Haftalardır uzayıp giden hain meselesi de bu bölüm vesilesiyle çözülmüş oldu. Çözülmüş oldu demeyelim de en azından Mustafa kimin ne mal olduğunun farkında diyelim. Yine de baskın sahnesinde Farah’a, "Baskın yaparlarsa hain sensin.’’ dedikten sonra birden "Hayır, senin masum olduğunu hep biliyordum.’’ demesi garibime gitti. Leyla’nın hain olduğunu anlamasına rağmen Farah’ı bu kadar süründürmesi de aklımın almadığı diğer bir detay. Bu detay aklıma Mustafa’nın, Farah’ın hain olduğuna kesin bir biçimde inanmamış olması ihtimalini getiriyor. İster misiniz Farah’ı da yemlemiş olsun? Bu tezimi de Ali’yi yanına alıp evine gidip Leyla’nın karşısında sanki Leyla’nın her şeyi duymasını ister gibi planlarını anlatması az çok çürütüyor. Yine de bu konuda hala muallaktayım.
Mustafa ve Farah’ın yan yana yürüdüğü anlarda nedensizce aklıma Lara ile Pera’da gezdikleri günler geldi. Leyla’nın hain olduğunu biliyorum dediği sıralarda ise Mustafa’nın saçının, sakalının daha düzenli olduğu ve Galata’da zabitlik yaptığı zamanlar geldi. Lara deyince oradan Boris atladı işin içine. Gözlerim doldu. Bakın aklıma gelince yine doldu.

Sınıfı susturamayan hoca bakışı
Cemil, bu hafta epey bir tökezledi. İki buçuk saat boyunca yaptığı tek hamle Nijat’tan yardım isteyerek Akbar’ı ölümden kurtarmaya çalışmaktı. Önce Miloş’un, Akbar’ı öldürtme planını yedi. Sonrasında ise çaresizce köşesine oturdu ve güya baş kaldırdığı Miloş’un dediklerini tek tek yerine getirdi. Akbar’ı kurtarmak istemesinin nedeni de tam olarak buydu zaten. Şayet Akbar ölseydi, Miloş ile başa çıkamayacaktı. Bunun en büyük kanıtı da normalde ölümle cebelleşmesi gereken Miloş’un masaya oturup, Yüce Efendi dahi olmamasına rağmen dediklerini bire bir yaptırtmasıydı. İşin zor Cemil, işin çok zor…
Akbar’ın kurtulduğu sahne çok mu klişeydi? Yoksa bana mı öyle geliyor? Yakalanan kötü adam, birçok sebepten ötürü grubun en masum kişisiyle baş başa kalır. Sonrasında adam ondan bir iyilik ister. O kişi bunu yaparken de adam onu ya öldürür ya da bayıltır ve kaçar. Burada kötü adam Akbar, masum kişi Nihan oluyor. Olaylarda yalnız kaldıklarında gerçekleşebilecek en kötü şekilde gerçekleşiyor. Aslında Nihan silahı masada bıraktığında bir an olsun her şeyin düzgün gideceğine inanmıştım. Akbar, suyu içip teşekkür ettiğinde ise bir şey olmayacağına neredeyse emindim. Ne olduysa o anda oldu zaten. Akbar, kenardan köşeden aldığı ucu sivri cismi Nihan’ın böğrüne batırdı. Sonra da kaçtı zaten. Nihan da boşu boşuna öldü garibim. Hiç beklemiyordum ölmesini. Böğründen tek bir darbe alması ve yere düşüp çok çabuk bir şekilde can vermesi biraz zorlamaydı sanki. Karakter ölmesi gerektiği için ölmüş gibiydi. Keşke yaşasaydı. Arnavut’a da yazık oldu. Nihan’ı canlandıran Umay Anadolu Kaboğlu’na da uğurlar olsun! Gelecek oyunculuk hayatında başarılar dilerim.

Küçük sınıflara hesap sorarken
Bu hafta veda ettiğimiz tek oyuncu ne yazık ki Umay Anadolu Kaboğlu değildi. Sultan Abdülhamid Han’ın, Pir’i de Miloş’un Sultan’a karşı kurduğu yeni planında can verdi. Ahmet Mekin’in de emeğine sağlık. Uğurlar olsun!
Miloş’u zekâsından ötürü tam fazlasıyla ısınmaya başladığım sırada yaptığı acımasız planlarla tüm artı fikirlerimi yok ediyor. Ama maşallah kafa da zehir gibi çalışıyor. Son dakikalarda bir sonraki bölüm için hazırlık yapıldı. Akbar yine birkaç bölüm önce yaptığı gibi görevlerini verdi, kendi görevini aldı ve köşesine çekildi. Her şey iyiydi, güzeldi fakat bu sahnelerde anlamadığım tek bir şey var. Herkes çok zeki, herkes müthiş plan yapıyor ve herkes bu yeteneklere rağmen birbirinin planlarını anlayabiliyor. Akbar, Miloş’un orada olacağını tahmin ederken Miloş, Akbar’ın orada olacağını tahmin ediyor. Tabii Mustafa durur mu? Mustafa da ikisinin birden orada olacağını tahmin ediyor. Valla üçü de zehir gibi. Bu kadar zeka baş ağrısı yapar, demedi demeyin.
Filinta’nın 52. Bölümü her hafta olduğu diğer bölüme geniş bir kapı açarak sona erdi. Açılan kapı genişti fakat kapıyı açana kadar gidilen yol çok yorucu ve sıkıcıydı. En başta da söylediğim gibi Filinta bu hafta ilk defa beni hayal kırıklığına uğrattı. En kısa zamanda düzelmesi dileğiyle!