Derin derin nefes aldıran: Kiralık Aşk

Ömer ve Defne’nin ofisteki halleri beni eski günlere götürdü ve Defne’nin asistan olduğu zamanları özlediğimi fark ettim. Ömer’in dilinden anlayan, onunla ve işlerle baş edebilen tek insan Defne’ydi. Derya’ya üzülmedim desem yalan. İş söz konusu olunca Ömer ne kadar farklı değil mi? Sinirli bir şekilde Derya ile konuştuğunu sanan Ömer, Defne’yi karşısında görünce o şapşik gülüşü geldi oturdu yüzüne. Ömer’in bu hallerine bayılmayan bizden değildir. Neyse sakin kalmaya çalışıyoruz ^^ Sonrasında da Defne’nin adeta cesaret hapı içtiğini düşündüğüm konuşması geldi. 13. Bölümdeki gibi “Yalnız ateşle oynuyorsun”  diyen Ömer’e, "Olsun, en kötü yanarız” diyen ve “ee artık ne de olsa…” diye lafını tamamlayan Defne... Yalnız Defne’ciğim Ömer ciddi, o yüzden sonunu getiremeyeceğin cümleler kurma istersen ya da sen kur biz de Ömer’i böyle şoka girmiş bir şekilde izleyelim.

Bahsetmezsek çatlayacağım başka bir sahne de Ömer’in Defne'yi kıskandığı sahneydi. “Defnem mi dedi? M harfi mi?” diyen Sinan’ın tatlılığına ne diyelim? Ömer zaten şok üstüne şok yaşıyor bir de Sinan ve yüz ifadeleri eklenince gülmeden edemedim. Ee, ama sen o saça dokunmayacaktın Selim’cim. En son Defne’nin saçına dokundu, Ömer orada iptal. Herkesin ortasında “Biz çocukluk aşkıydık. Çocukluk dediğime bakma. Çok fena sevgiliydik" demeler üstüne de bir de "Yetişkinlik zamanlarımızda da bir deneyelim” demeler. "Bir deneyin yetişkin döneminizde o zaman.” diyen Ömer güldürmedi, öldürdü. Alahhımmm nasıl da tatlıı kıskanırmışşş. Defne de ilk defa kıskanıldığını anladı ve çok da hoşuna gitti ki nasıl gitmesin ya? Bozulan ama bozulduğunu kabul etmeyen Ömer’ciğim "Sen benim sevgilimsin Defne" dedi. Acaba Ömer orada, Defne’nin kendisinden bahsetmesini mi bekledi?  Orada herkesin ortasında bu şekilde ilan etmek aşklarını pek olmazdı gibime geliyor. Herkes az çok biliyor gibi aralarındaki şeyi ama hala neden bu kadar gizli saklı takılıyorlar anlamadım. Neyse, itirafını da etti Ömer “kıskandım” diyerek. E kıskansın ama değil mi? Belli etsin ki biz de görelim onun bu hallerini. Aşırıya kaçmadan, kırmadan dökmeden, ilişkiye zarar vermeden tatlı tatlı kıskanan bir Ömer izleyebilir ve Defne gibi bir süre keyfini çıkarabiliriz.

Aman da aman çift olmuşlar da beraber mi takılırlarmış. Sinan ve Yasemin ev sahibi, Ömer ve Defne İplikçi’ler de misafirleri mi olurlarmış? Öncesinde bir Gallo meselesinden dolayı Defne gibi gerilsek de neyse ki bu gerginlik çok korktuğum, o anı gölgeleyecek şekilde yansıtılmadı. Sinan oturur oturmaz “Ee anlatın bakalım evlilik teklifi nasıl oldu?” diye sordu. Ömer kendini anlatmayı sevmediği için, sözel anlatımı kötü olan Defne hanımcığımız anlattı hem de sadece merak ettiğimiz o geceyi değil hikayeyi en başa sardı. Ohh nasıl da iyi oldu? Nereden nereye geldik, izlerken çok net gördük. İzlerken vayy be dedim. Ne kadar sahiplenmiş, sevmişiz, onlarla sevinmiş, üzülmüşüz ama işte buradaydık. Emindik.

Sorunlar yok muydu? Vardı ama zamana bırakıyorduk, hala ve hala sabırla severek belki de ilerde yine üzülerek, kızarak ama hiç vazgeçmeyerek. Defne anlatırken onu hayran hayran, sevgi dolu gözlerle izleyen Ömer’ler, "kısa keseyim" derken bütün hikayeyi anlatan Defne’ler ne yapsak da sizi korusak her şeyden? Yasemin vurucu soruyu sordu sonrasında “Madem bu kadar seviyordunuz neden ayrı kaldınız, sorununuz neydi?" diye. Defne ve Sinan sorundan haberdar ama Ömer "ben de bilmiyorum" der gibi baktı. Ömer’in her şeyi yok saymamış olması onun karakteri açısından gayet tutarlı bir durum. Hala kafasında oturtamadığı şeyler var. Onların gölgesinde yaşamıyor aşkını ama onları yok da saymıyor ve bence dediğim gibi hala bekliyor o sırların anlatılacağı günü. Yalnız bu defa uzak durarak, anlat diye ısrar ederek, temkinli severek değil ; umutla ve sabırla bekliyordu.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER