Festivallerin en sevdiğim bölümlerinden biri her zaman LGBTİ filmlerin gösterildiği gökkuşağı bölümleri oluyor. Hep hüzün de olsa içlerinde incelikli, gerçek, insanın kalbine ve ruhuna dokunan filmler izliyorum bu bölümlerde. Bana Marianna De filmi de bu yılki !f İstanbul’un Gökkuşağı bölümü filmlerinden. Polonyalı genç kadın yönetmen Karolina Bielawska’nın ilk uzun metrajlı filmi cinsiyet değiştirme sürecinin hem fiziksel hem de ruhsal açıdan ne kadar zor olduğunu anlatan sakin, açık sözlü, hem iç acıtan hem de bir yanıyla umut dolu bir anlatıma sahip.
"Adem elmam da gidince gerçek bir kadın olacağım."
Kahramanımız Marianna hayatına bir erkek olarak başlamış, evlenmiş, kızları var. Oysa hep kadın gibi hissetmiş kendini, sahip olduğu beden ona yabancı gelmiş. Karısından ayrılmış sonra. Kadın bir nebze anlayışla karşılayabiliyor eski kocasının durumunu; telefonu suratına kapatmıyor örneğin, dinliyor Marianna’yı. Kızlarıysa babalarına tamamen sırt çevirmişler. Ailesine durumu anlatmak çok daha zor. Annesi “Benimle oğlum gibi konuş. Sesini öyle yapma!” diye bağırıyor telefonda. Belli ki hiç görüşmüyorlar. Marianna küçük bir apartman dairesinde kedisiyle birlikte yalnız bir hayatın içine sıkışıp kalmış. Hormon ilaçları kullanıyor, artık göğüsleri var. Âdem elması alınacak ve penisinin yerine bir vajina yapacak doktorlar ona. Bu ameliyatlarının sabırsızlıkla bekliyor. Yasal gereklilikler yüzünden ailesini dava etmek gibi küçük düşürücü bir durumla uğraşmak zorunda. Bu zor günlerde yanında olan sadece iki kişi var. Biri kendi durumundaki bir arkadaşı: Erkek olmak isteyen bir kadın. O da ameliyat olacak mı bilmiyoruz ama birbirlerini iyi anladıkları bir gerçek. Diğeri ise romantik bir ilişki yaşamaya başladı adam. Kendinden bir hayli ufak tefek olan bu yaşlıca adam ilgili ve anlayışlı. Marianna’ya destek oluyor, hatta filmin o olmasa Marianna bunları asla atlatamazdı dediğimiz yerleri çok. Aralarındaki boy farkına rağmen öpüşüp koklaşmaya çalıştıkları sahneler çok sevimli.

"İçimdeki kadının sesi o kadar güçlü ki onu susturamadım"
Filmi gelecekteki Marianna’nın anlatımlarıyla izliyoruz. Tiyatro sahnesine yerleştirilmiş bir masanın etrafında bir kadın ve erkekle birlikte oturan Marianna sanki hayatı bir tiyatro oyununa dönüştürülecekmişçesine onlara detayları aktarıyor, oyuncu oldukları anlaşılan kadın ve erkek de sahneleri prova ediyorlar bir yandan. Yönetmenin bu tercihi hem hoş bir anlatım şekli olmuş hem de hikâyeyle ve karakterle aramıza uygun bir mesafe koymamızı ve seyirci / tanık pozisyonumuzun sağlamlaşmasını sağlamış. Bu sahnelerdeki geri dönüşler, eski video filmleri, fotoğraflar gibi ayrıntılar Marianna’nın bu noktaya kadarki seçimlerini adeta bir belgesel titizliğiyle aktarıyor seyirciye.
Verdiği cesur kararın arkasında durmaktan hiç vazgeçmeyen, çektiği tüm acılara, itildiği yalnızlığa, dışlanmışlığına rağmen cıvıl cıvıl bir kadına dönüşmeye çalışan Marianna’ya bu yolculukta eşlik ederken hem gülümseyecek hem de hüzünleneceksiniz. Bir miktar kör göze parmak ve didaktik bir anlatımı tercih etmiş olsa da yönetmen Karolina Bielawska zor bir işin altından kalmış ve başarılı sayılacak bir ilk filme imza atmış.
İyi seyirler.