Bundan bir yıl kadar önce Hakan: Muhafız’ın yayın gününü beklerken, Beren Saat’in Netflix’le anlaştığı haberini aldık. Hatta platformda yer alan bazı dizilerin önemli kadın karakterleriyle aynı video içinde yer aldı Beren Saat. Beklenti de oldukça yükseldi tabii ki.
Kadro haberleri, çekimler derken Atiye, seyirciyle buluştu sonunda. İster istemez Hakan: Muhafız ile karşılaştırarak izlemeye başladım. Bir noktadan sonra bu karşılaştırmadan sıyrıldım ama sezon bittiğinde zihnimde sadece şu cümle yankılanıyordu. “Keşke ilk dizimiz Hakan: Muhafız değil de Atiye olsaydı.”
Atiye, genel anlamda iyi bir sezonla seyirci karşısına çıkmış. Reji, görüntü yönetimi, müzikler beklediğimden daha iyiydi. Öncelikle Beren Saat’i izlemeyi özlemişim. Kendini tanımaya çalışan, eski bir medeniyetin beşiğinde -Göbeklitepe'de- yeni benliğine kavuşan Atiye'nin peşinden giderken bunu tekrar tekrar hatırladım.
Atiye, hikayesini bir klişeler bütününe yaslamış aslında. Zaman zaman bundan dolayı tökezlediğini düşünsem de her bir bölümün kendi içindeki ritmi ve bölümler arasındaki ahenk, merakla finale uzanmamı sağladı. Ortalama 45 dakika süren 8 bölüm izlememize rağmen bazı bölümlerde sahnelerin akmamasını ise şuna benzettim izlerken. Evin kolonları kusursuzca dikilmiş ama aralara dizilen tuğlalar arasında boşluklar kalmış. Yine de çoğu zaman bir sonraki sahnede ne olacağını bilerek izlememe rağmen heyecanlandım. Misal Atiye’nin o düğünden kaçacağı ‘düğün’ sözünün edildiği andan beri ortadaydı ama Ozan odaya doğru yürürken benim kalbim elimdeydi. Bu his de beni sezon finaline kadar ayakta tuttu.
Hakan: Muhafız’la ilgili belki de en büyük sıkıntım diyalogların Google Translate aracılığıyla çevrilmiş gibi durmasıydı. Atiye’nin en büyük artılarından biri de bu hissi hiçbir sahnede almamam oldu.
Atiye’yle ilgili en büyük sıkıntım ise kötü karakterlerle ilgili. Serdar kapıdan içeri girdiği andan itibaren kibar duruşunun arkasına sakladığı ‘kötü’ enerjisiyle duygudan duyguya savrulmama neden oldu. Kimi sahnelerde inandım, kimi sahnelerde o andan kaçasım geldi. Oğluyla arasındaki hastalıklı ilişki yer yer çok rahatsız etti. Fakat kötü karakter denilince izlemek istediğim kötü Serdar değildi. Hannah keza aynı şekilde. Bir süre Öner’in kötü olduğunu düşünmem ise tipik bir hedef şaşırtmaydı sanırım. Serdar’ın üstündeki kişi Öner çıkarsa şaşırır mıyım? Hayır. Ama ilk sezonda sağlam bir şekilde kullanılmadığını düşünerek üzülürüm. Orası kesin.
Mehmet Günsür çok cool bir adam, baktıkça bakasın geliyor. Sanırım bu cool duruş beni Erhan’dan uzaklaştırdı. Karaktere inanamadım. Ozan karakterinin özelliklerinden bağımsız olarak gözüm Metin Akdülger’i aradı o anlarda. Erhan’a kıyasla Ozan çok daha gerçekti. Başak Köklükaya ve Serap karakteri sezon boyunca farklı şeyler hissettirdi bana. Köklükaya, o kadar güzel bir Serap izletti ki hele birkaç sahnesine bayıldım. Ama ona yazılan hikayeyle alakalı sıkıntılarım var. Karakterin bütününe baktığımda oturmayan bir sürü boşluk var.
Oyunculuk anlamında beni en çok şaşırtan ise Melisa Şenolsun oldu. Bayıldım! İzlemeye başladığımda Cansu’yu bu kadar beğeneceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi. Göbeklitepe'de Elif olarak doğduktan sonra hayatı nasıl değişiyor, çok merak ediyorum.
Bunların yanı sıra aklımda uçuşup duran birkaç soru da yok değil. Mustafa, bebeği kaçırdıktan sonra kimse bu çocuk nereden geldi diye sormadı mı? Basın, elini kolunu sallayarak mağaraya girip nasıl fotoğraf çekebiliyor? İstanbul - Göbeklitepe arasında bu kadar kısa sürede gidip gelmeyi nasıl başarıyorlar? Serap’ın ailesi Türkçe biliyorsa Seher neden arabada Atiye’yle Türkçe konuşmadı? (Sibel Melek Arat <3)
Toparlamak gerekirse; eksisiyle artısıyla ortaya çıkan işten seyirci olarak memnunum. Ayakları yere basan, fantastik ögeleri kullanırken komik olmayan, coğrafyanın kodlarını okuyan bir hikaye Atiye. İlk iki işimizde de fantastik ögelerle yola çıksak da genel olarak gerçeklikten kopmaması, abartılı anlatımlara girmemesiyle Hakan: Muhafız’dan çok daha farklı noktada. Ben izlerken yabancılaşmadım, uzaklaşmadım. Bitse de kurtulsam gözüyle dakikaları saymadım.
Projede yer alan herkesin ellerine sağlık. Güzel bir başlangıç olmuş; dilerim ilk sezondaki aksaklıklardan arınılır ve sezonlar boyunca Atiye’nin yolculuğuna eşlik ederiz.