Adı Efsane: Derdim var dünyadan büyük diyenlerin öyküsü

Tertemiz bir Efsane..
Ranini

Heyecanlandım. İtiraf etmeliyim Adı Efsane'nin adını duyduğum, kadrosunu öğrendiğim ilk andan itibaren bu kadar temiz bir bölüm izleyeceğimi beklemiyordum. Zira Kanal D'nin eskiden yazdırıp sonra da bilemediğim bir sebeple rafa kaldırdığı bu proje, O3 Medya'nın "İsyan 34" adıyla masa başında çalıştığı hikayeden sonra aniden kıymete binmiş, Kanal projeyi hayata geçirmeye karar vermişti. Hoş, İsyan 34'ün ana karakteri -yanılmıyorsam- eski bir müzisyendi ama çatışması ve açılımı Efsane'nin önermesinin tıpatıp aynısıydı. Eh, Efsane de zaten başka popüler işlerin önermesi, çatışması ve dünyası üzerine heves edilmiş, eğip büküp orjinallerine en az benzemesi için sipariş edilmiş bir proje olduğuna göre konu kilit.

Diyeceksiniz ki neden sektörde beğenilen yabancı işlerin parasını ödeyip remake yapmıyorlar? Genellikle yapmay abaşladılar. Beş sene öncesine göre çalıntı iş sayısı hatırı sayılır derecede azaldı. Artık sadece eski moda yapımcılıktan vazgeçmeyenler Kore dizisi çalıyor. Ancak remake işlerinde geçen yıldan beri kazın ayağı biraz değişti. Bazı stüdyolar remake projelerin yurt dışı satışında hak sahibi olmak istiyorlar ve Amerika kaynaklı projelerin remake telifleri oldukça tuzlu. Hatta iliğini kemiğini kuruttuğumuz Kore bile artık meseleye uyandı, yurt dışı satışından pay istemeye başladı. Gün be gün küçülen reklam pastası projelerin karnını doyurmuyor. Bugün reytingin zirvesine çıkan yapımlar dahi günün sonunda adam gibi reklam alıp geceyi kârlı kapatamıyor. O sebeple yapımcılar bu kaos ortamında yıl sonunda zarar etmemek için can simidi olarak gördükleri yurt dışı satışlarını gelir kalemi olarak bütçeye yazmaktan vazgeçemiyorlar. Saha çamurlu yapımcı neylesin? Neylesin, tam Türk usulü ilerliyorlar. Neyse..

Gelelim Adı Efsane'ye.. Dün gece izlerken de Twitter'da söylediğim gibi uzun zamandır izlediğim en iyi "ilk bölüm" olmuş. Yazar ekibi güzel bir giriş hazırlamış, diyalogları özenle yazılmış, hikaye bölümün ortalarında biraz tökezledi ama o anda da reji desteğini esirgemediği için zaplamadan, sıkılmadan sonuna kadar izledim. Öncelikle yazar ekibinin ellerine sağlık. Devrim Yalçın son zamanlarda en beğendiğim yönetmenlerden biri oldu. İlk kez dünya kuruyor ve dünyasına beni inandırmayı başardı. İtmedi, kakmadı, zorlamadı, ışıklarla süslemedi, resim kaygusu güderek karakterin ağzına terlikle vurmadı. Duygusu vardı ki bu en çok aranan özellik bana göre.. Ellerine sağlık!

Oyuncu kadrosu da çiçek gibiydi. Meftunu olmadığım halde Erdal Beşikçioğlu'nu izledim. Sevdim. Gökçe Bahadır'ın "nasıl görünüyorum" kaygusu taşımadan sunduğu Bahar yorumunu, Rojda Demirer'in Seçil'ini satın aldım. Genç ekibe bayıldım. Tek bir oyuncu olmadı ki "bu da olmuş mu Başgan" diyebileyim. Bütün bunlar bana yetti, panele yeter mi? Onu da ilerleyen haftalarda göreceğiz. Özetle; Tarık Hoca'yı, kızlarıyla yaşayacaklarını, o gençlerin yırtma hikayesini izlemek istiyorum. Haftaya da ekran başında olacağım. Adı Efsane'nin haftalar içinde sadık bir seyirci bulacağına, daha da yükselebileceğine dair bir umudum var yeter ki hikaye açılırken -ne yazık ki- panelin her kategorisinde baskın olan total seyirciyi de kucaklamayı unutmasın..

Emeği geçen herkesin gönlüne bereket!

Böyle işte..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER