Hüzünlü bir hatırayı sürprize döndüren Ömer...

Hüzünlü bir hatırayı sürprize döndüren Ömer...
Sevmekle başlar, yaşamak. Sevmekle başlar, anlamak. Sevmek sevdiğinle bir olmaktır. Sevmek duyumsamaktır. İki kalp, iki gönül, iki tenden oluşmaz sevgi. Tek bir kalbin, tek bir gönlünü, tek yürekte yaşarlar. Sevgi paylaşmaktır. Hem iyi günü, hem kötü günü birlikte sırtlayabilmektir. Sevdiğinle kalbini bölüşebilmektir sevmek. Sevmek affedebilmektir. Sevmek aynı nefeste buluşabilmektir. Uykunu, lokmanı, hayallerini, kahkahalarını, gözyaşlarını paylaşacak kişiyi bulduğun andır! Sevmek bir yolculuktur, kabul ediştir, mutluluğa açılan bir kapıdır. O acı çekmesin diye acılarını almaktır. Kıskançlıktır, yüz asmaktır, naz yapmaktır, kızmaktır sevmek!

Sayfalarca da yazsam tükenmez sevginin tanımı! Bir yaz gününe açtığın pencereyle, benliğine dolan hava gibi, esintili bir sonbahar gününde esen rüzgâr gibi, bir bahar akşamında sayısızca parlayan yıldız gibi ve bir kış gününde sıcacık yanan soba gibi ihtiyaç duyduğumuz duygudur, sevgi! Defne ve Ömer bu sevginin her şeklini ve tanımını gözlerimiz önüne sererken onlara hayran kalmamak mümkün mü?

Defne'nin kâbusuyla hafif bir şok yaşadım bu hafta. Yutkunmakta zorlandım. Bu sırla, Ömer'in gözlerine çökebilecek hayal kırıklığını hep görmezden geldiğimi bu kâbus sayesinde fark ettim. Ben hep yazılarımda, yazılarımın kahramanı, kanatlarından bile vazgeçmiş ürkek serçemin-Defne'min çektiklerinin yanındaydım! Ömer'i ne kadar göz ardı ettiğimi ilk defa "hangisi gerçekti, ne zaman gerçeğe döndü?" sorusuyla kendime geldim!

Ömer cümlelerini sıralarken yine ilk defa Defne'min yanında olamadım. Ömer haklıydı, birçok kez bu şans sunulduğu halde konuşmaktan ve kaybetmekten korkan Defne vardı. Ömer kandırılmayı sindiremezken, yaşadıkları her özel ana inen şüpheyle, pis yalanın pençesinde nasıl yıkılacağını hissettirdi bana ve Defne'yi hep haklı bulan kalbime. Yüzüne bile sevdiğinin bakamama duygusu da en ağırıydı sanırım. Küçümseyen bakışlarla haykırışı ve mavi sulara gömülen Defne'ye kıpırdamadan dalıp gitmesi soğuk terler dökmeme neden oldu!

Defne'min nefessiz kalarak uyanmasıyla, ben de tam tersi rahat bir nefes almıştım. Bu bizim mutlu masalımızdı. Yeniden yazılan, güzellikleri aşılayan, iyileşmeyi öğreten saf aşkın mucizesiydi.

O zaman Ömer kızar ama küçümsemez dedim. Ömer Defne'sinin boğulmasına, nefessiz kalmasına göz yummazdı. Ömer bu aşkın nasıl, nerede, ne zaman başladığına takılmazdı. Kendine tüm masumiyetiyle teslim olmuş küçük serçesinin, aşkından şüphe etmezdi. Sevilmeye bu kadar muhtaç Defne'sini kendi sevgisinden mahrum ederek asla cezalandırmazdı. Kalbini ısıtan sevdiği kadının yüzüne ve ruhuna bir daha bakmamayı değil, her gün o yüzde, gözlerde ve dudaklarda hatırlanmak isterdi. Ömer sevdiği kadını gözleriyle sevmeye doyamayan bir adamdı!

Böyle bir adamın bağırması, hem de bir mektup için, geçen hafta içime hiç sinmemişti. Yüksek sesle konuştuğunu kabullenen ve bundan dolayı özür dilemeyi ihmal etmeyen Ömer görmek bu bölümde beni memnun etti. Her şey için birbirinden özür dileyebilen, bunun nedenlerini birbirlerini özledikleri ve ayrı kaldıkları için itiraf etmeleride çok hoştu. Kavuşmalarını ve özlemlerini kapalı kapılar arkasında, karavanlarında yaşamaya karar veren çiftimizi hayallerimizde izlemekte güzeldi. Gözlerimizle tanıklık edemesek de böylesine duru aşkı yüreğimizde hissedebilmekte aşka dair bir büyüydü. Ömer ve Defne birbirlerini affederek sevgilerine sahip çıkmışlardı.



Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER