Çocuklar Duymasın: Bitmeyen bir dejavu

Sadece çocuklar değil, kimse duymasın…
Merve Yıldırım

‘Çocuklar Duymasın ile büyüyen nesil’ diye bir şey var, evet. Ben de Havuç’un ergenliğine şahitlik ederken onunla beraber büyüdüm. Haluk karakteri o zamanlarda da sinirlerimi bozuyordu fakat sanırım yaşımın sunduğu tutumlarla bu kadar da nefretle izlemiyordum Haluk’u.

Evet, Haluk karakterinden izlediğim 70 dakikalık kısımda nefret ettim. Çocuklar Duymasın’ın revize edilmiş haline sadece 70 dakika katlanabildim. Baktım, Kadriye Hanım gitmiyor; ben kapadım televizyonu. Ona ayrıca geleceğim. Şimdi derdim Haluk.

Taş Fırın Haluk… Kaba söylemlerin ardına sığınsa da eşini çok seven Haluk. İki adım ötedeki kapıyı açmaktan aciz, sürekli emir veren Haluk. Çocukken Meltem ve Haluk’un aşkı bu kadar rahatsız etmiyordu beni fakat şimdi tıkandım kaldım. Meltem gibi bir kadının Haluk gibi bir adamla işi ne yahu? Aşksa, benim lügatımda aşk böyle bir şey değil. Bir karakter, bir arpa boyu yol ilerlemez mi? Haluk’u nasıl bıraktıysak öyle bulduk. Zaman değiştirir, yaşananlar değiştirir. İnsan değişebilen bir varlıktır. Tutarlılıkla değişimi birbirine karıştırmak neden?

Hikaye, 2017’ye uzanmaya çalışırken karakterler bıraktığımız yerde kalmış. Bir de üzerine nesiller arası çatışma yazılmak istenmiş ki gelsin şenlik zamanı! Gamer Orçun, Youtuber Merve derken sosyal medya dili de repliklerde kendini göstermiş. Fakat Kemal Bey’i bu kadar ‘eski’ göstermek neden? Kemal Bey’i de güncel duruma ayak uyduran bir karakter olarak revize etmek zor mu geldi? Yoksa kafadan bir çatışmamız olur diye mi düşünüldü? Mahkeme sahnesinde hiç geçmişle bugünün farklılıklarını sorgulamadım ben.

Gönül ve Tuna. Aynı tas aynı hamam karakterlerimizden ikisi de burada! Abartılı tavırları ciddi anlamda yordu.

Ve gelelim Kadriye’ye. Bir karakter -elim karakter yazmaya da gitmiyor ama neyse- bu kadar mı zorlama olur? Sürekli bağıran, abartıyı hayat felsefesi edinmiş Kadriye iticilik sınırlarını zorlarken elimin kumandaya gitmesine neden oldu. “Çaylaaaarrr!” gürültüsü odamda yankılanırken yarım kalmak zorunda kaldı, zira “Benden bu kadar!” diyerek Çocuklar Duymasın’la olan maceramı noktaladım.

2017’deyiz, bir sitcom’da yer alabilecek derya deniz konu var. Dijitalden ilerlemek isteniyorsa öyle bir ilerlenir ki neler neler çıkar ortaya. Fakat bir yandan cep telefonu-walkman karşılaştırması yaparken dekorların da 2017’ye uygun olması gerektiğini hiç düşünmediniz mi? En son izlediğimiz bölümde daha ferah, daha modern bir dekorla karşı karşıya değil miydik? Ben mi yanlış hatırlıyorum.

Oturup her hafta Çocuklar Duymasın izleyeceğimden değil de meraktan ilk bölümü izledim işte. Fakat koşarak kaçacağımı da tahmin etmiyordum. Bazı şeyler, geçmişte kalsa keşke. Yeni işler, yeni heyecanlar sarsa ekranı. Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık… 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER