Muhteşem Yüzyıl Kösem: Ben nerede yanlış yaptım?

2. Kösem, seyirciye vaadini gözden geçirmeli

Belki de Kösem’i benimsetmeyen en önemli husus yapımın izleyiciye vaat ettiğiyle sunduğunun örtüşememesidir. Muhteşem Yüzyıl’ın finalinin ardından ekrana gelen tanıtımda küçük yaşta bir sultanın bütün paşaları, askerleri, beyleri kısaca tüm Osmanlı siyasi yapısını ele geçirdiğini ve ardından tahta oturduğunu izlemiştik. Hürrem Sultan’ı dört sezon boyunca izleyen milyonlarca insanın ağzı bir karış açık kalmıştı çünkü ilk kez bütün siyasi gücü eline almış, tahta oturmuş ve devlet yönetecek “hanım padişah” olmuş bir kadını izleyecektik.

Daha sonra, Eylül ayında yayınlanan ve belki de tüm dizilere “teaser böyle çekilir” mantığını aşılayan ilk tanıtımda ise karanlık bir Osmanlı çerçevesinde, harem ve harem kadınlarının devlete değen parmaklarını, kararan bir devlette çıkan isyanları, idamları, yok oluşları ve tüm bu parçalanan düzende kadınların güçle hayatta kalışını izledik. Yani bize; sıradan bir harem mücadelesinden çok daha farklı, bu kez devleti yöneten kadınları ve düşüşün eşiğine gelmiş bir imparatorluğun siyah yüzü gösterilecekti, vaat edilen buydu.

Ancak Muhteşem Yüzyıl Kösem başladığında, kısa sürede ilk Muhteşem Yüzyıl’dan çok da farklı olmayan, harem ve harem sultanlarının bol bol izlediğimiz çekişmelerinin adeta devamını izledik. Kösem, dizide tarihteki Kösem Sultan kadar güçlü, ihtişamlı ve önde giden ve yol gösteren. Ama bu seviyeye devlet yöneterek, isyan bastırarak, evlatlarını ölüme göndererek çıkmış bir kadını dizide harem entrikalarıyla oturtmak seyircisine “Bunun diğerinden farkı ne, ne yapmış da ‘Kösem Sultan’ olmuş ki?” dedirtiyor.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER