Üç yaralı ruh ve ortak bir yazgı
Çağla Akyürek
Ülkece kapkaranlık günler geçiriyoruz. Acımız büyük. Acının tarifi zor, telafisi asla yok. Hepimizin başı sağ olsun. Allah yakınlarını kaybedenlere sabır, yaralılara şifa versin. Dilerim bu son olsun, bir daha acı nedir bilemeyelim. Bu günleri de asla unutmayalım ki tekrar edilmemesi için mücadele edebilelim. Böyle bir günde dizi yorumlanır mı, yorumlanmaz mı bilmiyorum. Herkesin acısını yaşama şekli, hayata tutunma tarzı farklı. Güzel bir gün olsaydı şayet mutlu olmak için yazardım bugün ise biraz olsun nefeslenmek için izleyip yazıyorum. Umudumuzu yitirmeden güzel günlere yürümek dileğiyle…
Hayatları birbirinden farklı üç yaralı ruh tek bir yazgıda birleşiyor. Peki, yaralı ruhlar birbirine derman olabilir mi? Yoksa daha mı derin yaralar açarlar birbirlerinin hayatında?
Gönül, Tekin ve Yusuf hepsinin hayatla büyük hesapları var. Evet, Gönül ile Yusuf’un hesaplaşmasının büyüklüğü ve derinliğini ilk bölümden yaşadık. Yaşadık diyorum çünkü içimde hissettim o derinliği. Tekin’i de dâhil etmemin sebebi hasta denilebilecek kadar yaralı bir ruha sahip olması. Onun da hayatla çok büyük bir hesabı olduğuna eminim. Kimse dünyaya saplantılı kötü bir ruh olarak gelmiyor, haksız mıyım?
Yetimhanede sevgi nedir bilmeden büyümüş, bir şekilde hayata tutunmuş ve artık sadece sevilmek isteyen bir kadın Gönül; kendi duygularını ötelemiş sevilmek onun için yeterli olmuş ama şans mı dersin yoksa kader mi hayat onu sevmek nedir bilmeyen birine savurmuş. Muhtemelen Tekin’le yaralı birer ruh olmalarının haricinde tek ortak noktaları sevginin, sevmenin ne demek olduğunu bilmemeleri.
Girişte sorduğum sorunun ikinci kısmının cevabını Gönül-Tekin ilişkisinden yola çıkarak yanıtlamak istiyorum, iki yaralı ruh birbirinin hayatında daha derin yaralar açabilirler. Kabuk bağlamış yaraları bile kanatabilir, acıyan yerlere bilerek ama bilmeyerek bastırabilirler. Ve bu tek taraflı olmaz. Tekin’in Gönül’e yaptığı psikolojik ve fizyolojik darbeler, Gönül’ün ondan kaçması hali ile -saplantılı ruh hali nedeniyle- Tekin’in ruhuna aynı şekilde darbe olarak inecektir.
Sorunun ilk kısmının cevabını ise Yusuf- Gönül ilişkisi üzerinden yanıtlamam gerek ama bunun için en azından birkaç bölüm daha izlemem lazım. Yusuf’un intikam meselesi olmasa cevabım net belli olurdu ama bu intikam hikâyenin üzerinde kocaman bir sis bulutu yaratıyor. Sis perdesi aralanmadan da cevap vermek erken olur diye düşünüyorum. Elbette kalbimden geçen Yusuf’la Gönül’ün birbirlerinin yaralarına üflemesi, merhem olup acılarını kurutmaları.
Dört ay içinde neler yaşanacak, hikâye nasıl gelişecek çok ama çok merak ediyorum. Artık klişeleşmiş iki adam bir kadın, yalıda yaşayan zengin adam ve ailesi tarafından kabul görmeyen kadın hikâyelerinden biri olmadığını çok sağlam bir şekilde anlattı bize Hatırla Gönül. Gökçe Bahadır, Onur Saylak, Engin Öztürk ve tüm ekibin ellerine, yüreklerine sağlık. Çok iyi bir iş çıkarmışlar. Özellikle Gökçe Bahadır ve Onur Saylak olağanüstü performans sergilediler. Tuğrul Tülek ile Cahit Gök de ekranda gördüğüme çok memnun olduğum oyuncular. Gerek alışılmışın dışına çıkan ve kısa sürede dönüşecek bir hikâyeye sahip olması gerek muhteşem oyuncu kadrosuyla zaten gün sayarak beklediğim Hatırla Gönül için pazar günleri heyecanla ekran karşısına geçeceğim. Yolları açık reytingleri bol olsun…