yararına bu yapmayalım ki diyor yani aslında.


Programı yöneten her şeyi yönetebilir mi?

Film, biz sıradan ölümlülerin kafasının çok basmadığı finans sektörünü, para alıp-satarak para kazanmayı, bunu yaparken tüm piyasaları ve hatta dünyanın dengelerini elinde tutmaya çalışanları seriyor gözlerimizin önüne. Bunu yaptığı için de geçen yıl izlediğimiz şahane film Big Short ile kıyaslanmış kimi şekillerde. Money Monster’ın sinemasal anlamda Big Short’un yanına yaklaşması maalesef mümkün değil. Biraz uzun olsa da aslında tempolu ve kendini izlettiren bir film Money Monster evet. Bir derdi de var; dili döndüğünce bunu anlatmayı başarıyor. Sermayeyi, iletişim kanallarını ve bununla bağlantılı olarak bütün hayatımızı avcumuza alan düzeni masaya yatırıyor ve bunu yaparken de bir canlı yayın ekibini, televizyonu, oradan da cep telefonlarımıza, tabletlerimize, bilgisayarlarımıza düşen akışı kullanıyor. Gayet yerinde bir seçim yapıyor zira artık hayat bu şekilde akıyor: Hızlı, acımasız, anlık ve hemen unutulan bir akış var karşımızda. Fakat bunu yaparken aslında kendi tuzağına yakalanırcasına seyircinin de bu akışın tam ortasında ve ona çok hâkim bir noktada durduğunu unutup anlattığı şeyi ve meselesini biraz basitleştirerek inandırıcılıktan uzaklaştırıyor.


Canlı yayında ölmek ya da ölmemek işte bütün mesele bu

Karşımızda iyi çekilmiş, iyi oynanmış, günceli yakalamış bir film var. Kötü bir film diyemesek de daha fazlasını beklerdik diyoruz. Filmin sonunda her şeyi takip eden ve anbean kaydeden kameranın ne şekilde bırakıldığı gayet sembolik. O sırada haber bülteninde aktarılanlar da öyle. Seyirci de bunun farkında üstelik; çünkü seyirci artık Money Monster filminin içinde yaşıyor hayatını. İstemese de. İyi seyirler.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER