Gülizar: Bir taraf rengarenk, bir taraf alabildiğine gri ve eski...

Özü umut olan kadının hikayesi
Ece Tabakoğlu 

Bugüne kadar bütün dizilerini izlediğim ve her işinde insan olmaya dair içe işleyen bir his bulduğum Çağan Irmak, günden güne oyunculuğuna daha da hayran bıraktıran duru, güzel Farah Zeynep Abdullah, nedense geçmişteki daha güzel yılları hatırlatan Ebru Cündübeyoğlu, tiyatro sahnesinde çok başarılı bulduğum Berkay Ateş ve canım İzmir’im olunca benim için Gülizar’ın ilk bölümünü izlememek ve ona bir şans vermemek gibi bir ihtimal yoktu. Evet, uzun bir cümle ile başladım ama kısa devam edeceğim. Beğendim. Fon müziğinin yırtık dondan fırlar gibi her sahnede diyalogların önünü kapatmamasını beğendim. Farah Zeynep Abdullah’ın Gülizar’ı adeta içmiş olmasını beğendim. İzmir’deki mekanların ve insanların ekrandan taşan samimiyetini beğendim. Gülizar’ın hem Suzan hem Fettah ile bağını, dostluğunu ve dayanışmasını beğendim. Gülizar’ın şarkılarını, mücadelesini beğendim.
 
Şimdi buradan sonra kocaman bir ‘ama’ geliyor. Ama İstanbul’da o çiftlikte geçen hiçbir sahne beni sarmadı. Ana mekanın o çiftlik olacağı düşünülürse de Gülizar’a bundan sonrası için sadakat yemini veremiyorum. Diyebilirsiniz ki ‘kuzum senin çiftlikle derdin ne? illa İzmir diyorsan İzmir orada git gör’. Fakat konu o değil. Ha, konu biraz da o çünkü çiftlik mekanı çok kasvetli ve soğuk. Mesleki deformasyonla hislere mekanlar üzerinden yaklaşıyor olabilirim ama esas mesele çiftlikte Gülizar’ın babaannesi hariç ruhuna girdiğim, hikayesini merak ettiğim bir karakter bulamamam. Bir de Gülizar ve çetesinin -Suzan ve Fettah- mahalle dokusunda tam renklerini bulduğunu o karanlık çiftlikte solup gideceklerinden endişe duymam.
 
Yoksa biz hisli bir şeyler izlemek için hevesle ekran başına koşmuş seyirciler zenginlikli, köşklü, yalılı, çiftlikli dizi arasaydık çoktan bulmuştuk. Uzun zamandır yaşanan duygu eksikliği derdimize derman olsun diye başına gelen binbir derde acıya rağmen hayata karşı ümidini kesmemiş bu tatlı kadının hikayesini izlemeye geldik. Bu eksenden kaymadıkça Gülizar benim izlenecekler listemde olur. Ama sizlerden saklayacak değilim şöyle bir gerçek var: Hikayede anlatılan aşka inanmak benim bir diziye merakla, heyecanla bağlanmamda en önemli faktör oluyor. Bunun pek çok insan için de böyle olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Gülizar’ın gününü iple çeker, yayın saati evde olayım da hemen izleyeyim diye yükselip heyecan yapmam. Çünkü aşk hikayesinin kahramanlarından Murat ilgi çemberimin çok dışında kaldı. Gülizar ile aralarında nasıl bir çekim olur, neler geçer bilmiyorum ama Fettah’ı da fena harcayacaklarından buna gönlüm dayanır mı, inanın şu an hiç kestiremiyorum. Eski dosttan büyük aşk da olmayacağına göre bu hikayenin aşk kanadı bana yaranamayacak gibi bir his var içimde.
 
Ama en başta saydığım etmenlerin bende kredisi çok yüksek bu nedenle Gülizar’a bir şans daha verir ve izlerim. Umarım bahtı açık olur, umarım benim için eksik olan şeyler seyirci geneli için tamamdır ve Gülizar’ın yolu ne kısa ne uzun, tam istendiği düşünüldüğü gibi olur.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER