Kiralık Aşk: Ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem...

’’Ömer ben geldim.’’
"Bir gün sana dertsiz, tasasız, saçmalamayan, dolu dolu seven, yaşayan bir Defne olarak geleceğim. Kapını çalacağım, ‘Ömer ben geldim.’ diyeceğim ve bir daha hiç gitmeyeceğim.’’

Şimdi yazacaklarımın hayali bile kalbimi sıkıştırsa da sizlerle paylaşmak istiyorum. Ne derler bilirsiniz; sevinçler paylaşıldıkça artar, acılar paylaşıldıkça azalır. Hangisi peki derseniz eğer… Buyurun cenaze namazına!

Nöro’ya çeki verdikten sonra soluğu Ömer’de alan Defnecik… Fonda Candan Erçetin yüreğimi dağlıyor zaten. Nereye çeksem bilemediğim bir şarkı. Ömer soğanları, sarımsakları kesiyor mu, işkence mi ediyor belli değil.

Zil çalar, Ömer bıçağı kaptığı gibi… Size de böyle olmadı mı? Ömer bıçağı alacak gibi geldi bir an bana. Yalnız değilim, biliyorum. Neyse neyse…

Bıçaksız Ömer kapıyı açar, Defne’si boynuna atlar. Sözünü tutmuştur Defne. Ama acaba geldiği Ömer aynı Ömer mi? Çünkü Defne’nin Ömer’i böyle bakmazdı. Hem de Tranba olayı için… Sinan’ın lafını bile es geçti yani, öyle mi?

Bu hafta da konuklarımız Ömer İplikçi ve bakışları idi. Allah bizi o bakışlarla terbiye etmesin. İnşallah bizi o geride bıraktığımız, "Gallo’ya o bakışı nasıl atar?’’ atarlarımızla terbiye etmesin.

Gelen gideni aratır derler.

Gallo’ya bakışlarına laf ederken bu bakışlar canımızı yakacağa benziyor. Lütfen bu da bir ters köşe olsun. Ömer, "Ben geldim!" diyen Defne’ye saçma sapan atarlarla "Git Defne.’’ demesin.

Bizdeki de kalp. Atıyor, arada tekliyor.

Bu tarz durumlarda çok daha fazla tekliyor hatta.

Bu haftalık benden bu kadar olsun. Uzun uzun yazmaya kalbimin dayanmadığı bir bölümdü benim için.
Emeklere sağlık! Daha güzel günlerde görüşmek üzere…

Heh bu arada… Saygı efenim, saygı önemli. ^^
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER