Evlilik kurumunun yakınından
geçebilmiş bir insan değilim. Devletimizin vaat ettiği 5000 liralık çeyiz
yardımını alayım desem, yaş sınırına takılacak kadar konuya uzak kaldığımı
hüzünlere gark olarak fark edecek kadar da mevzudan uzak kalmış birisiyim. Tabii
bu, aşırı fanatik bir şekilde evlilik programı izlememe mani değil. Elimde
değil, seviyorum ( Elimde değil demem de ayıp aslında, sanki özür diler gibi.
Direk, düz, zarfsız bağlaçsız seviyorum ). Locayı, adayların kaldıkları
villadaki kavgaları dostlukları, serviste doğan aşkları çok seviyorum. Dizi
izler gibi takip ediyorum, özellikle bazı adaylar var ki aylar yıllardır aynı
programa gide gele, ben onları bildiğin tanıyorum, iki gün görmesem yadırgarım.
Favorim Esra Erol, herkes gibi Nevruz Hanım’a ben de tepkiliyim. Esra Erol
bulamadığımda Flash TV’de Dest-i İzdivaç izlerim, o da olmazsa Zuhal Topal’a
göz atmadan durmam.
Ki normalde hiç şaşırmaz
Evlilik programlarından
bahsederken, yine çok severek izlediğim Kısmetse Olur’u bu tanımdan uzak tuttuğumu
söylemek isterim, zira kendisi evlilik programından çok Biri Bizi Gözetliyor
olarak hizmet veren bir format. Evet, evlenmek için bir araya gelmiş kadınlar
ve erkekler var, ama evlenmediğin zaman da hayatını o programda sürdürmeye
devam edebiliyorsun. Evlenmesen de sonunda büyük ödülü alabiliyorsun. Evlilik
programı benim için Esra Erol’dur, Zuhal Topal’dır. Evlenmek için gelen
adayların taliplerini ve birbirlerini tanıması ve evlenmek dışında herhangi bir
etkinliklerini izlemememizdir.
Bu tanıma uyan bir program daha var elbette,
Star TV’de yayınlanan, Uğur Arslan ve Seda Sayan’ın sunduğu, ismini de kendisinin
bir şarkısından alan Evleneceksen Gel. Esra Erol şöhretlerini transfer
etmesinden (Yusuf Bey’i hangimiz tanımıyoruz mesela), Seda Hanım’ın yıllardır
dobra olduğuna inanmaya zorlandığımız halleri ile Uğur Arslan’ın Songül Karlı
sonrası özgürlüğünü ilan edecekken son dakikada bunu kaçırmasına kadar, bir
evlilik programı için eksiği yok, fazlası var. Evleneceği adayı ararken gelip,
bir anda elinde mikrofon şarkı söyleyen adaydan, ortama göre seçilen müziğe
kadar (adaylar birbirini beğenirse Tarkan’dan gelir, öp öp öp öp doyamadım,
kavga çıkınca Hande Yener söyler, sen yoluna ben yolumaaa) gerçek bir Esra Erol replikası.

Yusuf Bey önemli
Evlilik programlarına olan bunca
düşkünlüğüme rağmen bu programı izlemiyorum, çünkü bu kaba hallerden, her
patavatsızlığı doğallık saymaya çalışmamızdan yorgunum. Tamam bir vakitler
güldük eğlendik, leğende cüce yıkadılar komik dedik, ‘Sen ne iş yapıyon??’ diye
canlı telefon bağlantısı yapılan adam belediye başkanı çıktı neşelendik, ama
artık yoruldum. Evlilik programına, beş kere evlenip eski eşlerinden ikisini öldürmüş
bir adamın çıkartılmasının üzerinden daha bir yıl anca geçmişken, bunu bunca
unutmamıza ve yeni olacakları iştahla izlememize, üstelik bu programı sunan
insanın başka programları ciddiyetsizlik ve bir nevi dolandırırcıkla itham
etmesine şaşırmamaktan yoruldum.
İki eşini öldürmüş adamın, ölen eşlerinden
birinin oğlunu hiç çekinmeden canlı yayına bağlayabilen, üstüne ‘Başka
kadınların da başına bu gelmesin diye biz bu adamı programa çıkartıyoruz.’ denebilen
bir yerde yaşamaktan yoruldum. Seda Sayan’ın, Zuhal Topal’ın programında hamile
gelin adayı iddiası üzerine ‘Biz burada bu kadar insanı evlendiriyoruz
kavuşturuyoruz. Biz hayırlara vesile olmaya dikkat ediyoruz. Bunlarda skandal,
entrika, utanmamak, arlanmamak hepsi bunlarda. Herkes yargıda dökecek
eteğindeki taşları.’ diyebilmesinden yoruldum. Herkesin utanmayı, arlanmayı hep
başkalarında aramasından ve illa ki bulamamasından yoruldum. ‘İki satır izleyelim de eğlenelim’ aracı olan
televizyonun bile bizim için bir dert meselesi olmasından yoruldum.
Herkese iyi seyirler ve en
hayırlı izdivaçları dilerim.