Kiralık Aşk: Ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem...

Kiralık Aşk: Ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem...
"Her şey mal mülk, her şey para pul
Dostlukmuş sevgiymiş ara bul.’’

Ayy, yazıya başlamışız pardon. ^^ Kiralık Aşk’ta bu haftayla birlikte 36 bölüm devirmiş olduk. Bu yazı da benim sizlerle buluştuğum 10. yazım olmuş olacak. Nasıl bir sevmekse bu, bana sayfalarca yazdırmış. Altından kalkabileceğime inandığım her bölümün sonunda koşarak bilgisayarımı açtım. İçimden geçenleri yazıya döktüm, beraber dertleştik. Her yazının sonunda on kez okuyup eksik bir şey kalmış mı kontrol etmeme rağmen yayınlandıktan sonra "Ah be! Bak şunu da söyleyecektim. Tüh, içimde kaldı.’’ dediğim çok oldu. Yani sayfalarca yazsam da derdimi bitiremediğim, bazen de derdimi bildiğim halde mantıklı cümlelere dönüştüremediğim oldu.

O kadar yoğun duygu ve düşünce topluluğu ile başlıyordum ki yazıya, bazen çoğu şey karambole gidiveriyordu. Bu kez durum biraz daha farklı. Bu kez yazıp yazmama konusunda tereddüde düştüm. İlk kez "Hangi birini yazayım?"dan çok "Ne yazayım ki?’’ diye düşündüm. Ama yine de buradayım. Vazgeçmiyorum. Daha yarım kalanlar, yaşanamayanlar var. Burada kalmayacak. Evet biraz dağıldık, afalladık. Ama ‘yeniden yörüngemize gireceğiz’. Tabiri caizse borçlular bize. Defne ve Ömer bize bunları borçlu. O yüzden vazgeçmiyorum, buradayım. Her cuma televizyonun karşısında, evdekilerle harp halinde olsam da (çünkü neredeyse yayın sırasında nefes aldırmıyorum kimseye), her zamanki yerime kurulup bazen ağlayıp bazen kahkahalar atıp bazen de izlediğimden memnun kalmayıp sitem ederek bu yolu beraber yürüyeceğiz.

Bölüme gelirsek eğer… Ne desem bilemediğim bir noktadayız. Kimsenin emeğine saygısızlık etmek istemem, etmem de zaten. Ortada ciddi bir çalışma var mı? Var. Bu işlere çok da hakim miyiz? Kendi adıma hayır. Bilmediğim hususlarda ahkâm kesmem. Ama beğenmediysem, eksik  bir şey olduğunu hissettiysem de dile getiririm. Tabii burada üslup devreye giriyor. Hakaret etmek hiçbir şeyi değiştirmez. Edeni küçültür, edilen de etkilenmez. Gelin şahısları değil de sadece diziyi kritik edelim.


Ömer benim olacak??

Gallo ile başlamak istemesem de beynim beni sürekli ona getiriyor. Kız çok sevimli, gözleri maşallah nasıl bir maviyse artık cam gibi parlıyor. Ama şu Ömer’le benzeşme durumları beni korkutuyor. Birbirlerinin laflarını tamamlamalar beni 18. Bölüme ışınladı. Çizim yapabilmesi için Ömer’e yardımcı olmaya çalışan Defne ve aklındakileri sevdiğine söyleyen, söylerken de düşündüren Ömer. Keşke çiftimize özel kalsaydı bu durum. Aynen geçen hafta duyduğumda kulaklarıma inanamadığım Ömer-Gallo sahnesindeki şarkı gibi… Neyse diyorum, ona da peki deyip geçiyorum.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER