Hüzünlü bir hatırayı sürprize döndüren Ömer...

Peki, Ömer'in vakti zamanında yalnızlığına ışık olan ustasına duyduğu sevgisi de hayatının tartışılmaz taşlarından biriydi. Hayatına yön veren, yol gösteren bu insana vefa borcu çok fazla. Soğukkanlı, aklı başında Ömer, çalan telefonla, Sadri Usta'sına bir şey olacağı korkusuyla yaşadığı paniğine kayıtsız kalabilir miyiz? Ömer’in kaybettiği babası olmuş Sadri Usta, sadece babası değil, özlem duyduğu anne şefkati, gidemediği evi, kızdığı dedesi olmuş, konuşamadığı sözleri olmuş, ailesi olmuş!

Aile olabilmek, hep var olabilmektir! En güçsüz anında kullanamadığın ellerine el olanlara, yürüyemediğinde ayağın olanlara, göremediğinde sana göz olanlara, konuşamadığında sana dil olanlara, senin gülmelerinle neşe, başarılarınla gurur, her mutluluğunla daha da mutlu olan insanlara aile denir. Kan bağın olsun, olmasın!

İşte Ömer ailesinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu, okul çocuklarının karne hediyelerinin yetişmesinin, bir dergi çekiminden çok daha önemli olduğunu, para ile gelen mutluluğa değil, gönülden yapılan iyiliklerin paha biçilmez değerini serdi gözlerimizin önüne! Elbette Defne gibi biz de hayran kaldık kendisine!

İSO ile kurduğu dostluğa, atölyeyle hiç ayrı kalmamış gibi bütünleşmesine, tatlı Defne'si ile gelen yemeklere sevinmesine, kendisinin Defne tarafından sevilmesinden dolayı şanslı olduğunu söylemesine, "çok seviyorum" demesine, cafcaflı hayatı Defne varsa eğer bırakabileceğini teyit etmesine bayıldım.

Peki, Defne'min Ömer üzülmesin, sıkılmasın diye üstüne almak istediği dertlere, onun o yüce kalbine ne dersiniz? Şahane değil de ne! Bu kalbinle elbette Ömer'in içisin, bu saflığınla Ömer'in sevdiceğisin, su gibi berraklığına kapılmaması mümkün mü? Bunu farkında olan ve artık "seni çok seviyorum, Defne'm" sözünü dilinden düşürmeyen, uyumalarını izlemeye doyamayan bir Ömer'imiz var artık! Serdar'ın anlattığı, Defne'ye ait bir hatırada Ömer'in de içi Defne gibi sızladı. Defne'nin heyecanlı, boş vermiş hareketlerinin arkasındaki hüznü görmemesi, hissetmemesi imkânsızdı. Bakışlarıyla üzülerek sarmaladı sevdiği kadını.

Defne'min doğum günü geldi ve çattı. Doğum gününü bir çocuk heyecanıyla bekleyen, Ömer'le paylaşmayı da yorgun ve meşgul diye uygun görmeyen bir Defne'miz vardı! Yine çok düşünceli! Aslında içi içine sığmayan sevdiği adam keşke bilse diye ümit eden Defne çok masumdu. Gününe ailesinin pasta sürprizi ile gözünü açmak, mum söndürmek, ailesi tarafından kucaklanmak, hatıralarına ait güzel bir anıyı yeninden dinlemek nasıl mutlu Defne'mizi. Yüreği pır pır etti! Şirkete gittiğinde, gelen çiçekler de Ömer'i aradı, çalan telefonda yine Ömer'i aradı, gelen postada yine yine Ömer'i aradı ve Defne o gün akşama kadar umutla acabalarla söylemediği halde hep bekledi!

Ömer gibi sevdiği kadına "içimsin" diyebilen bir adam, Defne'sinin doğum gününü asla unutmazdı ve unutmadı da...



Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER