Kaç bölüm alacaklısın?
11 Eylül 2014
Bize olayı özetler misiniz?
SS: Olay, bir hafta sonu telefonumda ANS'den Engin Bey'in aramasını gördüğümde başladı. Engin Bey, "Abdullah Bey görüşmek istiyor. Show Tv'ye bir dizi yapıyoruz ekiple aramızda iş konusunda bir tatsızlık yaşandı. Ekip işi bıraktı." dedi. Acil, hemen yarın sete çıkacak bir ekip kurmamı istediler. Önceki ekibin iş bırakma sebebini sorunca "Set ve prodüksiyon ekibi bize terbiyesizlik yaptı, Abdullah Bey set ekibinin işine son verdiği için Yönetmen Kemal Uzun ve prodüksiyon ekibi de ekipten bir adam giderse biz de gideriz demişler ve işi bırakmışlar." açıklamasını aldım. Yani bana yapılan açıklamaya göre iş bırakma sebepleri parasal bir durum değil sadece etik bir durum yüzünden işi bırakmışlardı. Ben de "Eğer konu buysa sıkıntı yok." dedim. Zira uzun zamandır sektördeyim ve yapımla zıtlaşan, terbiye sınırlarını zorlayan set ekipleri ile çok karşılaştım.
Ertesi güne ekibimi kurdum ve çalışmaya başladık. İlk bölümün ortalarında üçüncü gün gibiydi. Kemal Uzun, Facebook'ta aslında sette olanların iç yüzüne dair bir yazı yayınladı. Bu yazı beni çok rahatsız etti ve durumu Abdullah Bey'e sordum. Kemal Uzun'un yaptığı açıklamasının doğru olmadığını söyledi. Bölüm bitti, yayınlandı. Paramızı ertesi hafta hesabımıza yatırdılar. Ödemeyi alınca iş bırakma sebebinin para olmadığı yolundaki inancım daha da netleşti. Böyle bir-iki bölüm gitti. Fakat üçüncü bölümden sonra "Günümüz değişti, kanal işi bitirecek, TMSF el koyacak” gibi gerekçelerle ödemeler sarkmaya başladı. Zaten 3 Nisan'da da dizi yayından kaldırıldı.
İşte zurnanın zırt dediği yer de tam burası. Dizi yayından kaldırıldıktan sonra yedinci bölüm ödemesi 11 Nisan'da yapıldı ve o tarihten sonra ödeme almak için bekleme eziyeti başladı. Ne muhasebe cevap veriyor, ne de şirkete gittiğiniz de muhatap buluyorsunuz. Sizi mahkemeye vereceğim diyenlere de, cevap "Yapımcı arkadaşlarıma söyleyeceğim bir daha bu sektörde iş yapamayacaksınız” şeklinde gelmeye başladı. Gerçi dava açan herkes parasını aldı o ayrı. Ben ise hâlâ son bölümümün peşindeyim. Üç ay 17 gündür ve güya ben "Abdullah Oğuz’un adamı" olmama rağmen. Ulaşabildiğim zamanlar muhasebenin verdiği cevap, "Kanal ödemedi, biz de dava açıcaz." Sonra kanalı aradık ki kanal daha TMSF'ye geçmeden bütün bölümleri ödemiş. Şimdi bu durumla nasıl baş edersin? Alacağın var. Dava açacaksın. Mahkeme masrafları avukat paraları vs., Hadi benim imkanım var ya, 500 / 600 lira haftalıkla çalışan ne yapacak? Hâlâ mahkeme aşamasındayım son bölüm için...
Kolay gelsin... Hazırlık aşamasında kaşe alıyor musunuz?
SS: Hazırlık aşaması bizim sektörde yapıma hediye, jest tadındadır. Dizinin hazırlığı dört hafta bile sürse alacağın para belki bir haftalıktır. Yeni yapılan projenin ilk bölümü ortalama 25 -30 gün sürer yine alacağın para bir haftalıktır. Mesela Reaksiyon 63 günde ilk bölümü çekti ekip iki haftalık alacaklar.
Sektörde ödemeler bölüm yayınını takip eden dördüncü haftada yapılıyormuş genel eğilim böyle mi?
SS: 10-11 bölüm geriden gelen bile firmalar olduğunu duydum. Diziler'de aslolan yayından sonraki hafta paranı almandır. Kimi iki hafta içerde tutar o da makul olanıdır ama 5-6 hafta geriden ödemek, o insafsızlık boyutundadır. Bu çalışan kendini ve ailesini nasıl geçindirsin?
Kimse şikayetini yapıma karşı dile getirmiyor mu?
SS: İnsanlar işlerinden olmamak için sessiz kalıyorlar.
Bu sessizliğin kime faydası var ki?
SS: Bu kadar istikrarsız bir sektörde yapılacak başka bir çare yok. İki sene boyunca işsiz kalmış bir adam diğerlerinin başına ne geldiğini sorgulamadan sadece çalışmak için fiyat da kırar, adam da satar. Artık sektörde adam çok, iş yok. Adamların kalitesini sorgularsan da çıkan işlere bakın, anlarsınız.
Emeğinin karşılığını alamayan ama işsiz kalmaktan korkanlara ne tavsiye edersiniz?
SS: Benim tavsiye de bulanacak pek bir şeyim yok zira durum ortada kelin merhemi olsa başına sürermiş hesabı. Bunun tek çözümü herhangi bir sıkıntıda ilgili kurumu, Çalışma Bakanlığı'na ihbar etmek ve müfettişleri harekete geçirmektir. Devlet ne kadar denetlerse, kaçak köçek o kadar azalır.
Herhangi bir sendika örgütüne üye misiniz? Onların bu konuda desteği oldu mu?
SS: Derneğimiz var (Görüntü Yönetmenleri olarak) bu dernek Reklam'da bir yere getirdi çalıma saatlerini ama dizi ve sinema için çalışmalar sürüyor. Derneğe üye görüntü yönetmeni arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu reklam çalışıyor ve öncelik oralarda. SineSen’e üyeyim ama daha bir kere sendikadan gelip de setlerde ne oluyor diyen olmadı. Çünkü sendikanın bir sendikaya ihtiyacı var. Sektörde kaç kişi sendikalı, o da başka bir muamma.
Sözleşme yapıyor musunuz? Bu sözleşmeler bağlayıcı oluyor mu?
SS: İşe başlarken sözleşme yapılıyor ama sözleşme de kazanan sadece yapımcıdır. Eser hakkında talep edeceğin telif dahil bütün haklarına el koyuyor. Hatta bazı sözleşmelerde kainat haklarını bile devralıyorlar. İmzalamazssan da kapıyı gösteriyorlar.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Netice itibarı ile sektör çürümüş ve bu cenaze artık kokmaya başladı. Ve buna sebep olan aç gözlü yapımcılara da, onlara yalakalık yapan sadece o bulunduğu mevkiyi kaybetmek istemeyen prodüktörlere de, bunları gördüğü halde işini yapan yönetmenlere de, hiçbir zaman ekibinin hakkı için ses çıkarmayan starlara da, hatta kızmayın ama tv eleştirmenlerine de söylecek tek sözüm var. “El insaf ve biraz da VİCDAN."
Selahattin Sancaklı'nın anlattıkları bunlar. Adı geçen kişi ve kurumlara kapımız açıktır.
İnsanların "işsiz bırakılmak" kavramıyla korkutulmadığı bir sektör dileyeceğim ama bunu görmeye ömrüm yeter mi bilmem?
Böyle işte..
R.