Dizi başlayalı hafta oldu, ikinci bölüme geldik. İlk bakış
mı kaldı canım? Demeyin, anca fırsat buldum. Yazmazsam da içimde kalırdı.^^
Dizinin uyarlamasını MF Yapım yapıyordu hem Gonca Vuslateri
kadın başroldü hem de yönetmeni Çağrı
Bayrak idi. Bu üç güzel unsurla birlikte dikkatimi direk çekmişti. Peşine başrol
erkek oyuncunun Seçkin Özdemir olduğu eklendi. Üzerine kadroya katılan Bige
Önal ve Mustafa Üstündağ gibi oyuncuları da görünce gözlerimden çıkan kalpleri
varın siz düşünün. Artık geriye ilk tanıtımları beklemek kalıyordu. Derken bir akşam
beklentimin üzerinde olan kısa tanıtımı ve hemen akabinde keyif verici bölüm fragmanını izleyince dizinin başlama gününü iple çekmeye başladım. (Belki de çoğu kişi
gibi.^^)
Dizinin beni çeken cümlesi şuydu: ‘Aldatılan bir kadın için üç seçenek
vardır; ayrılmak, affetmiş görünüp mücadele etmek ve görmezden gelmek. Derin
bunların hiçbirini yapmadı!’
İşte bu cümle bir şeyler hakkında ipucu veriyor gibiydi. Yine de gizemli bir şeyler vardı. Mesela
güçlü kadın izleyeceğiz. Mesela bu kadın nelerle karşılaşacak? Mesela Derin
ismi gibi derinlikleri olan bir kadın mı? Mesela eşi ne yaptı? Benzerinden
binlerce mesela soruları vardı cebimde.
Yönetmenliğini Çağrı Bayrak’ın yaptığı senaryosunu Nalan
Merter Savaş ile Vilmer Özçınar’ın yazdığı Tehlikeli Karım dizisi 25 Mart Pazar
akşamı Show Tv ekranlarında başladı. Hem de baya gümbür gümbür film tadında
başladı. Reyting canavarının ağına takılmış olsa da bunu nazar olarak
adlandırmak istiyorum.
Öncelikle Gonca Vuslateri’nin hayat verdiği Derin
karakterine bayıldım. İçine sinmiş görünen Derin Günday Boztepe’nin söz konusu
sevdiği adamsa neler yapacağının sınırı
olmadığını bize enfes oyunculuğuyla gösterdi. Bir önceki dizisindeki
karakterinden gram eser kalmamış olması, vizyondaki filmi ve sahnedeki oyunundan
bağımsız Derin karakteri olmasıyla da bunu kanıtlıyor. Eşini seven bir kadının; onu koruması, kollaması,
düşünmesi, evin içerisinde de hastalık hastası gibi görünmesi normal gibi
geliyordu aslında. Öyle ya zıt karakterler birbirini çekmiş ve bu iki zıtlık
aynı yönde evlilik yapmıştı. Üstelik ortada birbirlerine verdikleri “Ölüm bizi
ayırıncaya kadar…” sözü vardı
Seçkin Özdemir’in canlandırdığı Alper Boztepe karakteri bu
sözü unutmuş olmalıydı ki sevgilisi Seda (Bige Önal) ile bir olup eşini
öldürdükten sonra paralara sahip olup yeni hayat kurmayı planlayabilmişti.
Yalnız her zaman her şey istediğimiz gibi gitmez.
Aldatılan kadın eşine iyi bir ders vermek için çoktan
paçaları sıyırmış, hazırlıklarını ince ince işliyordu. Üstelik oyunu kendi
kurallarına göre oynaması Derin’i, Alper ve Seda önünde beş sıfır öne
geçirmişti bile. İşte burada bir sorun vardı!!! Da da da dannnn….
Komiser Fırat… Mustafa Üstündağ’ın canlandırdığı karakter
çoktan izlerin peşine düşmüş, Alper’den şüphelenmeye başlamıştı bile. Üstelik
her yol Alper’e çıkıyordu. Alper’in aşırı rahatlığına gülmemek ise imkansızdı.
Polisler eve gelmiş, eşin kayıp sen yan gel yat, uyu.^^
Yalnız Seda’ya sürekli soğuduğum eşim diye bahsettiği Derin’in
huylarını nasıl da içine almış. Yerdeki kan izlerini silerken kocaman Derin Boztepe
gördüm yüzünde. İşte bunlar asıl sevgiler Alperciğim, çok da şey etmesen mi
Seda’ya. Yalnız Seda da Seda hani. Gözleriyle buradayım diyen kadın daha
kim bilir ne çoraplar öreceksin Alper’in başına!..
Dizideki en sevdiğim sahnelerden biri de Alper’in günlüğü
okuduğu sahneydi. O zaman “Derin’i seviyorsun be Alper, ne diye Seda’ya baktın.”
Hissini aldım, öyle sahici öyle samimi oynanmış. Alper'in Derin'in sevdası üzerinden kendi adına yaşayacağı -yüzsüzlük yapmaz herhalde- pişmanlıkları keyifle seyretmek istiyorum. Bir dakika bir dakika bir de alarm ince noktasını
aşırı sevdim. Derin’in Seda’nın evindeki saatin içerisine koyduğu dinleme
cihazı, Alper’in karısını bulma yolundaki adımlarıydı. Alper’in Derin'i bulmak için polisle işbirliği
yaptığı süreçteki her noktadaki delil saatin içindeki notlardı. Her kimin
aklına geldiyse emeğine sağlık.
Aşırı güzel enerji var yan taraflarda ^^
Kadınların ezildiği, aldatıldığında sineye çektiği ya da boşandığı sıradan hikayeyi görmediğim için mutluyum. Bölüm sonrasında "Derin Günday Boztepe heytt be!" Diyen fazlaca insan olduğunu düşünüyorum. Veee Derin’in güvendiği insanlar gerçekten güvenilir mi yoksa
parayı biz alırız hesabı mı yapıyorlar? Alper’in ailesinin ve kafe
çalışanlarının olayların içerisine daha çok dahil olduğu günlerde neler
yaşanacak? Alper ve Derin tüm sorunları çözerek birbirlerinin değerlerini
gerçekten anlayabilecek mi? Komşularıyla olan geçmiş ve gelecek ilişkileri nasıl olacak? Gibi tonlarca soruların cevabını aynı heyecan, aksiyon, enerjiyle görmek
istiyorum.
Kusursuza yakın izlediğim bir ilk bölüm olsa da geriye doğru gelen 65 saat kıstasını pek sevemedim. Tamam, film tadında bir bölüm izledik de film değildi. Yaratılmaya çalışılan aksiyon havasına yetişememiş, havada asılı kalan heyecan vardı. O kadar kusur kadı kızında da olur diyelim.
Seda bölüm içerisinde şu lafı etmişti: “Bu ülkede
neler unutulmadı, Derin mi unutulmayacak?” Bunun üzerine ekliyorum ve bu kusur
mu unutulmayacak, o yüzden gelsin çıtayı arşa çıkaran bölümün devamı… Tüm ekibin eline, emeğine sağlık. Tekrar yayınlarının stratejisini ayarlamıyor olsam da umarım kanal yeni dizinin tekrarlarını daha güzel saatlere koyar ve Tehlikeli Karım dizisinin artarak gider reytingleri.
Sevgiler.