ÇAY
Artık
yavaş yavaş yemeğin sonuna doğru gelirken, bu güzel ziyafetin üzerine şöyle
demli bir keyif çayı iyi gider diye düşünüyorum. Bunun için adresimiz net bir
biçimde belli zaten. Hayır, yanlış anlamayın mahallenin yeni kahvecisi Serdar
değil elbette bahsettiğim, gözümde ondan kat kat fazla abilik değeri olan
biricik İso’muz. Defne artık ağlayacak bir omuz için kırmızı kapılı eve
transfer olmuş olsa da, ben eminim ki birkaç ay öncesine kadar o adres de, o
sıcacık çayın demlendiği ocak da İso’dan başkası değildi. Ne aşkta ne işte şans
yüzüne pek gülmese de, kısmet diye evren bir tek Gudu Halayı münasip görse de… Layık
değil mi bizim İsociğimiz yerin üstünde göğün altında bir yerlerde dolaşmaktan
daha fazlasını yapmaya? En kolay, en basit hatta akla gelen ilk üç fikirden
biri olarak Ömer’le Defne olamıyor madem bir türlü, Ömer’le İso olsa mesela?
Hayal ediyorum o karşılıklı tavla müsabakalarını, efkâr sofralarını, şiir
sohbetlerini… İçim gidiyor. Yoksa oyundan sonrasını mı bekliyoruz? Eh napalım,
sabrediciiiz. Ne de olsa her bir Kiralık Aşk izleyicisi bu konuda bir master
degree yaptı, yapıyor, yapacak.