Derin derin nefes aldıran: Kiralık Aşk

Defne Ömer’in gömleğiyle aşağıya indiğinde hanginiz çilekli rüyayı düşünmedi?? “O rüya gerçekte de yaşanır mı acaba?” diye geçirdim içimden ama o kadarı bünyelere fazla gelir diye düşünmüş olacaklar ki çekmemişler. Sonra sağ olsun Defne’nin anneannesi aradı. Ömer telefonu kapatsın diye yapmadığını bırakmadı Ne kadar da sevgilisine elleriyle kahvaltı hazırlamak isteyen mikemmel bir erkek!

En sevdiğimiz, hep sevdiğimiz Ömer’ciğimiz fesleğen ve yumurta almak için markete gider. O kahvaltı illa planladığı gibi yapılacaktır. Tabii bilmiyor ki Ömer her şey planladığı gibi olmuyor. Kapıda bir adet Gallo beliriyor ve artık “anka kuşunu veren kız” olduğu da ayyuka çıkıyor. Defne ile Gallo konuşmasında Gallo’nun Ömer’e bir şey anlatmak için gelmediğini anladım. Kötü anlamda demiyorum ve inanıyorum ki bu kadar dürüst olmayı savunan kadın, Ömer’i sevecek ve o incinmesin diye de saklayacak bu sırrı. Tabii bu yükü kaldırabilecek mi bilmiyorum. Çok zor bunu bilip, altında ezilmeden yaşamak. Zaten Defne bunca zaman bu stresle, yükle nasıl yaşadı ve yaşamaya devam ediyor anlamıyorum. İnsan patlar ya. Tutamaz yani der “Artık ne olacaksa olsun” Neyse Defne’yi anlamaya çalışacağım derken içim soldu vallahi.  Şimdi nasıl yol alacak bu Fikret meselesi bilemiyorum. Defne, Ömer’den gizlerse Fikret’in “mavi saçlı kız” olduğunu,  bir sırrı daha olacak.  Peki Ömer ne zaman, nasıl, kimden öğrenecek bunu? Onu da ayrıca merak ediyorum.

Ayrıca bu meseleye Tranba’nın da dahil olmasını istemiyorum. İçim kalktı onun böyle her şeyin içinde olmasından dolayı benim de. Umarım Fikret aynı tavrını sürdürür Tranba karşısında. Tabii şimdi bir de meşhur 200 bin tl durumu var. Şimdi de Fikret’in borcu var. Defne aldı çeki götürdü, teslim etti ve kurtuldu borçtan ama arkasında mağdur bir insan bıraktı. Bu bölüm de görmüş olduk Sude ve Neriman çeki almışlar. O çek boşuna öyle ortalarda değil bir şey çıkacak ondan belli. Neyse izleyip göreceğiz.

Kısa notlar

● Bana göre evlenme kararı alındıktan sonraki bölüm buydu yani bu olmalıydı. Hep bahsettiğimiz Ömer’in “güvenememesi ve temkinli sevmesi” bitmişti ve Ömer’in ağzından bunun sebeplerini duyduk. Kafamızdaki boşluklar geç de olsa doldu. Ayrıca Defne’nin “dolu dolu seven Defne olarak geldim.” dediği sahneyi de flashback olarak izlediğimiz için çok mutlu oldum. Hikayenin boşluklarla dolu olmaması, her şeyin sağlam temeller üzerine bizim tarafımızdan değil de karakterler tarafından oturtulması gayet iyi oldu ve şahsen beklediğim ve istediğim sahnelerdi. Biliyorduk evet, Ömer vazgeçmişti “temkinli sevmekten” ve Defne de muhtemelen “geldim “demiştir sonunda ama bunları görmek hikayemize inandırıyor, bizi onlara yaklaştırıyor. O yüzden bunları telafi ettikleri için teşekkürler.

● Koray gelmiş hoş gelmiş. Ofiste olmadığı ya da olmayacağı zamanlarını düşünemiyorum. Koray ve Ömer sahnelerine bayılıyorum ayrıca. En favori çiftim sizsiniz!

● Defne şimdi ne yapacak merak ediyorum. Ömer, Yasemin’le konuştu ve Defne’nin Passionis’e geçmesi için rica etti. Şimdi Defne ne yapıp dönecek Passionis’e ve dönemezse bunu Ömer’e nasıl anlatacak? Yasemin’den yardım ister Defne desem, Yasemin para meselesini bilmiyor. Ahhh bu kız ne yapacak bu hikayede böyle? Doymadı doyamadı çilelere, yalanlara, oyunlara. Çek çıkar kendini artık bu bataklıktan diye bağırasım ya da tutup çekesim geliyor onu.

● Sude’nin belli ki Tranba’dan dolayı başına bir şeyler gelecek ve bu konuda Neriman harekete geçecek. Sonunda hırstan dönen gözlerini açtı ve kızının nelere bulaşmak üzere olduğunu fark etti. Umarım Sude’yi engelleyebilir ama bana göre Sude bir şeyleri kendi tecrübe etmeden anlayamayacak. Yaşayıp görmesi lazım.

● Keşke İsmail’i mutlu edecek, huzura erdirecek bir çözüm bulsak. Yalnız olmayı hak etmiyor. Çok sevilmeyi hak ediyor İso. Hikayede öyle güzel bir duruşu var ki iyi şeyler biraz da onun tarafında olsun istiyoruz.

Öyle bir bölüm yapmışlar ki daha ne kadar anlatsak az ve bir o kadar da boş gibi hissediyorum. O güzel sahneleri anlatıp söze dökmek yetmeyecek gibi. İzleyip hissettiğimiz şeyleri, tekrar tekrar izleyip aynı şekilde hissetmeye devam edelim zira ihtiyacımız var. Bu yazılar da yalnız olmadığımızı göstermek için iyi günde kötü günde buradayız demek için yazılıyor bence. Üzüntüyü de mutluluğa da paylaştığımızı, yalnız olmadığımızı göstermek için.Yani ben o yüzden yazıyorum. O hissettiğimiz her duygu hep aynı sevgili Kiralıkçılar. Hep bu duygularda kalalım o zaman. Hep derin derin nefes alalım. Bize derinn derinn nefes aldıran şeyler de hiç azalmasın, artsın ve hep hayatımızda olsunlar. Herkesin ellerine, bizim de gözlerimize sağlık. Görüşmek dileğiyle

*Sende bir şey var. Bana derin derin nefes aldıran bir şey. Pablo Neruda
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER