Çocuklar Duymasın: Bitmeyen bir dejavu

Bitmeyen bir dejavu
Zeynep Gönenli

Çocuklar Duymasın 23 Temmuz gecesi Kanal D ekranlarına geri döndü, üstelik neredeyse eski ekibin tamamını toplayarak. Anne babalarının boşanacağını duyup üzülmesinler diye türlü çeşitli aksiyonlara karışmak üzere çıktığımız yolda esas çocuklar yok ilk bölümde gördüğümüz kadarıyla ama zaten olsalardı da çoluk çocuk sahibi koca insanlar olacakları için Haluk ve Meltem ‘Mutfak!’diye bağırmazdı herhalde onlar duymadan kavga edebilmek için. Hoş, dizide her şey o kadar aynıydı ki bu da olsa şaşırmazdım.

Pınar Altuğ’un her yeni bölümde eskisinden daha güzel görünmesinin dışında dizide değişen bir şey yok. Duygu ve Emre gitmiş, yerlerine Gönül ve Tuna’nın çocuklar (Orçun’un babası Selami artık dizide yok daha doğrusu) Orçun ve Merve gelmiş. Yıl 2017 olduğu için çocuklar Havuç’un yaşadığı dramları yaşamıyor hepsinin ellerinde telefon, bilgisayar, tablet ne ararsanız var. Hatta Merve vlogger ya da Youtuber olmuş anladığımız kadarıyla, ‘Arkadaşlar kanalıma hoş geldiniz’ demesi çok yakın. Haluk’un eski walkman’ini izleyenlere antik bir çağ gibi tanıtıp, ‘İsmi walkman çünkü bir zamanlar bilim insanlarına bilim adamı, insanlara insanoğlu deniyormuş.’ diyerek dizinin ne kadar ince gördüğüne biz izleyenleri adeta hayran bırakıyor. Çocuklar elbette TEOG’a hazırlanıyor, böylece izleyenlere bir mesaj alma fırsatı da TEOG üzerinden geliyor. Bu sırada gelsin ‘Çocukların artık arkadaşları yok, takipçileri var’lar, gitsin ‘Başarıya din gibi tapıyorsunuz’ diyen Haluklar.

Haluk ve Meltem yeni evlerinde Tuna ve Gönül’le apartman komşusu olmuşlar, altlı üstlü oturuyorlar. Yeni evi pek sevmedim bu arada, o koltuklar dolaplar hiç modern kadın Meltem’in tarzı değil. Yeni yerleşimde teras var, orada çay içip kek yiyor, orada detoks sularını yudumluyorlar. Meltem, Gönül ve Tuna detoks suyu içerken Haluk sahanda yumurtaya ekmek banıyor ve bunun dünyanın başka hiçbir yerinde olamayacağını iddia ediyor. İnsanlar aya fezaya gidiyor ama bazı şeyler hiç değişmiyor.


Gülsen gülünmez, ağlasan ağlanmaz 

Diziye yeni eklenen tek bir karakter var, o da keşke eklenmeseydi demek geliyor dilimin ucuna, canlandıran kişiye sevgimden diyesim gelmiyor. Çaycı Hüseyin’in annesi Kükrek Kadriye, dizinin en çok tıkandığı noktaydı bana göre. Oğluyla birbirlerine kükremeleri, her konuşmayı ‘Çaylarrrr’ diye bitirmeleri, Emine’ye zulmetmelerinin zerre komik olmamasından geçtim, bir de Kadriye’nin Feriştah Yenge’ye bağlayıp Haluk’a, Kemal Bey’e yürümeleri iyice trajik ve yersiz geldi bana.

Vatan Şaşmaz’dan Meriç Acemi’ye tüm eski ekibin bir araya geldiği eski dostlar yemeği sahnesi dışında beni neşelendiren bir an olmadı açıkçası. Kötü müydü? Hayır. Yeni miydi? Hayır. Ortaokuldaki fizik hocamız, oğlunun durumunu soran bir veliye ‘İyi diyemem, kötü de diyemem çünkü tanımıyorum’ demişti, yıllardır başucu tarifimizdir. Çocuklar Duymasın için de iyi diyemem, kötü de diyemem çünkü hep aynı şeyden bahsediyoruz. İzleyenlere iyi seyirler, diziye uzun bir ömür dilerim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER