Kiralık Aşk: Defne'nin gönül gözünden

KORUNCUK PROJESİ

Dur daha bitmedi… Hani Koruncuk projesinde Defne de sizinle çalışacaktı? Defne, şirkette senden sonra tek tasarımcı olduğu halde, tasarımlarını toplantıdan önce paylaşmayıp, Fikret’ten sonra herkesle birlikte görmesini nereye koyacağız? Defileye hazırlanırken, Defne’yi söylediği sözler yüzünden Fikret’in yanında kolundan çekiştirip uzaklaştırmana ne diyeceğiz? Sinan’ın dediği gibi kadınlar hisseder Ömer -Daldan dala konan bal böcüsü Sinan, beni şaşırtıyorsun- Sanki sen hissetmedin Fik Fik’in sana âşık olduğunu. Kadın pişkin pişkin sana “Peki şimdi n’olucak, n’olucaz biz" dedi, var mı ötesi? Hadsiz! Sen kendinden emin olabilirsin, ama kadınlar bu densiz aşk gösterilerini hissettiklerinde "hooop serin gel! Yavaaaş" diye uyarırlar karşı tarafı anlayacakları dilde. Sen pek müdahil olma istersen ya da söylediklerin ve hareketlerin bu çıkışlara gerek duyulmayacak şekilde olsun.

"Gönlünü alırım ben senin" dedin ama defileden önce Fikret’in yanında dururken, Defne’yle konuşmak yerine karşıdan bakmayı tercih ettin. Fikret kaçırır mı bu detayı yapıştı eline, defile sonu selamlama falan filan… Bir de Defne’nin sorusuna verdiğin cevabı bilse kim bilir neler yapacak. -Aman diyeyim Defne bir saçmalık yapıp söyleme Fikret’e- Çünkü Defne ‘nin canını bile isteye yakmaya çalışıyor Fik Fik. Malzeme verme başka bir kadının eline Ömer… Herkesi Fikret ile selamlayacağım derken görmedin, coşkuyla ve gururla ayağa fırlayıp seni alkışlayan Defne’nin yüzünü. El ele durduğunuzda sahnede, güneşi soldu yüzündeki gülüşün.

SON OLARAK
En çok şu dönemde anneciğinin yanında olmasını isterdim Ömer. Çünkü istenmeyen gelin olduğu İplikçi Ailesi'nde en çok anneciğin anlardı Defne’yi, onun yanında olurdu. Kadın gözüyle Defne’nin kuşkularını nasıl gidereceğini anlatırdı sana, seven kadının neler beklediğini…

Gerçek aşk koşulsuz teslimiyeti gerektirir. Can’ı Canan’a koşulsuz teslim etmeyi… Hatırla; sen bir erkek gibi severken, içindeki çocuk şefkat bekledi Ömer. Defne, seni bir kadın gibi severken, dudaklarıyla sevgilin, elleriyle annen, sözleriyle can dostun, çalışırken yardımcın oldu. “Sevgilim, Tanrının beşiğiymiş koynun diye uyuduğum dünya”  Defne’nin kokusunu içine çekerek, ona sarılarak güne başlamak ne güzel değil mi? Sabah pişirdiği otlu omleti yemek… Eve dolan kahve kokusu… Evden çıkarken yakana iliştirilen bir tutam çiçek… Akşama ne yemek istersin diye soran bir kadın… Sen çizim yaparken yanı başında uyuyakalan küçük kız… Fettan bir dişilik yerine, masumiyetin çekiciliği.

Bilmediğin bir şeyin yokluğu acıtmaz canını Ömer. Ama öğrendiğin, sahip olduğun bir şeyin kaybı yıkıcı olur. Hiç aklından çıkarma; Evet, Ömer İplikçi ’sin ama gerçekte koskoca bir yalnızlığın içinde, Defne’nin seni sevdiği kadarsın, daha fazla değil. İşte bu yüzden gider kaygılarını Defne’nin, güldür tekrar yüzünü, sadece onun elinden tut. Çünkü Defne’nin senden başka kahramanı yok.

Bak, Defne ne söylüyor sana şimdi:

Ben geldim aşkım,
Herkes çekmiş sapanıyla vurmaya hazırken

İçimdeki ürkek serçeyi,
Bir iyilik perisine güvenip,
Başka dudaklara rehin bıraktım sırrımı
İşte yüreğim yüzümde, saklanmıyorum
Güneşleri giyip geldim karşına
Dağından ayrı kalmış rüzgâr gibiydim
Kavuştum yamaçlarıma

Senin denizinde vurgun yemişim, iflah olmam
Kıyılarına vurmuş bedenim,
Bir kızıl kısrak koşuyor kara yağız gecelerine,
Bak, Ay bile titredi davetimden,
Sana teslimim 

Adını koymadan da sevebilirsin,
Bilirim, sözcüklere sığdıramazsın her şeyi
Sakla, kundakla emanetini, kabul
Ama yalnızca uykumda sevme beni,
Güneşlerin içinde doğup batmasın,

Her şey sana kalmasın,
Birlikte uyuyanlara göre değil bu suskunluk,
İki kelimeye bin anlam yükleyip
Azad et dökülsün dudaklarından
Ama dikkat et, geç kalma,
O kadar incelir ki kalp bazen,
Çatlar fısıldasan bile usulca.

Bunca zaman korkuyu almışım koynuma,
Cam kırığı yataklarda uykularım,
Sırrım emanet dudaklardan döküldü, dökülecek
Dost gülüşlerin kurbanıyım
Bütün kara bulutlar toplandı gözlerimde,
Siyah bir gelinlik giymiş gibi, yastayım. 

Bütün yalanları ben söylemedim ki,
Neden taşladılar yüreğimden kanatlanan kuşları,
Yalnız olmak, arkasız olmak değildi derdim,
Çekip yüreğimi kınından
Hazırdım dünyayı karşıma almaya,
Ama senin bir “evet” ine yenildim.
 
Belki dayanırım ayrılığa
Bilmesem hangi eller dokunacak yokluğumda,

Ama bile bile kabullenmiyor kalbim
Sen kahve taşıyan ellerime kızarken,
Ben seni ayakta alkışlıyorum.
İyilik perisinin elleri karışıyor ellerine
Görüyor musun?
Gülüşünü yağmalıyor gözleri,
Bakamıyorum. 

Kanıyorum ince ince,
Kalbim bedenimde koskoca diken,
Önce gülüşüm gidiyor,
Sonra sana dokunmaya korkan ellerim,
Veda ediyor sabahlarına dolanan kızıl saçlarım
Usulca çekiliyor yüreğimden aşk

Sadece seni bana, beni sana getiren şarkı kulaklarımda
“Fark etmeden, fark etmeden senin olmuşum”
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER