Peki, temeller sağlam mı?
Kösem’in yaşadığı devrin
haremine baktığımızda, dizide bize verilen harem örneğini biraz yalpalamış
olarak görüyoruz. Hiçbir tecrübesi ve başarısı olmayan Handan Sultan’ın
yönetemediği ve gözlerini pastanın daha büyük dilimlerine çevirmiş bir Safiye
Sultan varken, haremin boş ve terk edilmiş olduğunu görüyoruz. Aslında Kadınlar Saltanatı’nın zirve yaptığı bu dönemlerde, her bir kadın gözünü çok
yükseğe dikmiş, haremin üzerinde de bir katmana çıkıp devlet yönetimlerine
kadar girişmişlerdir.
Kanuni devri ve öncesinde bir kadının yükselebileceği en
büyük makam harem olurken şimdi kadınlar haremin de üzerine çıkan basamakları inşa etmişler ve harem değerini, ilgisini kaybetmiştir. Öyle ki Sultan
İbrahim döneminde tarihe adını “Ağalar Saltanatı” olarak yazdıran bir dönem ve
devlet işlerine bizzat karışan harem görevlileri bile varken, harem asıl
amacını yitirmekte ve taht mücadelesi veren kadın ve erkeklerin kullandığı bir
basamak olarak görülmekte. Cariyeler Kanuni döneminde padişahla “eş” olarak
geniş çaplı bir eğitimden geçtikten sonra halvete girerken, Kösem dönemi ve
sonrasında padişah üzerinde etki bırakmak amacıyla eğitimsiz kadınlar
sunulmuştur. Bu bile şu an Kösem’de de gördüğümüz haremin nasıl bir boyutta
değişmeye başladığının göstergesidir.
Haliyle dizide verilen harem
örneğinde, amacından uzaklaşmaya başlamış, kuralları kaideleri bozulmaya yüz
tutmuş, sağlam yöneticilerinin olmadığı; harem görevlilerinin taraf tuttuğu düzlemde yükselen bir kadınla, tam tersi bir örnekle, amacı padişaha eş
olarak yetiştirilmek ve şehzade vermek olan bir kadının yükseliş hikayelerine
aynı pencereden bakmak böyle bir tutarsızlık doğuruyor. Zira Kösem, yukarıda
bahsettiğim koşulların oluşmaya yüz tuttuğu bir hareme “özel” olarak
getirilmekle kalmıyor, Safiye Sultan’ın gücünü ve padişahın deli divane aşkını
da yanına alarak savaşa 1-0 önden başlıyor. Kendinden başka güçlü hasekilerin
olmadığı bir platformda, 'Kösem' adını almasına vesile olan bir başarı
yakalıyor; padişahı ve şehzadeyi hastalıktan kurtarıyor. İnancı sağlam bir
padişahın, bizzat abdest almasına yardım ettiği bir Şeyh tarafından da çok
seviliyor... Kısaca Kösem not ortalaması 90 olan ama “matematikten” kaldığı için
takdir alamayan öğrenci gibi, "gebelik"den kalarak ‘sultan’ adını
sahiplenemiyor ama sultanlar gibi yaşıyor.
Sultan Ahmed’in de Kösem’e çok
fazla özgürlük tanıdığını ve önünü açarak yükselişe geçmesine izin verdiğini de
unutmamak gerek. Safiye Sultan’ın da dediği gibi, Kösem’in bu gücü nerden
aldığı, sırtını nereye dayadığı belli. Toy bir padişah figürü olan Ahmed’in, Kösem’e müsamaha göstermesi işin tuzu biberi oluyor. Kösem’in, özel olarak
getirilişini ve padişahın meftunluğunu kullanarak, yanına güçlü bir sultanı da
alıp haremin başıboş düzensizliğinde kendine uygun yerleri bulup sekerek
yükselen bu gücünün, dizide karakterler tarafından da yadırgandığını görüyoruz.
Kösem, içinde bulunduğu durumu kullanıp elinde olmaması gereken
bir güç elde ettiği için Safiye Sultan her defasında “Sen kimsin?” dese de
önünde eğilmeyen Kösem’e bir şey yapamıyor. Handan Sultan “ipini çekmem lazım”
dediği hatunun kendisine emrivaki yapmasına karşı koyamıyor. Derviş Paşa,
Bülbül Ağa ve nicesi… Hatta izleyicinin kendisi bile. Bir tek Halime Sultan ve
Kuyucu Murad Paşa durumun farkındalar. Onlar Kösem’in kendine çizdiği yolda
cariyeyken sultan olduysa, valideyken de “padişah” olacağını biliyorlar ve
şaşırmaktan ziyade Kösem’i yanlarına çekiyorlar.
Velhasıl, valide sultan
olduğunda devleti yöneten bir padişah olan Kösem’in, henüz Kösem Hatun iken
Kösem Sultan olarak anılması çok mantıklı, hatta olması gereken bir çizelge. Ama izleyici daha önce devlet yönetmiş bir kadın izlemediği için Kösem’in
yükselişine Hürrem penceresinden bakmayı tercih edip yanılgıya düşüyorlar.
Zira tarihçiler tarafından "güce bağımlı" olarak lanse edilen Kösem Sultan’ın
güce aniden sahip olup bırakamamaya başlama hikayesi, sırtını dayadığı çınardan
her şeyi elde edince ve o çınar yıkıldığında tüm ihtişamını, kudretini kaybedince
başlayan bir hikayeye dönüşecek.
Siz siz olun, Kuyucu Murad ile
Halime’nin sözünü dinleyin. Çünkü Kösem’in erken sultanlığını kabul etmeyen
Safiye ve Handan ölecek, Derviş Paşa katledilecek. Ama Kösem’i şimdiden sultan
belleyen Halime valide sultan olurken, Kuyucu sadrazam makamına erişecek. O
yüzden artık Kösem ve Hürrem’i birbirinden ayırıp, ayrı pencerelere
yapıştırmanız ve Muhteşem Yüzyıl Kösem’i içinde bulunan duruma ve size verilen
malzemelere göre izlemenizi öneririm.